South Texas’taki bazı isimlerin tercih ettiği adıyla Duncovich’in döneminin en büyük acabalarından birinde ise yine Doc Rivers’ın ismi geçiyor.
2000 yılının yazına kadar geçen süreçte Doc Rivers, San Antonio’dan ayrılıp, Orlando Magic’in bençine geçmişti. San Antonio’nun en büyük korkusu ise bu hamlenin hemen ardından gerçekleşti: Çaylak koç, Orlango Magic yönetimine Tim Duncan’ı Pop’tan ve takımdan ayrılmaya ikna edebileceğini, 1999’da hep beraber kazandıkları şampiyonluğu geride bırakmasını sağlayabileceğini, onu Magic Krallığı’nın bir parçası yapabileceğini söylemişti.
Az kalsın başarılı da oluyordu.
Duncan da o dönem arada kaldığını, kendisini tekrar tekrar düşünürken bulduğunu itiraf ediyor:
“Bir gitmeyi, bir kalmayı düşünüyordum.”
Duncan, Magic’le heyecan dolu geçen kısa bir flört döneminde Grant Hill’le birlikte Orlando Magic’i ziyaret etmişti. O dönem serbest kalmış bu iki oyuncunun aynı takımda oynaması ihtimalinde, bugün Duncan’ı televizyonlarda izlemeyi bile hayal etmek bile zor olabilirdi.
Ancak sonunda Duncan, Alamo’da inşa etmeye başladığı takımı, Robison’ı, Spurs’ün “Go Spurs Go!” tezahüratını “Kal Tim Kal!”a çeviren ateşli taraftarı bırakıp, gidemeyeceğini anladı ve kalmaya karar verdi. Ve de en önemlisi Pop ile çok kısa zamanda kurdukları sağlam oyuncu-koç ilişkisinden kopamayacağına karar verdi ve bir daha başka bir yerde oynamayı neredeyse hiç aklından geçirmedi. Kariyerinin geri kalan kısmında, bir sözleşmesi bitmeden bir yenisini imzalayarak bütün kariyeri boyunca aynı koç için oynayabilme ayrıcalığını elde etmişti.
Spurs’ün eski forveti Rose şöyle anlatıyor:
“Az kalsın ayrılıyordu takımdan. Pop oldukça temkinli davranıyordu ve menajerimiz Lon Babby’e biraz kızgındı çünkü Babby’nin Grant’i ve Duncan’ı Orlando’ya göndermeye çalıştığını düşünüyordu. Tim’in ayrılacağını duymuştum ancak son dakikada işler değişti ve takımda kaldı.”
Spurs’ün sahibi Peter Holt’a göre ise Duncan’ın amacı zaten ayrılmak değildi:
“Bence Duncan zaten gitmek istemiyordu, sadece nabız yoklamak istemişti.”
Robinson’ın, Duncan’a yaptığı 11 saatlik ikna etme seansı ise çoğuna göre dönüm noktası oldu. Bu seansın amacı Duncan’ın Magic Krallığı’nı Hill ve Tracy McGrady’e bırakması odaklıydı. Sürekli bağıran koçuyla ilk birkaç yılda kurduğu ilişkiyi yadsımak da olmaz tabii ki.
Spurs basketbol organizasyonları yöneticisi Buford: “Onu kaybetmiş olma olasılığımız %50 miydi? Yoksa %20 mi? Bunun nasıl ölçüldüğünü bilmiyorum. Muhtemelen daha fazlaydı ama bence Duncan’ın Pop’a olan güveni, Orlando Magic’teki masalsı imkanlara baskın gelmişti, bu yüzden kaldı.”