TB ÖZEL | Shane Larkin: “Yenmesi zor bir takım haline geldik”

Cavs’e karşı oynadığınız yedinci maçı muhtemelen hatırlamak istemezsin; bu yüzden maçın detayına inmeyeceğim. Maçtan sonra soyunma odasında, takımın o ana kadar oynamakta olduğu oyunu göz önünde bulundurarak, ‘Evet, önümüzdeki yıl kupayı alacağız.’ şeklinde bir emin olma hissi var mıydı? 

‘Çok yakınız’ hissi kesinlikle vardı. O eşiği aşıp, finallere yükselmeye ve sezonun en büyük serisinde oynamaya çok yakındık. Bu sezona girerken kadroyu hemen hemen korudular, sadece 1-2 kişi değişti. Mantaliteleri de,Kyrie olmadan, Gordon olmadan, Daniel Theis olmadan — pek kimse bahsetmiyor ama takımın çok önemli bir parçası — Marcus Smart olmadan buralara geldik’ şeklinde. Aron Baynes dahi oyununu geliştirmişti, üçlük atabiliyor artık. Bu yıl büyük şansları olduğunu düşünüyorum. LeBron Batı’ya gitti, dolayısıyla yenmeleri gereken o büyük engel orada yok. Yine de zorlu bir rekabet olacak: Philadelphia bir yıl daha yaşlı, Milwaukee çok daha iyiye gidecek, Indiana iyi olacak, Toronto iyi olacak. Hala iyi ve sert oynamak zorundalar. Sezonu rahatlıkla geçemezler. Doğu’nun favorisi onlar. 

NBA çapında zihinsel sağlığın önemine dair farkındalığı artırma adına, özellikle DeMar DeRozan ve Kevin Love tarafından vurgulanan bir kampanya var. Sen de bu konuda konuşan isimlerden birisin. Bu konudaki çabaları nasıl değerlendiriyorsun? 

Farkındalık yaratmanın iyi olduğunu düşünüyorum zira pek az insan profesyonel sporculuğu anlıyor. NBA oyuncularını görüyorlar ve [hayatlarında] ne ters gidebilir ki diye düşünüyorlar: milyonlarca dolar kazanıyorlar, dünyada istedikleri her şeyi elde edebiliyorlar, milyonlarca hayranları var, hayatta isteyip isteyeceğiniz her şeye sahipler. Ne var ki insanlar saha dışında neler olduğunu bilmiyorlar. DeMar depresyonla olan savaşını anlattı, Love keza. İnsanların neler yaşadıklarını uzaktan bakarak asla bilemezsiniz. Onları muazzam basketbolcular olarak tanıyorsunuz; saha içinde onlar için her şey yolunda gidiyor fakat saha dışında ailevi sorunlarla, zihinsel sağlık problemleriyle ve daha bir sürü şeyle uğraşıyor olabilirler. Sesimizi duyurmamız ve herkesin farkındalığını artırmamız için harika bir platform bu. Evet, hayatımızı sevdiğimiz oyunu oynayarak kazanıyoruz lakin bizler herkes gibi insanız. Tıpkı aşağı mahalledeki Ali veya karşı apartmandaki Mehmet gibi aynı sorunları biz de yaşayabiliyoruz. Kimseden farklı değiliz. Hepimiz insanız. Bazılarımız farklı alanlarda daha gelişmiş; kimimiz süper zeki, kimimiz harika basketbolcular, kimimiz harika muhabirler… 

Teşekkürler 🙂 

(Gülüyor). Herkes aynı ve hepimiz benzer sorunlarla karşılaşabiliyoruz. 

OKB’nin (Obsesif Kompulsif Bozukluk) etkilediği birisi olarak, kampanyanın savunucularından biri olman bir yana, benzer bir kampanyayı Avrupa’da başlatmak gibi bir idealin var mı? Avrupa’daki basketbolcular belki de NBA’deki basketbolculardan çok daha ciddi problemler yaşıyor. Burada şartlar daha zorlu. 

Menajerlik ajansımla bu konuyu bir süredir görüşüyorum, farkındalık yaratmaya ve bu uğurda bir kampanya veya bir vakıf oluşturmayı deneyeceğim. Bir şeyler üzerinde çalışıyoruz, umarım bunu resmileştirebilirim. Ben Amerikalıyım, yabancı bir ülkede yaşıyorum. Ben Avrupa’ya adapte olabildim fakat birçok oyuncu denizaşırı ülkelere gelmiyor zira geldiklerinde, evlerine geri dönmeleri gerektiğini düşünerek kaygılanıyorlar ve bu yüzden insanların buralara gelip oynamaları zor oluyor. Amerikalı, Fransız, Türk veya İspanyol da olsanız EuroLeague’de sürekli farklı ülkelerde forma giyiyorsunuz. 

Ben sadece farkındalık yaratmaya, bir platform oluşturmaya yardımcı olmaya çalışıyorum. Senin de söylediğin gibi hepimiz insanız, benzer mücadeleleri veriyoruz. Bazı insanlar depresyondan, bazı insanlar kaygı bozukluğundan, bazı insanlar OKB’den, bazı insanlar dikkat eksikliğinden muzdarip. Ekibimle birlikte daha fazla farkındalık oluşturmak için kesinlikle çalışacağım. Öyle ki eğer ben bir sıkıntı yaşıyorsam; Panathinaikos’ta, Real Madrid’de, Zalgiris’te veya Fenerbahçe’de oynayan birisi de öne çıkıp, ‘Evet, ben de benzer bir sorunla uğraşıyorum.’ diyebilmeli ve bu farkındalığın sadece Amerika’yla sınırlı bir kutunun içinde değil, dünya çapında yayılmasına yardımcı olabilmeli. Nerede farkındalığın artması gerekiyorsa ben oradayım. 

26 yaşındasın, atletik anlamda zirve dönemine ulaşmak üzeresin. Doğal olarak, insanlar yaşlandıkça evrimleşmeye meyillidirler. 26 yaşındaki Shane’in 21 yaşındaki Shane’den daha iyi yaptığı şeyler neler? 

Zihinsel olarak 21 yaşımda olduğumdan çok daha gelişmiş durumdayım. 21 yaşında hiperatletiksin, süper hızlısın, süper çabuksun, her şey çok hızlı hareket ediyor ve çokça hata yapıyorsun; fakat aynı zamanda atletizmin sayesinde çokça muazzam oyun da yapabiliyorsun. Şimdiyse, hala o atletizm seviyesinin yakınlarındayım ama oyunu daha çok okuyorum: atletizmimi ne zaman saklamalıyım, ne zaman kullanmalıyım, ne zaman ufak ve ani patlamalarla hareket etmeliyim, hızımı nasıl değiştiririm… Her zaman 100 kilometre hızla gitmektense hızımı 20 kilometreden 35’e çıkarıp, 35’ten de 5’e düşürmek savunmayı daha fazla tahmin yapmak zorunda bırakıyor. Altı yıllık profesyonel kariyerim boyunca öğrendiğim şey bu oldu. Her yıl benim daha iyiye gitmeme yardım etti. Geçen her yıl gelişme kaydettiğimi hissediyorum. Umuyorum ki böyle devam edebilirim. 

21 yaşındaki Shane; James Jones, John Salmons, Robert Hite gibi NBA oyuncularını yetiştiren Miami Üniversitesi’nden ayrılarak profesyonel olmaya karar vermişti. Bu isimler draft öncesinde seninle iletişime geçmiş miydi? Sonuçta sen bir ilk tur seçimiydin, ismi bilinen bir oyuncuydun. 

Pek değil. ACC Turnuvası’nı kazanıp, Mart Çılgınlığı’na iki numaralı seribaşı olarak katılınca ve isimlerimiz duyulmaya başlayınca bazıları benimle iletişime geçti, görüştü. Ben şimdi drafta girecek tüm genç oyunculara yardımcı olmaya çalışıyorum. [Draft 2018’de] seçilen Davon Reed, Bruce Brown, Lonnie Walker IV  18. sıradan seçildi  gibi oyuncularla irtibat halinde kalmaya çalışıyorum ve onlara neye ihtiyaçları varsa beni arayabileceklerini söylüyorum; zira ben her şeyi yaşadım. 

Bir ilk tur seçimi oldum, sakatlık geçirdim, draft olduktan iki hafta sonra ayak bileğimi kırdım, konferans finallerinde bulunmuş harika bir takımdaydım, ligin en kötü takımlarından birindeydim, denizaşırı ülkelerde bulundum. Oyunculuk kariyerim boyunca çokça tecrübe kazandım ve bilgilerimi alttan gelenlere aktarabileceğimi ve onların önlerindeki hayata hazırlanmasına yardım edebileceğimi düşünüyorum. Onların her zaman yanındayım, hepsinde telefon numaram var. Ne zaman bir sıkıntı yaşasalar onlara ulaşmaya çalışıyorum. Bence bu, Miami Üniversitesi’nin bir basketbol programı olarak büyümesine yardım edecek, bizi önümüzdeki yıllarda bir arada tutacak bir kültür inşa ediyor. 

Bu tecrübelerinin yanında, birçok kişide olmayan bir avantaja sahipsin: Baban Barry Larkin, bir beyzbol efsanesi. Büyürken evde efsanevi bir spor figürünün olması ne anlam ifade ediyor? 

Harika bir şey. Profesyonel sporcu olmak için ne gerektiğini küçükken görüyorsunuz. Herkes bu yetenekle doğduğunuzu, harika bir oyuncu olmak için doğduğunuzu, en üst seviyede oynamak için doğduğunuzu düşünüyor ancak çok küçük yaşlarda; babamın fedakarlıklar yaptığını, gece geç saatlerde eve geldiğini, onu daha iyi bir oyuncu kılacak ekstra antrenmanlarını görüyordum. Bu bana başarılı olmanın yolunu, sevdiğin oyunun nasıl uzun yıllar oynanabildiğini, nasıl en üst seviyede profesyonel olunduğunu ve onun ailesini geçindirmek için sevdiği oyunu oynayarak kazandığı paraları nasıl kazandığını görme bağlamlarında kesinlikle bir avantaj sağladı. Altı yıldır ben de bunu yapabiliyorum ve umuyorum ki bir on yıl daha yapabileceğim. Gelişmeye devam edip uzun bir kariyere sahip olmak, sevdiğim oyunun en üst seviyelerinde kalmak istiyorum. 

III

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler