Mutluluk, bencilliğin bittiği noktada başlar: Genç Erkek Milli Takım

U18 Avrupa Şampiyonası’nda mutlu sona ulaşan Genç Erkek Milli Takımımızı bir de ben yazayım, kendi düşüncelerimi sizlere aktarayım dedim. Bu takımı başından beri takip ettiğim ve haber-röportaj yaptığım için de kendimi çok şanslı hissediyorum…

Takım Olmak

Bu takım daha İstanbul’da sezon devam ederken, ilk kez toplandığında ve idmana gidip, şöyle bir oyunculara baktığınız zaman gerçekten heyecanlanmamak mümkün değil. İlk iki İstanbul kampında Kenan Sipahi Tofaş’ta forma giydiği için yoktu, açıkçası U18’de oynayıp, oynamayacağı da net belli değildi. Kenan olmasa bile kadro o zaman bile çok heyecan vericiydi. Ama herkesin kafasında tek bir soru işareti vardı: Bu oyunculardan takım olur mu?

Oldu. Hem de çok güzel… Bolu’daki kampta Kenan, Kerem, Metecan, Cedi ve Kartal ile röportaj yapmıştım. Hepsinin mesajları oldukça doğruydu. “Kim gelirse gelsin, biz kendi oyunumuzu oynayacağız” diyorlardı, rakipler hakkındaki düşüncelerini sorduğum zaman hemen hemen hepsi. Nitekim öyle de oldu. Bir örnekle hemen derdimi anlatayım.

Cedi belki de ’95 jenerasyonunun Avrupa’daki en önemli 7-8 oyuncusundan birisi. ‘Bireysel’ anlamda çok iyi bir turnuva geçirdiği söylenemez. Fakat belkide yine ‘bireysel’ açıdan çok kötü oynadığı Letonya maçında kenardayken yüzündeki bu ifade, oyuncuların koç Taner Günay’ın ilk günlerde söylediği gibi “egolarını evde bıraktıklarını” kanıtlıyor. Maçları izlediyseniz hep Cedi’nin kenardan takıma destek olduğunu görmüşsünüzdür, veya fotoğraflardan. Efsane koç John Wooden’ın çok doğru bir sözü var: Mutluluk, bencilliğin bittiği noktada başlar.

{030E41FA-F168-4480-B322-2068468BB9B2}flexible

Her ne kadar bazı yorumlarına katılmadığımız olsa da, NTV Spor’da İhsan Bayülken’in dediği gibi, “Önemli olan bu oyuncu topluluğunun bir arada bir şeyler yapabilmesi.”

Ve son olarak konuyla ilgili yine efsane koç John Wooden’ın güzel bir sözü daha var…

Yıldızlaşmanın yolu, takım olmasını bilmekten geçer.

 

MVP Olmak

Kenan Sipahi hem saha içi, hem de saha dışında çok akıllı birisi. Nerede ne yapacağını, ne söyleyeceğini çok iyi biliyor. Saha dışındaki karakteri, tamamen saha içine de yansıyor. Bazen kendisine, bazen de takım arkadaşlarına çok sinirleniyor, belki bu onları (takım arkadaşlarını) bile rahatsız ediyordur, normaldir. Ama bu tamamen kazanma arzusundan ve arkadaşlarını da kendiyle birlikte ileri seviyeye çekmek istemesinden dolayı kaynaklanıyor.

“Bu takımda 12 tane MVP var” açıklaması, belkide onu bizlere çok iyi tanımlıyor. Hatta yine Lig TV yayınında olmayan staff’ı yayının sonunda hatırtlatması, onların da bu şampiyonlukta emeği olduğunu söylemesi, yine onun karakterini az çok bizlere tanıtan cinste. Ve hatırlatalım, Kenan Sipahi 18 YAŞINDA.

Kenan’ın önü çok açık, NBA ya da Avrupa, neresi olursa. Eğer seçimlerini iyi yaparsa, her yerde başarılı olmaması için hiçbir neden yok.

