Playoffun Enleri

1. Vassilis Spanoulis (12.3 sayı, 4.5 asist)

Bu istatistiklerden 11 dakikada 1 sayı atıp asist yapmadan tamamladığı birinci maçı çıkardığımızda 16 sayı, 6 asist ortalamalarını görüyoruz. 3 maçta %47’lik bir yüzdeyle attığı -içinde akıl almaz isabetleri de barındıran- 10 üçlükle birlikte. Spanoulis, Olympiakos’un tek üst düzey hücumcusu. İyi şutörleri, tamamlayıcıları muhakkak ki var ancak ikinci bir elit hücum silahına sahip değil Olympiakos. Spanoulis hem rakip savunmaların odağını sürekli kendi üzerinde tutup takım arkadaşlarına konforlu bir hücum alanı sağlıyor, hem de varlığı takımın direnç seviyesinin yukarıda kalabilmesi için yeterli oluyor. Bu kategoride zirvenin sahibi tartışmasız o.
 

2. Andrei Kirilenko (13 sayı, 6.3 ribaund, 1.5 asist, 1.3 top çalma, 1.8 blok)

Lionel Hollins oyuncularının kıymetini arttırmayı başarmış bir koçtur. Memphis Grizzlies dönemi onun kariyerinin yüz akı. Marc Gasol, yönetimle anlaşamayıp Grizzlies ile yollarının ayrılmasının ardından Hollins için şu ifadeyi kullanmıştı “Bize öğrettiği en önemli şeylerden biri bahane üretmemek.” Bu lafı çarpıtıp şöyle bir soru sorabiliriz. Hollins’in Kirilenko’yu rotasyona dahil etmemek için nasıl bir bahanesi vardı acaba? Teknik olarak böylesine özel yetilerle donatılmış bir savunmacı mevzu bahis ise Hollins’in Memphis Grizzlies’da çizdiği imaj doğrultusunda Kirilenko’nun Brooklyn Nets’te önemli süreler alması için yeterli sebepler mevcuttu. Aynı zamanda muhteşem de bir oyun görüşüne sahip. Brooklyn ise playoff’a kalan takımlar arasında 105’le en kötü savunma verimliliğine sahip takım. Brook Lopez kötü savunmacı, Deron Williams kötü savunmacı, Joe Johnson öyle, Bogdanovic de vs… Böyle bir takımda yer verilmedi Kirilenko’ya. Buna benzer durumlarda oyuncu merkezli eleştiri yapmayı tercih ederim ancak bazen koçun haksızlık yaptığı da oluyor.

Öyle ki bu sezon Euroleague’de oynadığı dördüncü maçla birlikte lokavt dönemindeki adam olarak karşımıza çıktı. Savunmada iki kişilik alanı kaplıyor, tek kelimeyle kusursuz. Üzerinden pas atmak, onun etrafından turnikeye kalkmak imkansız. Hücumda da oyun görüşü çok üst düzeyde, skora katkısı da fazlasıyla yeterli. Oynanan 4 playoff maçında 11 üçlük denemesinin 6’sı başarılı oldu. Bu görkemli oyunu onu playoff’un en iyileri sıralamasında ikinci sırada tutuyor ancak şu anda Euroleague’in en iyi oyuncusu olduğuna dair yorumlara da karşı çıkmak kolay değil. Bu sezon sonunda basketbolu büyük ihtimalle bırakacağını söyledi. Şampiyon olarak tamamlaması yüksek ihtimal.
 

3. Georgios Printezis (14.8 sayı, 4.8 ribaund)

Playoff boyunca iki sayılık atışlardan %70 ile isabet buldu. Bunların çoğu kendine has atış stiliyle geldi ancak bu atış stilini belki de hiçbir zaman bu kadar kusursuz kullanmadı. Doelmann’ı Nachbar’ı paramparça etti. Barcelona’nın 4 numaradaki zaafı bu kadar belirleyici olduysa bunun en önemli nedeni Printezis’in bu açığı kontrol edilemez bir kara delik haline getirmesiydi. Turu getiren üçlüğü atmak da ona yakışırdı en çok.
 

4. Nenad Krstic (16.3 sayı, 5.8 ribaund)

%73 saha içi isabetiyle oynadı seriyi. Sayılarını sadece kolay turnikelerle bulduğunu söylemeyiz, son derece kritik şutları da eli titremeden attı. Aslında performansını TOP 16 ve devamında seyreden süreçlerde Heurtel’den bağımsız tutmak imkansız, bu sıralamaya ikisini birlikte yazmayı düşünmüştüm ancak Heurtel’in son maçtaki oyunu sonrası bu sırayı hak eden Krstic oldu. Real Madrid’in Reyes’in etkinlikten uzak oyunu nedeniyle yaşadığı iç-dış sıkıntısı çok daha kısıtlı bir rotasyona sahip olmasına karşın Anadolu Efes yaşamadıysa bunda Krtsic’in rakip savunmayı üzerine çekmiş olmasının payı çok ama çok büyük. Sadece bu da değil. Hücumda sürekli servis odağı olarak herkesin üzerinden ciddi yükler aldı, ondan beklenen buydu ve görevini layıkıyla yerine getirdi.
 

Nikos Pappas (16.3 sayı, 2.8 asist, 2.5 top çalma)

Aslında bu listeye Nando De Colo’yu almamak hiç içime sinmedi ancak sezon genelinde herkesi öylesine alıştırdı ki playoff’ta ortaya koyduğu form düzeyine, bütün olarak değerlendirince Pappas’tan daha iyi bir performans sergilese de Pappas’ın yaptıklarını izlemek çok daha etkileyici oluyor ve insanın eli Pappas’a gidebiliyor. Bu düzeyde var olabileceğini ispatlaması açısından da son derece önemliydi. Kazanılan üçüncü maçta Panathinaikos, CSKA’nın özensiz hücumlar sonunda yaptığı gereksiz top kayıplarını hızlı hücumlarla değerlendirmeye çalışırken bu planın sonuç vermesindeki en büyük pay sahibi Pappas’tı. Ivanovic’in koçluğunun kesin bir imzasıydı o maç, Pappas’ın bu oyunda ne kadar yükselebildiğinin ve yükselebileceğinin de aynı zamanda.

Geri1 of 3

En İyiler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler