TOFAŞ Koçu Ahmet Çakı BCL Podcast’te!

TOFAŞ’a geliş süreci:

Milli takımın Belarus maçı öncesinde görüşmeler başladı. Ben açıkçası bu seneyi – milli takım takvimi yoğun olduğu için ve pandeminin üzerine ekonomi de çok iyi olmadığı için – milli takımla geçirir, yazın bir takımla olur diye düşünüyordum. Ama TOFAŞ daha önce çalıştığım bir kurum; özellikle de Tolga Öngören’den böyle bir telefon gelince Koç Orhun Ene’yle paylaştım bunu.

Onunla yaklaşık bir yıldır zaman geçiriyoruz, aktif çalışmanın önemini tekrar konuştuk. Tabii kulüp de TOFAŞ gibi bir kulüp olunca, şu anki takımın kimyası veya diğer detaylara çok bakmadım. Ve görüşmenin devamında nasıl başarılı oluruz, bazı şeyleri diğer kulüplerden nasıl farklı yaparız gibi uzun vadeli konularda da 7 yıl önceki gibi benzer noktalarda buluştuğumuzu da görünce çok zor olmadı.

En son Darüşşafaka’da (2018) çalışan Ahmet Çakı koçluğa karşı bir bakış açısı değişimi yaşadı mı?

Anadolu Efes üstü ALBA Berlin’e gittikten sonra geldiğimde, 20-25 yıldır hiç aralıksız çalışıyordum. Dedim ki: “Bir yıl çalışmayacağım, dışarıdan gözlemleyeceğim,” Ve çok fazla seyahat ettim; İspanya’ya, Amerika’ya, birçok yere gittim.

Dönüşümde de Darüşşafaka’yla gerçekten çok istekli bir şekilde, o EuroLeague sezonunda, Türk oyuncuların da devrede olduğu bir projeye başladık. Ama daha henüz birinci ayda, aralık başına geldiğimizde yöneticilerle aynı sayfada olmadığımızı gördük.

CSKA, Barcelona, Madrid, Maccabi maçlarını çok iyi oynayıp kaybedince o bir rahatsızlık yarattı; sanki kazanmamız gerekiyorken kaybetmişiz gibi bir algı oluştu. Biraz da oyunculara bununla ilgili agresif davranışlar başlayınca ayrıldık. Ondan sonra da açıkçası yurtdışında bir takımla çalışmak istiyordum. Tam birkaç yurtdışı takımla görüşürken pandemi oldu. Sezon zaten bitirilemedi.

Geçen sezon tamamen pandemi zaten. Çalışanlara haksızlık yapmak istemem ama bir kulübün parçası olsanız bile laf olsun diye bir sezon geçecekti. Bana bir şey katacağına inanmıyordum. O süreçte şanslıydım ki Koç Orhun Ene’den milli takım görevi teklif edildi bana.

Orhun Ene gibi üst düzey bir insanla haftanın 4-5 günü basketbolu yaşamak, paylaşmak, beslenmek ondan, üzerine beraber maç izlemek, milli takımın kadro yapımını ve oynayacağı basketbolu yaşamayı, açıkçası averaj bir kulüple geçirmeye tercih ettim.

Ahmet Çakı Tofaş’taki ilk dönemine (2012-14) kıyasla nasıl bir kulüp buldu?

Kurumsallık ve organizasyon olarak TOFAŞ, benim ilk dönemimde EuroLeague seviyesindeydi, hala da öyle. Kulübün genel yapısı kadar kulüpte çalışan ekip de çok iyi. Teknik ekibin ne kadar iyi olduğunu biliyordum.

En büyük fark bence tesisleşme. Üç salonun yan yana olduğu, ağırlık salonundan her türlü detay kadar çok iyi fiziksel şartların oluşturulduğu bir tesis var. TOFAŞ ben ayrıldıktan sonra ikinci lige düşmüştü ancak Orhun Ene’yle başlayan, uzun süreli çalışmayla başarılı yıllar geçirildi. Oradan Muhsin Yaşar, Yiğit [Arslan], Berkan [Durmaz] gibi altyapıdan A takıma çıkmış oyuncularla harmanlanan bir başarı da var.

Benim bulunduğum dönemde de benzer bir politika vardı: Genç Türk oyuncularla oynayıp aynı zamanda playoff yarışının içerisinde olmak. Açıkçası bu çıtayı biraz daha ileriye götürdü TOFAŞ organizasyonu. Her anlamda daha ileriye gitmiş bir TOFAŞ markası buldum.

Ahmet Çakı: “TOFAŞ’la yeniden anlaşmak zor olmadı”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler