Herkes onu çok severdi: Scottie Pippen’ın Michael Jordan ve Chicago Bulls’u nasıl yukarı taşıdığının hikâyesi | ÇEVİRİ

Pippen’ın ayağından geçirdiği ameliyatın 1997 senesinin Ekim ayına denk gelmesi ve sezonun ilk iki ayından fazlasını kaçırması takım arkadaşlarını rahatsız etmemişti. Sözleşmesiyle alakalı yaşanan durum nedeniyle onun hâlini, başta neden uzun süreli bir sözleşmenin peşinden koştuğunu ve ardından, hak ettiğinden az kazandığı net olarak gözler önüne serildiğinde, hissettiği kırgınlığı anlıyorlardı. Pippen ve 11 kardeşi Arkansas’ın kırsalında iki odalı bir evde büyümüşlerdi.

“O sözleşmeyi neden kabul ettiğini hepimiz biliyorduk” diyor Pippen’la sekiz sene takım arkadaşlığı yapmış Will Perdue. “Çok iyi bir aile adamıydı.”

Brown ise “Onun acısını biz de hissediyorduk” diyor. “Oynamasını istiyorduk ama onu anlıyorduk da.”

Pippen bu süreçte oynamama seçeneğine sahip olacak kadar saygınlık kazanmıştı takım içinde. 1993 senesinden 1998 senesine kadar Bulls’ta oynayan Steve Kerr’e göre: “Herkes onu çok severdi.”

Chicago’nun son üç şampiyonluğunda takımın bir parçası olan Bill Wennington ise Pippen’ın “Bulls’ta en sevdiği takım arkadaşı” olduğunu söylüyor.

Bu sevginin bir kısmı Pippen’ın oyun tarzından kaynaklanıyordu. Pippen önce pas vermeye odaklı, savunmada en zor görevi üstlenmeye gönüllü bir oyuncuydu. Bir kısmı da Jordan’ın ve onun liderlik şekillerindeki zıtlıktan doğmuştu.

Geçen ay Lowe Post Podcast yayınına konuşan Steve Kerr şöyle açıklıyor bu durumu: “Pippen, Michael için mükemmel bir tamamlayıcıydı. Michael agresif ve zorlu biriydi. Her gün ondan gelecek eleştirilere hazırlıklı olmalıydınız. Scottie ise kolunu omzunuza atar ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlardı. Çok ince ruhlu biri.”

Takım arkadaşları bu karşılaştırmanın Jordan’ın acımasızlığına bir eleştiri olmadığının altını çiziyor. Buechler bunu “her ikisine de ihtiyacınız var” diye ifade ediyor.

ESPN’in belgesel dizisi The Last Dance ve Sam Smith’in çığır açan kitabı The Jordan Rules’ta da belirtildiği gibi Jordan’ın göz korkutma taktikleri takım arkadaşlarını playoff dönemine hazırlamak içindi. Jordan’ın son derece rahatsız edici dik bakışlarından ve sözlü sataşmalarından hiç hoşlanmayan takım arkadaşları bile bunların belli oranda etkili olduğunu kabul ediyor.

Bir yandan da eğer takımın en iyi ikinci oyuncusu Pippen gibi kontrollü biri olmasaydı takım nasıl bir halde olurdu merak ediyorlar. Ya Pippen da Jordan kadar acımasız olsaydı? Oyuncular iki adamlı bir diktatörlük rejimi altında korku içinde mi olurlardı? Pippen’ın böyle bir versiyonu iki numaralı isim olmaktan rahatsızlık duyar mıydı?

II

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler