Playoffun Enleri

1. Stratos Perperoglou (5.3 sayı, 2 ribaund, 1.5 asist)

%25’le ikilik, %27 ile üçlük attı. Baskı düzeyi bu kadar yüksek bir ortamda 3 Euroleague şampiyonluğu yaşamış bir oyuncudan çok daha fazlası gelmeliydi. Hem K.C. Rivers’ı ilk üç maçın kahramanı yaptı, hem de temponun düştüğü bölümlerde hiç etkin olamadı. Hücumları Heurtel-Krstic ekseninden gerekli zamanlarda kurtarmak adına en önemli parçaydı fakat zayıf halka olmaktan öteye geçemedi. Verim verdiği bir sırtı dönük hücumu oldu mu 4 maçlık seride? Ben hatırlamıyorum. İkinci maçta 24 dakika 27 saniyeden daha az süre sahada kalmış olsaydı dördüncü maçta serinin durumu 2-2’ye gelecekti belki de.
 

2. Devin Smith (8.3 sayı, 5 ribaund 2 asist)

Onun bu performansı bizi fazlasıyla mutlu etti şüphesiz ancak İsrail basını tarafından iyi bir fırça yiyordur şu anda. Euroleague’de sezonun en formda 5 oyuncusundan biri olarak girdi playoff’a. Ancak hücumun Pargo tekelinde toplanma seyrinde ilerlerken iyi bir seyirci oldu sadece. Ne hücumları organize edebildi, ne top sirkülasyonu daha sağlıklı hale getirebildi. Ne de ihtiyaç duyulan anlarda sorumluluk aldı. Maccabi zengin hücum opsiyonlarına sahip bir takım değil. ALBA Berlin’le geçirdikleri zorlu bir yolculuktan sonra playoff’a kapak atabilmelerinin en önemli nedeni Devin Smith’in oynadığı basketboldu. Onun devreden çıktığı bir ortamda kalan hücum opsiyonlarıyla Fenerbahçe Ülker’den bir maç dahi alamayacak kadar sınırlı kaldı Maccabi Electra.
 

3. Justin Doelmann (4.3 sayı, 1.3 ribaund)

Olympiakos-Barcelona serisiyle ilgili yazdığım yazıda da önemine değindim. Barcelona’nın hücum planında çok önemli bir yer edindi kendine bu sezon. Hakkında yükselen olumsuz sesleri kıstı TOP 16’da. Her an boş şut imkanını kovalıyor olması ve bu doğrultuda hücum merkezi Tomic’e uygun bir oyun alanının açılmasında önemli bir role sahip. O üzerine düşeni etkili bir şekilde yerine getirince Barcelona hücumları çok daha geniş bir yelpazede ve yüksek katılımlı oynanıyor. TOP 16’nın son iki maçını sakatlığı nedeniyle kaçırdıktan sonra playoff dönemini Printezis tarafından perişan edilerek geçirdi. Sahanın her alanında yardımdan kaçınmayan ve sürekli temas halinde olan bir savunma karşısında Oleson ve onun verebilecekleri çok önemliydi. İkisi de bekleneni veremedi.
 

4. Ioannis Bourousis (0 sayı, 1.5 ribaund)

Aslında Real Madrid’in son birkaç ayını yakından takip edenler playoff dönemi yaklaşırken Laso’nün Bourousis’e olan güveninin sarsılmaya başladığını görmüşlerdir. Nitekim playoff serisinde de 4 karşılaşmasının 2’sinde oynayıp toplam 9 dakika 31 saniye sahada kaldı. Üstündeki olumlu etiket onu önümüzdeki yıllarda da Avrupa’nın üst düzey takımlarında tutacaktır ancak günden güne katlanılması biraz daha zor bir oyuncu oluyor. Uzunundan kısasına topsuz koşuların bu kadar önem kazandığı Avrupa basketbolunda yavaş kalan ayaklarının üzerine çaba da sarf etmiyor olması hücumdaki -eşref saatine bağlı- kazançlarından vazgeçmek için gayet yeterli bir sebep. Playoff düzeyi bu hareketsizliği kaldırmaz. Real Madrid düzeyindeki bir kadroda bu kafa yapısına sahip oyuncuların formasını kapmak için uğraşan çok sayıda oyuncu bulunur. Açık konuşmak gerekirse Laso, Bourousis için Salah Mejri’den kesilen sürelerin de son derece yanlış olduğunu anlamıştır Anadolu Efes serisinde. Bir sonraki sezon Bourousis-Real Madrid birlikteliğinin sürmesi zor bir ihtimal.
 

5. Esteban Batista (6.8 sayı, 2.2 ribaund)

TOP 16’da yakaladığı %58’lik saha içi isabetinden %47.8’lere kadar geriledi playoff’ta. Sahada kaldığı süre içerisinde her daim ikili oyunlarla ve ters eşleşmeyi yakaladığı zaman besleniyor. Partnerinin kim olduğundan bağımsız olarak sahada bulunduğu dakikalarda yüksek oranda onun üzerinden kurgulanıyor Panathinaikos hücumları. CSKA Moskova serisinde Kirilenko-Kaun-Hines-Vorontsevich gibi uzun veya uzun kollu oyuncuların arasında pozisyonları bitirmekte epey zorlandı. Onun etkisiz kalan performansında CSKA Moskova oyuncularına yüksek bir kredi vermek elbette gerekir -özellikle Kirilenko’ya- ancak bu tarz zorluklara verilen tepki bir oyuncunun ne kadar üst seviyeye ait olacağının da göstergesi oluyor. Batista bu anlamda fazlasıyla yetersiz kaldı.
 


NOT: Bu listede herhangi bir sıraya Sofoklis Schortsanitis’i de eklemek mümkün. Fenerbahçe Ülker serisinde yaşadığı problemler seri öncesinden öylesine belliydi ki değerlendirmeye alma ihtiyacı bile duymadım. Ancak listenin birinci sırası da dahil olmak üzere istediğimiz yere koyabiliriz onu. 3 maçta yakaladığı ortalama: 2 sayı, 1.3 ribaund, %22 saha içi, %33 serbest atış isabeti.

Hayal Kırıklıkları

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler