Fenerbahçe Beko 2019 yazının en çok ses getiren transferlerinden birine daha imza attı. Sadece bir
skorer, sayı makinası veya süper yıldız transfer etmedi. Nasıl bir skorer olduğundan, takımın oyununa ne
katacağından ziyade daha büyük bir amaç için çalışacak nefis bir karakteri daha bu topraklara, kendi
takımına getirmeyi başardı. Oynadıkları basketbol ile sınırlı kalmayan, kendilerini geliştirebildikleri her an bu fırsatı kaçırmayan Kalinic, Datome, Dixon veya Melli gibi. Vakitlerini ziyan etmekten kaçınan,
entelektüel birikimin sporcu kimlikleri için hayli kıymetli olduğunu bilen çoğu Fenerbahçe Beko oyuncusu gibi…
Obradovic ve Gherardini dönemi bizlere parkede başarı nasıl gelir sorusunun cevabını çok net veriyor. Bunu sahada aldığı sonuçlarla yapmıyor sadece. Doğru takım kimyası nasıl olmalı, eldeki bütçe nasıl kullanılmalı gibi yıllardır kimsenin dikkat etmediği ve hatta umursamadığı soruları da cevaplıyor.
Oyuncu piyasasına baktıklarında gördükleri saf istatistik, kazanılan kupalar veya ödüller değil. Bundan daha ötesini görüyorlar. Sade bir sporcudan, basketbolcudan öte karakter seçiyorlar Fenerbahçe Beko için.
Başarının temelinin karakterden geldiğini en iyi onlar biliyor.
Fenerbahçe Beko’nun sistemini inşa ederken takımı süper yıldızlar üstüne kurmuyorlar. Sistem her oyuncunun rolünün hayati öneme sahip olduğundan emin oluyor. Koç ve oyuncu ilişkisi ise tamamen şeffaflık üstüne kurulu. Bu düzende kimse rolünü sorgulama isteği, gereği bile duymuyor. Dolayısıyla spot ışıklarını paylaşmak hiçbir oyuncu için zor olmuyor.
De Colo işte böyle bir sistemin parçası olmak için geldi İstanbul’a. Fenerbahçe Beko’nun sisteminin onun karakterine ve yaptıklarına çok da uzak olmadığını geçtiğimiz sezon gördük aslında. İlk önce Rodriguez’in sonrasında Higgins ve Clyburn’un gölgesinde kaldı normal sezonda. Sonrasında sahne sırası ona geldi ve geçmiş maçları sırasıyla hafızasından sildi, yaşanılan ana, o dakikaya gelmesini bildi. Geçmiş ve gelecek endişesi içinde kaybolmak yerine o ana odaklandı, bu farkındalığı sayesinde playoff’ları geçip Final Four’a uzandı CSKA.
Takımı finale adını yazdırırken ilk ateşi yakan yine kendisiydi. Belki de Nando De Colo zihinsel olarak bu kadar kuvvetli ve mücadeleci olmasaydı 2018/19 EuroLeague kupası CSKA için hayal olacaktı.
Saha içinde işte böyle bir karakter De Colo. Eli ne olursa olsun titremeyen, soğukkanlılığını ne olursa olsun yitirmeyen… İşte tam da bu noktada Fenerbahçe’ye çok katkı verecek. Fenerbahçe hücumları onunla artık daha az tahmin edilebilir olacak, tek adımda rakip takım savunmasını paramparça ederken çabukluğuna ve zekasına hayran kalacağız hep birlikte.