Değerlendirme | Panathinaikos-Fenerbahçe – PlayOff

Yunanlar’ın keyfi yerindeydi. Tribün devreye girmiş, takımları Fenerbahçe’nin ivmesini kırıp, büyük bir üstünlük sağlamış, ritmi tamamen ele geçirmişti. Bu ortamda 14 sayı farktan maç kaybetmeleri pek olası gözükmüyordu. Ancak Fenerbahçe’nin söyleyecek sözü bitmemişti. Zeljko Obradovic, ilk yarıda hiç kullanmadığı bir beşle üçüncü çeyreğe başladı: Bobby Dixon, Kostas Sloukas, Bogdan Bogdanovic, Jan Vesely, Ekpe Udoh. Fenerbahçe’nin geçtiğimiz yıldan oturttuğu “bildiğimiz savunmasının” temel noktası olan Udoh-Vesely, ilk yarıda çok kısa süre yan yana oynamıştı. İkinci yarıda bu ikili arkada -dönüşümlü olarak- kalecilik yaparken Fenerbahçe kısaları -başta Calathes’e- baskıyı artırdı.

Panathinaikos hücumunda organizasyon namına ne varsa Calathes sayesinde var. Onu rahatsız etmeye başlayıp, oyunun Singleton’a gelmesine izin de vermeyince Yunan temsilcisi bir anda dağılmaya başladı. Udoh-Vesely ile savunmada dengeyi oturttu Fenerbahçe. Hücum tarafında ise Bogdanovic’in tepeden Udoh ile oynadığı ikili oyunlar sonrası alçak postta Vesely’i topla buluşturup, rakip savunmanın dengesini bozmayı başardı temsilcimiz. İkili oyunların üçüncü ayağı gibi kullanılan Vesely, hem attığı basketlerle hem de oradan dağıttığı paslarla Fenerbahçe hücumuna boyut kattı. Bunun dışında hücum anlamında yapılmış bir ayar olduğunu söylemek yanlış olur. Sarı lacivertliler için yine her şey savunmayla başladı, oradan yakalanan ritimle de hücum rayına girdi. Bogdan Bogdanovic’in, bu kadar düşük skorlu bir karşılaşmada olağan dışı bir verimlilikle oynaması, şutu riske edilen Nikola Kalinic’in boş üçlükleri sokması gibi önemli noktaların üzeri çizilemez elbette lakin başlangıç noktası kesinlikle savunmaydı.

Panathinaikos üçüncü çeyrekte skor atamadıkça gerildi, gerildikçe panikledi, panikledikçe hata yapmaya başlayıp, oyundan düştü. Aslında ilk yarıda da müthiş bir basketbol oynamamışlardı, Fenerbahçe agresifliği kaybedince öne çıkmışlardı. Mike James’in bireysel çabaları da kilidi açamayınca Fenerbahçe üçüncü çeyreği 20-8 kazandı ve son çeyreğe girerken farkı iki sayıya kadar indirdi. Son çeyreğin hikayesi de üçüncü periyot gibiydi. Fenerbahçe doğruları yaptıkça Panathinaikos kendi kendine debelenmeye devam etti. Panathinaikos’u tam manasıyla durdurunca Fenerbahçe her geçen saniye daha öz güvenle ve konsantre oynadı. OAKA bu kez Fenerbahçe için değil, ikinci yarıda sadece dört saha içi isabet bulabilen Panathinaikos için cehenneme dönüştü. Ev sahibi ekip ikinci yarıda sadece 16 sayı atabilirken Bogdanovic’in sürüklediği Fenerbahçe 43 sayıyı buldu ve maçı da 71-58 gibi net bir skorla kazandı.

Seri öncesi yazdığım yazıda, ev sahibi avantajının, işler ters gittiğinde bir dezavantaja, baskı unsuruna dönüşebildiğini ve Panathinaikos’un takım olarak o baskının altından kalkacak zihinsel kuvvete sahip olmadığını düşündüğümü belirtmiştim. Fenerbahçe daha önce bu tip zihinsel sınavları defalarca yaşamış bir ekip olarak Atina’da 14 sayı geri düşmesine rağmen başını kaldırıp, bu sıkıntının üstesinden geldi. Panathinaikos ise rüzgar terse dönüp, Fenerbahçe onları sıkıştırınca düştükleri çukurda çırpınırken boğuldu. Yani zihinsel sınavı geçemedi. Bu henüz ilk sınavlarıydı.

Şimdi ikinci maçta çok daha zorlu bir zihinsel teste tabii tutulacaklar. Öz güven yıkan, moral bozucu böyle bir mağlubiyetin ardından ayağa kalkıp, Fenerbahçe gibi bir rakibi, dört maçta üç kez mağlup etmeleri gerekiyor. Hem de artık Ülker Sports Arena’da kazanmak zorundalar.

2 of 2İleri

Değerlendirme | Panathinaikos-Fenerbahçe – #PlayOff

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler