TB ÖZEL | Kerem Gönlüm: “Kendimizi kaybolan jenerasyon olarak görüyorum”

– Yıllardır EuroLeague seviyesinde mücadele ettikten sonra bir anda Sakarya maceranız başladı. O dönem gelen başka teklifler var mıydı BSL’den ve neden Sakarya’da oynamayı tercih ettiniz?

“Efes’ten sonra EuroLeague’de Galatasaray ve Pınar Karşıyaka’ya gittim. Bu iki takımla geçirdiğim sezonların ardından yaşım 39’a geldi. Birkaç İstanbul takımının teklifi vardı aslında ama ben kendime bir misyon edinmek, yeni bir meydan okumaya girmek istedim. Sakarya’da açıkçası o dönemde bana uzun vadeli bir planla gelmişti. Ben onlara ‘Hazır mısınız?’ demiştim, onlar da ‘Hazırız!’ demişlerdi ama pek de hazır değillermiş, bunu gördüler. Ben bunu onlara söylemiştim. Maalesef Türk basketbolu ve Sakarya şehri için de üzücü. Ama isimler önemli değil, Keremler, Ömerler, onlar, bunlar, şunlar… Şehir isimleri de çok önemli değil. Önemli olan Türk basketbolunun zarar görmesi. Halkımız seviyor çünkü ama şimdi Sakarya diye bir takım olmayacak. Diğer Anadolu takımları da bunu yaşayabilir. Ama Trabzon’un ardından Sakarya da düşünce herkes el frenini çekti. Sezon rölantide gitti. Tatsız, keyifsiz, rekabetsiz bir lig vardı.”

– Normal sezonun son üç haftasında oynanan maçların neredeyse tamamı 20’nin üzerinde farklarla bitti.

“Evet, maalesef. Son hafta maçları +35’ler, +40’larla geçti. Böyle bir şey yok yani… İzmir’e gidip Efes Pınar Karşıyaka’yı 35 sayı farkla yenemez. Böyle bir şey olamaz, önceden böyle bir ortam yoktu. Rekabet ortamı özellikle Basketbol Süper Ligi’nde çok düştü. Dediğim gibi Sakarya serüvenimle bir misyon edinmek istedim kendime. Devamındaki Bahçeşehir serüvenim de kendim içindi. Zaten sonra 42 yaşına gelmiştim.”

– Aldığınız bir ceza sebebiyle bir sezonunuzu boş geçirmek zorunda kaldınız. Bir sakatlığınızdan ötürü de bir sezonu boş geçirdiniz. Ceza aldığınız sezonla sakatlık yaşadığınız sezonun sizin için hikayesi neydi? Zihinsel ve fiziksel olarak nasıl zorluklar yaşadınız?

“Tabii zor bir dönemdi. Sonuçta basketbolu ben çok seviyorum ama basketboldan uzak kalmak beni çok etkiledi. Psikolojik anlamda da önemli tecrübeler edindim aslında. Ama her şerde bir hayır vardır dedikleri şeylere çok inanırım, kaderciyimdir. Çok da güzel oldu, hem özledim. Eksiklerim üzerinde de çalıştım. Ben zaten basketbola geç başlamıştım ve bu aralar bana hep faydalı olmuştu. Örneğin sakatlık dönemimde de öyle oldu. Milli takımda ön çapraz bağlarım koptu ve bunun ardından herkes kariyerimin bittiğini düşünürken ben Efes’le iki yıllık en iyi kontratımı imzalamıştım. Bu tarz şeyler insanın sadece sporculuk kariyerinde değil, hayatında da önüne çıkıyor ve buralarda zihinsel anlamda ne kadar güçlü olduğunuz önemli. Ben de şükürler olsun ki buraları atlattım.”

Fotoğraf: Barış Cevahir/TrendBasket

– Peki kariyerinizin en önemli dönemi olan milli takıma değinmek istiyorum. Öncelikle bu yazı sorayım. Bu yazda ne bekliyorsunuz milli takımdan?

“Orada da bir yapılanma var. Bir dönem bitecek. Nasıl bizim ağabeylerimiz varsa şimdikilerin de ağabeyleri bizdik. Onlar da şimdi yeni bir jenerasyon olarak sahadaki yerlerini alıp milli formayı terletecek. Kulüplerinde süre almamaları bir dezavantaj gibi görünüyor ama bir kere hepsi çok tecrübeli oyuncular. Bunu önceden de söylerdim, genç oyuncu diyorduk birine ama altyapılarda 150 tane maça çıkmış mesela. Genç oyuncu tecrübesizdir diye bir şey yok. Bu çocukların hepsi de kendi takımlarında EuroLeague oyuncularıyla antrenman yapıyor ve az da olsa takımlarında süreler buluyor. Grubumuz fena değil gibi duruyor. Çaprazla alakalı bir sıkıntı yaşamamak için grubu ilk iki sırada bitirmemiz gerekecek. Avrupa basketboluna alışkın olduğunuz için dünya şampiyonalarında diğer kıta ülkeleri size ters gelebiliyor. Dünya şampiyonaları böyledir. Japonya bir kapalı kutu. Umarım grubu ilk ikide bitirip en azından olimpiyat elemeleri şansı elde edebiliriz.”

– Madalya beklemiyorsunuz yani?

“Hayır.”

– Takımımızın yıldızı Cedi Osman madalya hedefi ve beklentisiyle Çin’e gideceklerini söylemişti.

“Madalya beklentisine de girmemek lazım aslında. Başta beklentileri yüksek tutmak yerine adım adım gitmek lazım. Grubu atlatmak lazım, sonraki tutu atlatmak lazım. Madalyaya giden yol zaten buralardan geçiyor. Madalya bekliyoruz ya da şampiyonluk istiyoruz gibi söylemler çok iddialı. Beklentileri artırmamak lazım. Yavaş yavaş, adım adım ilerleyelim. Önce gruptaki maçlarımızı atlatalım, sonra yavaş yavaş madalyaya giden yola gireceğiz zaten.”

“Rekabet ortamı özellikle Basketbol Süper Ligi’nde çok düştü”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler