Anadolu Efes playoff’ta oynanacak bir seri için Olympiakos’un tercih edeceği bir rakiptir. Zira Anadolu Efes’te, Olympiakos’un oyun planını işlevsel kılan birtakım sıkıntılar mevcut. Bu sıkıntılar sezon içerisinde kesin olarak giderilebilir durmuyor ancak dün oynanan karşılaşmada görüldüğü üzere rakiplerin bundan faydalanma sıklığı asgari düzeye indirilebilir. Bunu başarmak ve maçın çok daha geniş bölümlerine yaymak imkansız değil.
Anadolu Efes’i Olympiakos için cazip kılan iki önemli özellik bulunuyor. Bunlardan ilki oyun kuruculara yüklenen ağır görev ve iki oyun kurucunun da özel bir lider olmamaları neticesinde kimi zaman bu görevin altında eziliyor olması. İkincisi ise sistemin çok önemli bir bölümünü kaplayan Thomas Heurtel’in mutlak bir savunma zaafı içeriyor oluşu.
Şüphesiz Olympiakos hücumunun isteyeceği ilk şey rakip savunmada mutlak ve üzerinden hücum kurgulanmasına müsaade eden bir zaafın var olması. Olympiakos bu açıktan doğrudan zaafı oluşturan oyuncu üzerinden yararlanmıyor. Rakip takımın bu zaafı kapatmak üzere verdiği diğer açıkların üstüne gidiyor.
Maçın hemen başında Heurtel’in eşleşmesi üzerinden potaya yakın hücum etti Olympiakos. Anadolu Efes’in bu gibi durumlarda edindiği refleks açık. Savunmadaki yerleşimi Heurtel’in bulunduğu alana yaklaştırarak sahanın diğer kenarını boşaltmak. Böylelikle Heurtel’in bulunduğu alanı kalabalıklaştırarak yardım aralığını minimuma indirmek. Bu Olympiakos için eşsiz bir maden. Zira hücumda zincirleme paslarla hayli süratli bir top sirkülasyonu başlatıyorlar fırsat buldukları anda. Bu da savunmanın riske ettiği kör noktaya sıradan bir Euroleague takımına göre çok daha kısa sürede topu ulaştırmak ve önlem almayı zorlaştırmak demek.
Hücumları Heurtel üzerinden sayı atarak bitirmedi Olympiakos. Sıklıkla kaynağı o bölgeden olan pas zinciriyle Anadolu Efes savunmasının yerleşimini bozarak uygun adamı bulduğu anda cezalandırdı rakip savunmayı. Tek opsiyon yüksek süratli top dolaşımı değil. Aynı zamanda yalancı koşular da büyük önem tutuyor Olympiakos hücumlarında ki zaten ağırlığını sahanın bir tarafına vermiş bir Anadolu Efes savunmasını bir de topsuz koşularla bozunca hem uygun şut pozisyonları hem de –özellikle Strawberry için- eşsiz penetre kanalları açıldı. Özellikle Mantzaris ve Spanoulis’in aynı anda sahada bulunduğu ilk bölümlerde Olympiakos hem pas istasyonu sayısını arttırdı hem de bozulmuş savunma yerleşimine topla potaya giderek ceza kesme fırsatı buldu. Böylelikle kaçan şutlarda da Anadolu Efes’e uygun ribaund ortamı vermedi. Hücumdaki elverişli şartlar Printezis’in devreye giremediği Olympiakos hücumlarını bile etkin kıldı maçın başlarında.
Bunun sonucu Anadolu Efes savunmasının kötü, Olympiakos hücumunun çok iyi olarak değerlendirilmesi oldu. Doğrudur da ancak böyle durumlarda Doğuş Balbay’ı oyuna almak gibi savunma direncini arttıracağı sanılan hatalı tercihler yerine hücumu doğru planlamaya odaklanmak gerekir. Zira Heurtel oyunda kaldığı bölümlerde Olympiakos, hücumu o zaaf üzerinden kurguluyor ve Heurtel’in yanındaki kısanın Doğuş olması bir şeyi değiştirmiyor. Topun hızına yetişmek -ne kadar hızlı olursa olsun- hiçbir oyuncu için başarılamayacak bir görevdir. Bu nedenle, yapmak gereken hücumu organize hale getirip Olympiakos savunmasının etkinliğini azaltmak ve savunmalarının hücuma yaptığı katkıyı düşürmek.
