Yazı: Alp Ulagay, TrendBasket
Lider Lions kupada da yoluna devam ediyor
23 Aralık’ta BBL Trophy’de London Lions – Sheffield Sharks maçını yerinde izledim. Kıta Avrupası’na uzak kalan Britanya basketbolunun saha içi ve saha dışı eksiklerini bu kez resmi bir maçta gördüm. Çekişmeli maçın sonunda da Lions’ın sahibi ve antrenörü Vince Macauley ile sohbet etme fırsatı buldum.
Bu sezon Britanya basketboluyla ilgili tek izlenimimi Ekim ayındaki BBL All-Stars gününde edinmiştim. Ancak o gün hem özel kurallarla oynanan maçlarla hem de özel tanıtım sayesinde gelen seyirciyle sıradan bir basketbol günü değildi. Bunun üzerinde Britanya Basketbol Ligi’nin iki iyi takımını bir de resmi maçta izleyeyim dedim ve bir kez daha Londra’nın doğusundaki Copperbox Arena’nın yolunu tuttum ve bu kez bir BBL Trophy maçı izledim.
Trophy BBL’in düzenlediği iki kupadan daha eskisi ve önemli olanı. Türkiye Kupası’nın Britanya’daki muadili diyebiliriz. Trophy’ye 12’si BBL ve dördü alt liglerden toplam 16 takım katılıyor ve tek maçlı eliminasyon usulüne göre oynanıyor. Bu sezon 32’ncisi düzenlenen turnuvanın finali 10 Mart’ta son beş yıldır olduğu gibi yine Glasgow’da oynanacak.
Bu sezonki farklı uygulamayla BBL Trophy’de bracket yani ana tablo sistemine geçilmişti. Kısacası her takımın finale kadar eşleşeceği muhtemel rakipler en baştan belirlendi. Kura şansıyla BBL’in normal sezonunda puan cetvelinin en üstünde yer alan iki takım London Lions ve Sheffield Sharks bu kez Trophy’nin birinci turunda karşı karşıya geldi. Bilhassa Lions ismini TrendBasket okurları geçen yıl Derviş Göksun’un yaptığı özel haberden hatırlayabilir. Doğuş Grubu, 2016’da EuroLeague’e giriş hakkı kazanacak bir takım satın almak için İngiltere’de çeşitli görüşmeler yapmış, Lions yöneticileriyle pazarlık masasına oturmuş ancak bir neticeye varılmamıştı.
16:00’daki hava atışına 45 dakika kala salona vardım. All-Stars günüyle kıyaslarsak salonun etrafı daha az hareketliydi. Bu da çok normal çünkü hem o özel bir organizasyondu hem de Noel-yılbaşı döneminde her etkinliğe seyirci bulmak çok kolay değil. Ana girişteki seyircileri gördüm ama salonun için henüz boştu. Loş ışıklar altında iki takım oyuncuları parkeye çıkmış ısınmaya başlamıştı çoktan. Ben de sahaya inip fotoğrafçıları ziyaret ettikten sonra tribündeki yerime kuruldum.
Maç saati yaklaşırken seyirci sayısı hızla arttı: Saha kenarındaki 40 koltuğun sahipleri maç başlamadan yerlerini aldı. Yan tribünlerin alt katı da büyük oranda doluydu. Sonradan öğrendiğimde göre 2000 kişi izlemiş maçı ki Noel dönemi için hiç de fena bir sayı değil. Maç öncesinde Lions’ın aslan maskotu tribünleri dolaşarak bilhassa çocuklu seyircileri eğlendirdi. Sadece beş kişilik ponpon kız ekibi de danslarıyla ortamı ısıtmak için çabaladı.
İşte tam da burada Britanya’daki salon sporlarının sorunu bir kez daha ortaya çıktı. Ada’nın kültürü hep açık hava sporlarına dayalı, bu sebeple basketbol ve diğer salon sporlarındaki etkinlikler pek profesyonel havada geçmiyor. Pazar günü de salondaki birçok mevzu bu minvalde cereyan etti. Ponpon kızların sıradanlığından salonda bir basın tribünü bulunmamasına, skorborda oyuncu isimlerinin yanlış yazılmasına kadar bir dizi ciddi amatörlük göze çarptı. Mesela branda reklam panoları Türkiye Ligi’nde herhalde en son 15 yıldır önce görülmüştür. Ama Copperbox Arena’daki saha kenarı reklam işi eski usul brandalarla hallediliyordu.
I