“Nereden başlamalıyım?” dedi Koç Brown.
76ers için en baştan başlamaya yardımcı olduğundan bahsedebiliriz. Sixers ile ilgili anlaşılması gereken en önemli husus ise bu takım çok ve çok iyi olmadan evvel, çok çok kötüydü.
76ers, gelecekte rekabetçi bir takım olabilmek hayaliyle dört yıl gibi uzun bir süre boyunca “tanking” sürecine göğüs gerdi ve bu sabırlı bekleyişlerinin ödülü olarak Ben Simmons ve Joel Embiid gibi genç yetenekleri renklerine bağladılar.
Nitekim kötü bir sezon geçirdiklerinde bile oynayış biçimleri gelecek vaat ediyordu. NBA’deki birçok takımdan hızlı oynuyorlardı ve sürekli üç sayılık atış deniyorlardı. İşte bu oyun anlayışı, San Antonio Spurs’te on yılı aşkın bir süre çalışan Koç Brett Brown’ın takımına her gece kaybetmelerine karşın dayattığı oyun anlayışıydı. Çünkü biliyordu ki Sixers bir gün kazanmaya başladığı zaman, bu oyun felsefesi onların oyunu olacaktı.
“Günümüzün modern hücum anlayışını göz önünde bulundurursanız ve aynı şekilde benim inandığım oyun tarzına göre oynamak isterseniz parkede çok iyi konumlanmalısınız, üç sayılık atış kullanmalısınız ve alan yaratmalısınız.” diyor koç Brown.
İşte bu yüzden Sixers, dört sayı çizgisine sahip.
“Biz bu oyun tarzını daha da öteye taşımak istiyoruz ve daha fazla alan yaratmak niyetindeyiz. Parkeye daha fazla yayılmak istiyoruz.”
Nitekim tek sorun, Houston ve Golden State’in aksine, Philadelphia’nın oyun kurucu yıldızının üç sayılık atışlara adeta alerjisi var.
Sorun yıldız oyuncu Ben Simmons’ın başarılı bir atışçı olmaması değil, sorun Simmons’ın üç sayılık atış kullanmaması. Simmons bir sene boyunca bir defa bile doğru düzgün üç sayılık atış kullanma girişiminde bulunmadı.
Simmons aslında günümüz baskebolunun şut kullanmak zorunda olmayan nadir isimlerinden. Savunma Simmons’ı şut kullanmaya teşvik ediyor ve o da bunu bir fırsata çevirip Phila hücumunu boyalı alana çok yakın bir mesafeden başlatıyor ve potaya doğru haşin bir ilerleyiş gerçekleştiriyor.
Fakat boyalı alan hemen kalabalıklaşabiliyor, özellikle de Embiid parkedeyken.