İlk periyot için Anadolu Efes adına parlak bir tablo çizmek elbette mümkün değil. Diğer taraftan maçın geneline sirayet eden ortamın doğuşuna ikinci periyotta tanıklık ettiğimizi söylemek lazım. İşlerin Anadolu Efes adına düzelmeye başlamasında en önemli faktör Vassilis Spanoulis’in Olympiakos hücumlarını tanımlayan pas zincirinin ilk halkası olmak yerine –belki de doğal sayılabilecek bir skorer iç güdüsüyle- skor merkezli oynamaya başlamasıyla oldu. Anadolu Efes, Spanoulis’in yaptığı hatalı tercihler sonrasında sağlam çekilen ribaundlar sonrası elverişli hücum koşulları bulmaya başladı. Öte yandan rakip savunmada bulunan maden üzerinden hücum kurgulama dönemi de maç özelinde sona ermiş oldu Olympiakos için.
Ancak devamında bütün maçı başabaş götürüp son dakikalara büyük üstünlükle girmeyi sadece Spanoulis üzerinden açıklayamayız. Bu noktada iki önemli faktör girdi devreye:
1-) Patric Young’ın sakatlanması ve Olympiakos’un pivot rotasyonunun tek kişiye inmesi.
2-) Jayson Granger’ın Young’ın sakatlanması neticesinde Olympiakos savunmasında oluşan açıklara uyanması ve bu açıkları yıkıcı bir şekilde değerlendirmesi.
Olympiakos savunmasında pivotların yeri çok kıymetli. Her sezona iki üst düzey savunmacı pivotla başlamaları pek çok takıma göre daha anlamlı onlar için. Anadolu Efes maçında pivotların taşıdığı anlam ise çok daha fazla. Zira hücum planını oyun kurucuları üzerinden kurgulayan bir takım Anadolu Efes. Özellikle Thomas Heurtel top sirkülasyonunu sağlıklı hale getirmeyi neredeyse imkansızlaştıran bir oyun kurucu. Olympiakos savunması Young-Hunter ikilisine sahipken her an sahada bir pivotunu tutup ikili oyunlarda hem Heurtel’i kısa+pivotuyla baskı altında tutup pas açısını kapatıyor ve potayla arasındaki mesafeyi azaltmasını engelliyor hem de devrilen Anadolu Efes uzununu –her an yardım getirmek üzere- kontrol altında tutuyordu. Dolayısıyla hücumunu bir türlü çok boyutlu ve ileri görüşlü hale getiremeyen Heurtel için en can sıkıcı koşulları oluşturuyordu. Dolayısıyla da Anadolu Efes hücumu için.
Young’ın sakatlığı sonrası Hunter’ın dinlendiği bölümlerde Papapetrou+4 kısayla sahada tuttu takımını Sfairopoulos. Bu da çemberi koruma noktasında çok önemli bir zaaf demek. Dolayısıyla Olympiakos potasına gitmek, oraları zorlamak gerek. Bunu Heurtel’den beklemek kolay değil ama Granger’dan beklemek fazlasıyla mümkün ki zaten maçın gidişatını da bu şekilde tek başına değiştirdi Granger. Sürekli yüklendi potaya. Çember, her an saldırı tehdidi altındaykan üç sayı bölgesinden zaaf vermemek de imkansız hale geldi Olympiakos için. Zira bir yandan Olympiakos’ta doğal bir çember savunucusu sahada değilken diğer yandan da Anadolu Efes dört şutörle sahadaydı ama sürekli boyalı alana akın yapan Granger’a da yardım getirmek gerek. İşte bu gibi durumlarda da dışarıyı besledi Granger. Hem de sadece final pasları yaparak değil. Arka arkaya üç hatta dört pasla sonuçlanacak hücumun ilk pasını atarak, yani pas zincirinin ilk halkasını oluşturarak. İhtiyaç da bu zaten. Karşılayan ise Granger.
Spanoulis’in ikinci yarıda etkili olduğu bölümlerde moral üstünlüğünün el değiştirmesi de mümkün olmadı bu sayede. Zira Hunter’ın girişiyle bile toparlanmayacak kadar bozdu Granger, Olympiakos savunmasının düzenini.
Öte yandan ikinci yarıda Ivkovic’in göze çarpan kilit tercihlerinden biri Heurtel’den doğan savunma zaaflarına odaklanmaktan vazgeçerek takımın Heurtel’den hariç kalan dörtlüsünün alana sağlıklı yayılmasını sağlaması oldu. Olympiakos hücumu için topun dolaşımını seri hale getirmek her an mevcut olan korkutucu bir ihtimaldi ancak madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise istediği kısa katkısını bulamamıştı Olympiakos. Dolayısıyla bu, oynanabilecek bir kumardı ve Ivkovic bu kumarın kazananı oldu. Tabii ki Granger’ın rakip savunmadaki bütün açıkların üzerine yüklenmesi Ivkovic’in elindeki as oldu.
Şu noktanın da altını çizmek gerek. Ivkovic, iki oyun kuruculu hücum planına sıkça başvuruyor. Lakin bu rotasyona sıkça başvuran Real Madrid’in elde ettiği sonucu alamıyor. Heurtel, top Granger’ın elindeyken dahi sürekli topu isteyip hücumu, üzerinden şekillendirmek niyetinde iken mümkün olamaz da zaten. Bugün attığı kritik şutlar önemlidir ancak yeterli değildir. Moral üstünlüğünün son dakikalarda kaybedilmesinin de bir numaralı sorumlusudur. Granger oyuna böylesine hükmetmişken dahi topsuz oyuna ikna olamıyor oluşu kabul edilebilir gibi değildir ayrıca. Son periyodun sonlarına doğru fark, kapanma yönünde seyrederken Granger’ın istediği kadar topla buluşamaması da bu nedendendir ki böyle bir durum dünkü maç özelinde asla anlamlandırılamaz. Sanıyorum ki çok daha formda bir Cedi ve Saric ikilisi Granger’ı sahada tek oyun kurucu olarak tutmak adına Ivkovic’in elini daha güçlü hale getirecektir.
Uzatma dakikalarına da ufak bir parantez açmak gerekir. Ivkovic’in bu bölümde aldığı ilginç karar pivotsuz oynamak oldu. Olympiakos’un ikinci yarıda elini zayıflatan en önemli faktör pivot pozisyonunda yaşadığı sıkıntıyken ve Anadolu Efes bu sıkıntıdan savunma ve hücumda iyi faydalanmışken bu tercihe mantıklı bir açıklama bulmak kolay değil. Ayrıca uzatma bölümünde hemen hemen tüm hücumlar Heurtel üzerinden kurgulandı ancak sahip olduğu tek bağlantı koparıldı pivotsuz beşte. Dolayısıyla Heurtel için iki seçenek kaldı: Şut atmak veya kendini zora sokup anlamsız bir pas denemesi yapmak.
Ancak tüm bunlar Olympiakos maçında Anadolu Efes’in Ivkovic’in maç sonrasında söylediği üzere öğreneceği ve alacağı çok önemli derslerin olduğu gerçeğini değiştirmez. Yol uzun ve yolun hemen başlarında oynanan Olympiakos karşılaşması pek çok çözüm yolunu da gösterecektir Anadolu Efes’e. Bunlardan en önemlisi Saric’in, pas bağlantı sayısını arttırmak ve hücumu boyutlandırmak adına taşıdığı önemdir. Bunun üzerinde fazlaca durulmalıdır. Öte yandan hızlı hücum fırsatlarında oyun kurucuların kendilerini geri plana atabilmeyi öğrenmeleri acil bir ihtiyaçtır. Çok sayıda kolay skor yapma fırsatından oldu Anadolu Efes bu nedenle.
En önemli derslerden biri de her hücumun maç öncesinde tasarlandığı şekilde oynanmasının mümkün olmadığıdır. Yağızer Uluğ’un Beşiktaş Sompo Japan’a yerleştirmeye çalıştığı çok önemli bir prensip bu. Bazen rakip savunmaların yerleşimi, adam paylaşımları takımların önüne farklı hücum stratejileri sunar. Anadolu Efes an itibariyle sezon öncesi yazılan kitaba fazlaca bağlı kalmayı tercih ediyor. Yani hangi şart öne gelirse gelsin top Heurtel veya Granger’ın eline verilerek hücum başlatılıyor. Buna oynadığı oyunla Saric’in itiraz ettiğini söyleyebiliriz ama bu itiraz, mevcut şartlarda suç olarak kabul ediliyor.
Büyük bir yanlıştır bu.
- Köşe yazısının içeriğinde ve Twitter paylaşımında kullanılan görseller Anadolu Efes Spor Kulübü’nin resmi web adresi üzerinden temin edilmiştir.