TBF tarafından BGL ailelerine özel olarak düzenlenen sempozyumda konuşmacılar arasında yer alan TBF CEO’su Ömer Onan, aynı zamanda kendine yöneltilen soruları da yanıtladı.
Ülkemzde basketbolun ulaştığı noktanın altını çizen ancak hâlâ gelişme kaydetmeye ihtiyacımız olduğunu belirten Onan, şu ifadeleri kullandı:
“Biz göreve gelerek BGL’yi kurduk. Deplasmanlı olarak oynanan bu ligde tüm genç sporcularımız daha sağlıklı deneyim kazanıyorlar.
Bizim zamanımızda takımlarımız maddi olarak çok gerideydi ancak şu an tam tersi. İspanya ile bu alanda zirvedeyiz. TBL ise Avrupa’nın en çok maddi kazanım sağlayan alt ligi konumunda.
“Eğitim sporcunun hayatında nerede olmalı?” şeklinde gelen soruya:
Oyuncu basketbolda başarılı olamadığında elinde okul da kalmıyordu bizim zamanımızda. Ancak biz eğitim ve sporu birlikte götürmeyi daha kolaylaştıran hale getirdik. Oyuncularımıza hiçbir zaman eğitimi bıraktırmayın. Sakatlıklar ya da farklı olumsuzluklar mevcut. Üst düzey bir oyuncu üst düzey olurken sadece yeteneği değil sosyalliği ile de fark yaratıyor. Sporcumuzun İngilizcesi’ni geliştirmemiz gerek çünkü dünyada basketbolun dili bu. Üst düzeyde oynadığı sürece ana dil hep İngilizce olacak. Bu ligden sonra üst düzey olamayacak oyuncular illa olacak. Bu sebeple o sporcularımızı da antrenörlük kursuna, spor yöneticiliğine, altyapı yöneticiliğine ve daha nice benzer alanların kursuna kaydolarak basketbolun içinde kalacak. Oyuncu kendini geliştirmeyi başaramadığı zaman olumlu olan her şeyden uzaklaşıyor. Sahada gösterilen performans dışında alınan eğitim ve kazandığı genel kültür çok önemli.
“Sporcu, veli, antrenör ilişkisi nasıl olmalı?” şeklinde gelen soruya:
Velide ‘Koçla ne kadar yakın olursam o kadar avantaj sağlarım’ kafası var. Bu yanlış, dışarıdan da diğer velileri rahatsız eden bir durum. Bir çocuğun içinde varsa, o çocuk iyi yerlere gelir zaten.
Gelen veli, antrenörle ve sporcuyla teknik – taktik konuşuyor. Bu da yanlış. Ben senelerce üst düzeyde basketbol oynadım, defalarca milli oldum kendi evladımla bunları konuşmadım. Böyle yaparak antrenörü ve sporcuyu gerersiniz.
Her olumsuzlukta soyunma odasına giden veli, evladına zarar veriyor aslında. Bırakın çocuğunuz kendi sorununu kendi halletsin. O profesyonel olduğunda bunları yapamazsınız.
Spor elden tutmakla, tanıdıkla, torpille olmaz. Çocuk kötüyse sahada sırıtır zaten.
“Genç basketbolcunun motivasyonu nasıl sağlanır ve sürdürülür?” şeklinde gelen soruya:
Çocukla teknik taktik konuşmak yerine ona destek verin. Kimse bu oyunu doğuştan öğrenmiyor. Örneğin maçtan sonra eve geldiğinde onu yermek yerine onun özgüvenini yüksek tutacak şeyler söylerseniz; bu, oyuncunun ileri atılım yapmasının ilk adımı olacaktır.
Bunun yanında çocuğumuzun motivasonunu sosyal medya, playstation gibi şeyler sekteye uğratabiliyor.
“Menajerlerin ve antrenörlerin oyuncu gelişimindeki rolü nedir?” şeklinde gelen soruya:
Çocuklarımıza şu an basketbol genellikle para kazanma endeksli olarak yaptırılıyor. Oyuncuyu direkt olarak en büyük takımlara pazarlamaya çalışıyorlar. Büyük paralar karşılığında tabii. Bu oyuncunun aleyhine bir durum. Bu paraları alarak oyuncu oturmaya razı oluyor.
Bogdan Bogdanovic’in iki bin, dört bin Eurolar ile geldiği nokta belli. Aldığı 200 bin dolara razı olup kenarda oturan oyuncularımızın da durumu belli. Çocuklarınızı buna kurban etmeyin, durumun üstüne düşün. Oyuncu zaten kendini geliştirebilirse, sizin beklediğiniz paraları kazanacaktır.
Çocuğunuzun oynamasını ve oynatılmasını sağlamak için menajer ve yetkililer ile sonuna kadar konuşun. 18 yaşından sonra oyuncunun kat etmesi gereken çok yol var.
“Önümüzdeki yıllarda federasyonun altyapı planları nedir?” şeklindeki soruya:
“18 – 21 yaş kategorisine bir şeyler kurmalıyız. Takımlarımız B takımı kursalar bu şekilde ilerletebiliriz ancak bu henüz gerçekleşmiyor. Yıldız takımlara da deplasmanlı lig kurabiliriz. Basketbolu yayma hedefimiz de var. 12 Dev Adam Basketbol Okulları projesini kesinlikle ilerleteceğiz.”
Gazla hiç birşey olmaz ! Ama bü tür beyanatlar sırtını politikaya dayayanlar için çok doğal !