Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi finalisti Beşiktaş Sompo Japan’ın ABD’li yıldızı Michael Roll, geçtiğimiz günlerde Antony Goods’un Eurostep adlı podcast yayınına konuk oldu.
Fenerbahçe ile oynanan final serisi, seride yaşanan seyirci olayları, İstanbul’daki yaşam, Beşiktaş’taki geleceği ve son zamanlarda gündeme düşen oyuncu sendikası isteği gibi birçok konuda konuşan Roll’un söylediklerinden satır başları şunlar:
Finale kadar gelmemiz harika. Maalesef, orada çok iyi bir makineyle karşılaştık.
Beşiktaş, bir ay önce futbol liginde şampiyon oldu. Bütün taraftarlar inanılmaz heyecanlı ve sevinçliydi. Futbol orada en önemli spor. Beşiktaş bayrakları her yerden görülebiliyordu ve herkes heyecanlıydı. Daha sonra Fenerbahçe Euroleague’i kazanınca onların taraftarı da meydana çıktılar.
Salona geldiğimizde, bütün taraftarlar dışarıdaydı ve oraya erkenden gelmişlerdi. Onlar pek Beşiktaş taraftarı gibi değillerdi. Böylesine bir rekabette çok büyük bir maç olacağını biliyorduk ve taraftarlar da tüm güçleriyle geldiler. İnanılmaz coşkululardı ve gürültülülerdi. Sadece bu maç değil, onların sahasında da böyleydi. Bu bizim için iyi bir şey. Fakat federasyona göre, çizgiyi biraz aştılar. Kötü tezahürattan dolayı maçtan önce uyarı aldık. Üçüncü anonstan sonra hakemler sahayı 15 dakikalığına terketti. Bu yüzden soyunma odasına indik, sonra tekrar çıkıp ısınmaya başladık. Biraz sonra belki de bir çeyrek sonra anonsa yol açan bir tezahürat oldu ve 4.anons yapıldı ve bu salonun tahliye edilmesi demekti. Yine büyük bir duraklama oldu. Herkesin dışarı çıkması için 20-25 dakika bekledik. Yine soyunma odasına inmek zorundaydık, yine ısınmak zorundaydık. Bütün bunlar maçın bütün ritmini bozdu.
Maçta belki de 4 yada 5 defa “Bom” sesini duyduk. İlk reaksiyonun oraya bakmak oluyor ama sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak zorundasın. Birkaç anonstan sonra “Tamam, şimdi ne olacak?” diye sormaya başlıyorsun. 4. anons yapıldığı an dışarı atılacaklarını tahliye edileceklerini biliyorlardı ve birkaç ses bombası daha patladı ve sahaya bozuk paralar ve su şişeleri attılar. Bu biraz vahşiceydi.
Beşiktaş taraftarsız oynama cezası aldı ve sanırım gelecek yıl Fenerbahçe ile oynayacakları maç da seyircisiz olacak. Doğrusunu söylemek gerekirse tuhaf bir şey; final serisi 4. maçı, elenme maçı, böylesine büyük bir maç, belki de sezonun son maçı, sahaya geliyorsun ve sanki bu bir hazırlık maçı.
Biz ev sahibi takımdık. Aslında bizi dezavantajlı bir duruma soktu. 3. maça dönersek son dakikaları ve uzatmaları onlarsız oynadık ve kendi kendimize “Hadi yapabiliriz, artık sadece biz varız, odaklanalım.” diyip enerjiyi yüksek tutmaya çalıştık. Her ölü topta birbirimizi alkışladık birbirimize bağırdık ki enerjimizi yüksek tutalım. Sahadayken sadece işini yapıyorsun başka şeylerden endişe etmiyorsun ama molalarda ve duran toplarda taraftar diğer takım üzerinde baskı yapıyor ve sizi itiyor. Ama 4. maçta onlarsız koçların sesini, oyuncuların konuşmaları duyuluyordu ve bu enteresan bir histi açıkçası. Aslında Beşiktaş taraftarı bu tür olaylarla pek bilinmez. Maçtan önce hepimiz “Umarım taraftarımız da olur maçta.” dedik çünkü onlar bunu hayal etmişlerdi. Bizim için şok olmadı ama talihsiz oldu onların orada olamaması.
Bu yıl kız arkadaşım da benimle beraber İstanbul’a taşındı. Onun ilk gelişiydi ve ikimiz de buradan çok zevk aldık. İhtiyaç duyduğun her şey var burada. Neye ihtiyacın olursa olsun sadece birkaç mil ötede. İnsanlar da cana yakınlar ve kibarlar. Her zaman yardım etmeye hazırlar. Neye ihtiyacın varsa, kız arkadaşım için crossfit olsun, çıkıp oturmak için güzel lokantalar olsun, Boğazı olsun, çıkıp gezmek için gece hayatı olsun, her şey elinin altında.
Burada 5-6 kilometre için 30-40 dakika yol gidiyoruz. Çok fazla insan, çok fazla araba var, özellikle iş çıkış saatlerinde; görmen lazım. Ve bunu engellemenin bir yolu yok.
Beşiktaş ile 1 Temmuz’da opsiyon günüm var. O zamana kadar herhangi resmi bir durum yok. Açıkcası, piyasada çok büyük bir hareketlilik var sadece benim için değil herkes için. O yüzden şimdilik bekliyorum o zamana kadar, daha sonra bakacağız.
Farklı farklı ülkelere yayılmak biraz zor açıkçası. Düşünüyorum; kim yönetecek, bir ülkeden başka bir ülkeye nasıl yetki verilecek. Evet çok iyi bir fikir ama çok zor olduğunu düşünüyorum. Ama böyle bir şeye ihtiyaç olduğu kesin. Sanırım final serisi 2. maçından hemen sonra atmıştı Kalinic o tweetleri. Aslında beğenmek istedim ama maçta yenilmiştik o yüzden beğenmemin imkanı yoktu (Gülerek). Ama çok iyi bir noktaya değindi. Ondan sonraki günlerde bu konu hakkında konuştuk kendi aramızda takımla. Koçumuz da hak verdi. Takımlar özellikle Avrupa maçları için sürekli seyahat ediyorlar. Sizden çok şey bekliyorlar ve kurallar da böyle. Ve sanki bunu kendileri için yapıyorlar oyuncular için değil. Biliyorsun NBA oyuncular ligi. Çünkü onlar olmadan böyle gelirler elde edip böyle büyüyemez. Bir bakıma bir soygun aslında. Fakat eğer bir oyuncular birliği olursa ve oyuncuların sesleri duyurulabilirse çok iyi olur. Örnek vermek gerekirse; sezonun başlarında serbest atış çizgisi ve orta sahadaki stickerlardan dolayı kayan ve düşenler oldu. Sanırım Ricky Hickman’ın aşilleri de bu yüzden sakatlandı. Ekpe Udoh’un Euroleague’e bu konu hakkında söylendiği tweeti de gördüm. Birçok oyuncu bu konu hakkında yazdı. Bu oyuncular milyon dolarlık şirketlerin oyuncuları.