ESPN bu sene genel menajerlerin güç sıralamasının yapıldığı bir liste yayımladı. NBA çevrelerinde bu insanlara “Basketball decision maker off the court” diyorlar. Meali bence şu “parke dışındaki patron” NBA’i derinlemesine takip etmeyen basketbol tutkunlarından birinci sıra tahmini yapmalarını istesek, birçoğu San Antonio Spurs’un Genel Menajeri R.C. Buford’un ismini yazacaktır. Ki bununla ilgili kimsenin itirazı olmaz sanırım. Gregg Popovich, Spurs’ün başında 21. yılını yaşarken bu sürenin 16 yılında genel menajer koltuğunda R.C. Buford oturuyordu. 2001’den beri kazanılan beş şampiyonluk ve sayısız başarıda onun payı çok yüksek. Buford’ın Popovich ile yarattığı takımlar son 16 NBA sezonunun 15’inde 55 galibiyetin üstüne çıkmayı başardı. (Tabii bu başarıda Duncan’ın karakterinin da çok büyük payı var) NBA dinamiğinin “zirveler ve dipler” üzerine kurulu olduğunu unutmamak gerekiyor. Yani zirveye çıkan bir takım beş bilemediğiniz 10 yıl içinde düşmek zorunda. Ama ara sıra R.C. Buford gibi adamlar ortaya çıkıyor ve öyle doğru hamleler yapıyor ki; NBA’in “zirveler dipler” felsefesine meydan okuyabiliyor.
Örneğin Union Olimpia’da 7.1 sayı, 4.0 ribaund, 19 asist ve 1.0 top çalma ile oynayıp, vasat sezon geçiren bir oyuncunun (Danny Green) NBA tarihinin en başarılı takımlarından birinin değişmez ilk beş oyuncusu olabileceğini öngörüyor. Ya da takımın en iyi ön alan savunmacısı ve sayı liderlerinden birini 15. draft hakkı için vermekten çekinmiyor. (Georghe Hill-Kawhi Leanord takası) Kawhi’nin bugün geldiği seviyeyi düşününce bu takas iyi gibi duruyor ama o zamanlarda NBA çevrelerinde nasıl eleştirildiğini hatırlayalım. Üstelik bu takas yapıldığı günlerde Kawhi’ın şut mesafesi kol mesafesi kadardı. Sahanın herhangi bir noktasından elit seviyede şut atamıyordu. Kawhi’ın NCAA üçlük yüzdesi sadece 24% idi. R.C. Buford ileriyi birçok GM’den daha başarılı şekilde gördüğü için Kawhi için gözünü kırpmadan çok değerli bir parçadan vazgeçti.