{702E9A30-2833-45DB-BBB6-AD44A45FDE14}flexible

Geri Döndü: Metecan Birsen

NIJT MVP’si olan, Avrupa’da ’95 jenerasyonun en yetenekli oyuncularından bir tanesi olarak gösterilen James Metecan Birsen, düşüşteydi. Hem de bir hayli büyük bir düşüştü, en basitinden Eurohopes.com sitesinde ilk 3’teyken bir anda sıralamada 27. Sıraya kadar düşmüştü. Bolu’daki röportajda, “Takımıma faydalı olmak” demişti, bireysel hedeflerini sorduğumda Avrupa Şampiyonası hakkında… En iyi beşe seçildi mi? Hayır. MVP oldu mu? Hayır. Takıma faydalı oldu mu? Oldu. Bu yeterli, inanın. Kendisi de takıma faydalı olduğu için mutlu. Tebrik etmek için konuştuğumda, En iyi beş her ne kadar yine çoğu kişiye göre hakkı olsa da, onun pek de üzüldüğünü söyleyemem. Takıma faydalı oldu ve faydalı olduğu takım da şampiyon oldu, gerisinin bence de bir önemi yok…

Şimdi Metecan’ın önünde çok önemli bir basamak daha var. TBF’ye kontratını feshetmek için başvurdu, yanıt bekleniyor. Ya TBF Metecan’ın isteğini kabul etmeyecek, mevcut kontratla mecburen Fenerbahçe Ülker’de devam edecek (düşük ihtimal), ya Fenerbahçe Ülker’le yeni bir kontrat yapacak, ya da yazıldığı gibi başka bir takımın yolunu tutacak. Fenerbahçe’ye karşı hayal kırıklıkları olduğu net bir biçimde ortada. Obradovic 2 hafta sonra onu deneyecek, iki tarafın düşüncesi sonucu Metecan da kararını verecektir. Yapacağı tercih kendisini bağlar ama umarım kendine yeniden gelmişken, tekrar ‘Eski Metecan’ olmuşken, yanlış bir karar daha vermez.

{5C246357-D614-4D64-A932-236CCB6F0B95}flexible

Kısa ve Öz

Elbette sadece Cedi, Kenan ve Metecan değil de, bu başarıda emeği geçen bütün oyuncular hakkında çok uzun şeyler yazmak isterim ancak ben daha çok kısa ve öz bir şekilde yorumlamak istedim. Zamanım buna yetti, yanlış anlaşılmasın.

Berk Uğurlu, Fenerbahçe Ülker, 1996: Sezon boyunca şutuna ve özellikle de orta mesafe atışlarına bir hayli çalıştığını Berk’in biliyordum, geliştiğini görmek mutlu etti. Tabii yine açık sahada durdurulması imkansıza yakın, savunmada önemli katkı veren bir Berk Uğurlu izledik.

Oğulcan Baykan, Anadolu Efes, 1996: Bu takımdaki 12. Oyuncuydu, sanırım ne kadar yetenekli ve iyi bir takıma sahip olduğumuzun göstergesi. Turnuva hakkında pek bir şey söyleyemem ama bu kadroda olması da ona elbette bir şeyler katmıştır, seneye U18’de önemli sorumluluklar alacaktır.

Emircan Koşut, Anadolu Efes, 1996: Genç Erkekler Türkiye Şampiyonu, MVP’si, En iyi pivotu ve U18 Avrupa Şampiyonu. Hiç de fena bir sezon geçirmedi Emircan… Gelişmeye devam ettikçe, oldukça zengin olan ’95 jenerasyonu uzunları arasında kendine yer bulacaktır.

Egemen Güven, Pınar Karşıyaka, 1996: Bu turnuvada süre aldığı Ukrayna (16 sayı-9 ribaund-5 blok) ve ilk İspanya (10 sayı-2 ribaund-4 blok) maçında kendini gösterdi. Seneye o da elbette çok daha fazla sorumluluk alacaktır.

Kartal Özmızrak, Beşiktaş, 1995: Takımın kaptanı olarak hem saha içi, hem de saha dışında önemli katkılarda bulundu. Kötü ve sakatlıklarla geçirdiği bir sezonu, o da iyi bir şekilde kapattı. Umarım seneye A Takım’da tekrar kendine yer bulur.

Berk Demir, Anadolu Efes, 1995: Berk de özellikle final maçında kenardan gelerek çok önemli katkı verdi (8 sayı-3 ribaund, 11 dakikada). İleride eğer 3-4 arasında kalmazsa, iyi yerlere geleceğine eminim.

Okben Ulubay, Anadolu Efes, 1996: Bu turnuvada ipler tamamen onun elinde değildi, bazen çok kötü olduğu anlar oldu. Ama çoğu zaman da takıma önemli katkı verdi. Seneye onu tekrar ‘lider’ olarak izleyip, daha detaylı bir yorum yapmak lazım. Elbette bu turnuvayı da iyi geçirdiğini söylemeden geçmeyelim.

Kerem Kanter, ABD, 1995: Bence Kerem’in Daçka ile Sakarya’da oynaması, ona iyi yönde yansımış. İspanya maçında neredeyse kusursuza yakın bir oyun sergiledi, turnuvayı da oldukça iyi geçirdiğini söyleyebiliriz. Şampiyonlukta önemli pay sahiplerinden birisi…

Doğukan Şanlı, Beşiktaş, 1995: Türkiye Şampiyonası’nda “En iyi forvet” olduktan sonra, Avrupa Şampiyonu olan bu takımın önemli bir parçası oldu. Turnuvada hiç top çalması yok mesela, ama savunmada yaptığı şeyler gözükmeyen cinste. Çeyrek finalde Sırbistan karşısında, yarı finalde de İspanya karşısında hücumda da önemli işler yaptı.

Teknik Ekip

Bu başarıda başta koç Taner Günay olmak üzere, yardımcı antrenörleri Fatih Elbaş, Hasan Serbest, Tufan Sabah, kondisyoner Aydın Gökmen Güner, doktor Sinan Üstündağ, masör Hüseyin Ali Er ve tabii ki idareci Orhan Demirel’in de emeği küçümsenmeyecek, unutulmayacak kadar büyük. Bu oyuncu topluluğunun ‘takım’ olmasına katkıda bulundukları için, bizlere TV başında güzel duyguları yaşattıkları için emeği geçen herkese çok teşekkürler.

Kamp süresi boyunca takımla antrenmana çıkan, Letonya’ya gidemeyen oyunculara da emekleri için teşekkürler…

61679_418511531599934_674795106_n

Bir Şey Daha…

Bu takımın yazılı ve görsel basında konuşulması çok güzel bir şey. Fakat bu başarıda emeği geçen tek bir kişinin bile unutulması, beni şahsen rahatsız ediyor. Bu şampiyonlukta MVP olan Kenan Sipahi’nin ne kadar emeği varsa, en az süre alan Oğulcan Baykan’ın da o kadar emeği var. Bunu zaten en çok vurgulayan da MVP olan Kenan. Kusura bakmasın ama televizyonda bu takımın 3 maçını izleyen Esat Yılmaer’in veya Merve Toy’un her ne kadar iyi niyetiyle de yazsa-konuşsa, Oğulcan’ı veya bir başka oyuncuyu unutmasını, onları görmezden gelmesini ben kabullenemiyorum. Bu da böyle biline…

Dipnot: Önümüzdeki günlerde başarının mimarları ile de özel röportajlarımız olacak… Eğer oyuncu ve koça sorunuz varsa, twitter hesabımdan veya mailden bana ulaşabilirsiniz.

Can Pelister - twitter.com/canpelister - [email protected]

3 YORUMLAR

  1. can, çok doyurucu keyifli bi yazı olmuş. sondaki mesajınada %100 katılıyorum, yayını izlerken diğer11 oyuncu yerine koydum kendimi ben olsamherhalde “al kenanı 1e1 yap yayını” der çıkardım. esat yılmaer klasik zaten… takım çok güzel inşallah iyi yerlere gelirler,

    metecan’ın kesinlikle fbüde kalması gerekio. obradovicle birlikte dha iyi olacaktır

  2. Metecan Birsen’in turnuva en iyi5 girmemesi, Boşjak girmesi facia bir karardı ama olsun, Fenerbahçe taraftarı olarak onu bu forma altında görmek istiyoruz. Kenan’ıda tabii

  3. Berk’in orta mesafe yanı sıra 3sayıda geliştirmesi lazım, yoksa çok koaly savunulan bir oyuncu olur hücum tarfnda işin. çok iyi savunmacı, açık saha süper oraya laf yok ama nba olmak euroleague’DE iyiyerlerde oynamak istiyosa tamamlaması lazım eksikleri

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler