Geçen hafta Doğu Konferansı takımlarının takas öncesi pozisyonlarını incelemiştim (Atlantik, Merkez ve Güneydoğu). Son takas tarihine sayılı günler kala Batı konferansı ile devam ediyorum.
Batı konferansının genel görüntüsüne baktığımızda takımların Doğu’ya kıyasla çok çok daha iyi durumda olduğunu ve gerek Playoff’a kalma gerekse pozisyon kazanma konularında rekabetin çok daha sert olduğunu görüyoruz.
İşin aslı Doğu takımlarını pekçoğunun önemli eksikleri hemen kendini gösterirken bir takas ihtiyacı görmek ve senaryosu oluşturmak kolay geliyor. Ancak Batı takımlarının genel isteği, belirgin bir eksikliği görünmeyen iyi bir takımı -iyi işleyen parçalarına da dokunmadan- daha iyi bir hâle getirebilmek. Amma velâkin takımların kaş yapayım derken göz çıkarmak istememeleri onların takaslarda iyi bir karşılık sunmada da oldukça zorlanmalarına yol açıyor. Bu sebeple Batı takımları arasında fırsat arayan çok olsa da gerçekçi anlamda takas kovalayan takım sayısı Doğu’ya kıyasla çok daha az görünüyor. Geriye kalanlar Amerikalıların “if it is not broken, don’t fix it” (eğer bozuk değilse, tamir etme) prensibine bağlı kalacaklar gibi görünüyor.
Bugün Pasifik grubu takımları ile devam ediyoruz:
Golden State Warriors
% 60 civarında seyreden galibiyet yüzdesi ve iyi gününde ligde herhangi bir takımı herhangi bir yerde rahatlıkla yenebilecek potansiyeli bir yana, Warriors sadece 2-3 kötü maç çıkarsa Playoff potasının dışında kalacak bir pozisyonda duruyor.
Özellikle Curry, Thompson, Crawford gibi şutör kısaların varlığı Warriors’ın çok iyi bir hücum takımı olduğu algısını yaratıyor. Oysa istatistiklere göre Warriors ligin en verimli savunmalarından birine sahipken hücumda pek öyle değiller. Aslında hücumlarına kötü demek de doğru olmaz ancak şuta fazla dayalı olduğu savunulabilir. Bu yüzden belki de Golden State’in temel ihtiyacı hücuma boyut ve farklılık katacak bir yıldız oyuncu bulmak. Misal, David Lee yerine belki savunmasıyla belki de alçak post hücumuyla daha etkin bir isim bulmaları çok işe yarayabilir.
Warriors’ın takaslarda kullanabilecekleri yüksek meblâğlı trade exceptionları (bir tane 9 M$, bir tane de 4 M$ var) onlara önemli bir hamle avantajı sağlıyor. Hoş yine de çok inanacakları ve isteyecekleri bir isim olmadan lüks vergisi sınırını (2,4 M$ altındalar) geçmek istemeyebilirler.
Aslında büyük bir isim söz konusu ise, pozisyona bağlı olarak David Lee ile beraber Klay Thompson ve/veya Harrison Barnes’ın da feda edilmesi beni şaşırtmaz. Yok yukarıdakilere dokunmadan sadece bench güçlendirecek minör hamle peşinde koşacaklarsa ellerinde pek fazla seçenek yok ama. Zira hiç draft hakkı verebilecek durumda değiller (verebilecekleri ilk hak 2018 draftı ikinci tur seçimi) ve bence ilgi çekebilecek başka takas oyuncuları da görünmüyor. Belki gençlerden Speights, Nedoviç, Ezeli (sakat) veya Bazemore’yi rotasyona önemli katkı sağlayacak bir bench desteğine çevirirler..
Los Angeles Clippers
Clippers sezon öncesinden beri şampiyonluğun önemli adayları arasında gösteriliyor. Ayrıca eksiklerini gidermeye ve takımı güçlendirmeye yönelik hamle ve arayışları da sezon boyunca da hiç durmadı.
Clippers’ın S.O.S veren iki pozisyonu 3&D tarzı bir üç numara ve savunma yapabilen uzun yedeği. Birincisini beklentilerin yüksek olduğu Jared Dudley’de hiç ama hiç bulamadılar, yedeği olarak düşünülen Matt Barnes da ayrıca kayıplarda bu sezon. İkincisinin ise eldeki yedek uzunlarla olmasını beklemek zaten Pollyanna tarzı bir iyimserlik isterdi..
Clips’in takas yapabilmek için elindeki en değerli malzemeler ise Darren Collison, Willie Green ve Reggie Bullock denebilir. Birincisini verirlerse Paul’ü yedeklemek gibi bambaşka bir sorun çıkar ortaya, diğerleriyle ise pazarda pek fazla şansları olacağı beklenemez.. Clippers’ın takas yaparken bir diğer engeli ise Hard Cap olacak. Kural gereği verip alacakları kontratlardan sonra 75,6 milyonluk apron’u geçemezler.
Belki de Reggie Evans tarzı başka bir takımın çöpü, Clips’in hazinesi olabilir; hem takas edilebilme ihtimali nispeten çok düşük olan Dudley de playofflarda formda olursa ne âlâ..
Los Angeles Lakers
Lakers’ın bu ve gelecek sezon yol haritalarını geçen yazdığım bir yazıda detaylıca analiz etmiştim.
Nitekim Mitch Kupchak de Allstardan hemen önce verdiği beyanlarda takas dönemi takımı güçlendirmeye çalışmayacaklarını ve eldeki değerleri (olduğu kadar) pazara çıkarmaya hazır olduklarını ima etti.
Özet geçersem, Lakers’ın iki hedefi: maaş yükünü azaltıp mümkün olduğunca lüks vergisi sınırının altına düşmek ve gelecek sezon kadroda düşünülmeyen oyunculardan ikinci tur bile olsa draft hakkı getireni takas etmek.
Bu doğrultuda başta Pau Gasol olmak üzere, başka takımlara playoff yollarında destek olabilecek Chris Kaman, Jordan Hill, Steve Blake, Jodie Meeks ve Nick Young gibi isimlerin birkaç gün içinde takım değiştirmesi sürpriz olmayacaktır.
Phoenix Suns
Düşüşe ha geçti ha geçecek derken Bledsoe’nun sakatlığının bile durduramadığı Phoenix takımı takas döneminin en büyük hamlesini yapmaya aday konumunda.
Ellerinde Okafor’un %80’i sigorta tarafından karşılanan biten kontratı ve kendilerininki ile beraber 2014 draftının ilk turundan tam dört tane seçim hakları (Phoenix, Indiana, Wizards ve Wolves – ki bu muhtemelen korumaya takılacaktır) var. Ha, bi de gelecek yıl için bir tane daha fazladan draft hakları var (Lakers’tan)..
Phoenix takas yaparken öncelikle bu yıl playofflarda olmak üzere -tabi öncesinde playoffa kalma pozisyonunu korumak üzere- ve mümkünse gelecek yıllarda da fayda sağlayacak bir isim ararken bir yandan da gelecek yıl devreye girecek olan Bledsoe’nun yeni kontratını da düşünecektir.
Pozisyon olarak bakınca özellikle 4-5 oynayabilecek iyi bir uzun işlerine çok yarar gibi. Nitekim mevcut takım yapısını hiç bozmadan Okafor + gerilerden bir draft hakkına (belki ikinci tur hakkı da ekleyerek) alabilecekleri Pau Gasol takası zaten resmen görüşülmekte.
Gasol’ü yedekte tutarak daha başka pek çok seçenek de değerlendirilebilir tabi, 21 Şubat’ta resmin son halini görmüş olacağız.
Sacramento Kings
Yeni yönetimin eski şehirle barışma çabaları içinde birşeyler yapmaya çalışan Sacramento’nun hedefi playofflara katılmak değilse de, şu anda bulundukları Batı sonuncusu konumunda olmak da hiç değildi.
Rudy Gay ve ondan önce yaptıkları Derrick Williams takaslarına benzer şekilde başka takımda pek istenmeyen oyuncularda şanslarını denemeye açıklar. Ayrıca ellerindeki fiyat/performans oranı pek iç açıcı görünmeyen kontratları da (Carl Landry, Jason Thompson, Marcus Thornton, Derrick Williams) ve bir türlü uyuşamadıkları Jimmer Fredette’i uygun fırsatta başkasına vermeye hazırlar.
Ne istekli alıcı ne de ısrarlı satıcı olmadıkları için takas dönemini hiçbişey yapmadan geçirmeleri şaşırtmaz, ancak küçük-büyük takas yapmaları da çok sürpriz olmaz bence. Böyle bir ortamda misal Denver başka kimseye veremezse Andre Miller’ı yukarıda saydıklarımdan biri için Kings’e takas edebilir, ya da etmez ne fark eder zaten??
Çok güzel bir yazı, teşekkürler