Cedi Osman: Potansiyel Olmaktan Oyunculuğa Geçiş

Cedi Osman’ın hikayesini NTV Spor’a Oğuz Yenihayat çok güzel yazmış, buradan okuyabilirsiniz. Ben biraz daha son 2 senede Cedi’nin Türkiye’ye geldiğinden beri üzerinde olan “potansiyel” etiketinden çıkıp, nasıl “oyunculuğa” terfi ettiğini yazacağım.

Anadolu Efes Spor Kulübünün bence son yıllarda yaptığı en doğru iş ve proje, Cedi Osman. 2012/13 sezonu Pertevniyal küme düşerken aslında Cedi Osman’ı kazandı demiştim. Çünkü o sene Efes bir karar alarak, genç takım son senesinde Cedi’yi oynatmadı ve sadece Pertevniyal ile Efes A Takımlarında antrenman yapıp, maça çıkacak dedi.

Pertevniyal ile TB2L seviyesinin sertliğini tadan ve daha çok kontağa dayalı oyunu gören Cedi, fiziksel olarak büyük aşama katetti. Fiziğinizi geliştirebilirsiniz ama önemli olan fiziksel oynamayı öğrenmektir. Cedi bunu öğrendi. Yani bir nevi temastan kaçmamak, sertliğe rağmen oynamaya devam etmek gibi şeyler. A Takım seviyesinde bolca gördüğümüz şeyler.

Pertevniyal ile dolu dolu bir sezonu geride bıraktıktan sonra, belkide son yılların en iyi 2 jenerasyonun (’95 ve ’96) birleştiği Genç Milli takım Bolu’da toplandı. Cedi de kadrodaki oyunculardan birisiydi. TB2L’de bir sezon boyunca 18 yaşında oynamak kolay değil. Ligin ne kadar fiziksel olduğunu izleyenler ve takip edenler bilir. Zaten uzun zamandır dizinden yaşadığı sakatlık, sert ve fiziksel geçen sezonun ardından Bolu kampıyla birlikte kendini belli etti. Neredeyse U18 Avrupa Şampiyonası’na kadar maç veya antrenman yapamadı. Nitekim U18 Avrupa Şampiyonası onun için çok iyi geçmedi, bireysel açıdan. Ama ben Cedi’nin “oyuncu” olabileceğini televizyon başından ve bilgisayardan turnuvayı takip eden birisi olarak anladım. Hem de beklentilerin çok altında kaldığı, 5 sayı-2 ribaund ortalamalarını yakaladığı turnuvada. TAKIM başarısını, BİREYSEL başarıdan önde tutmak önceliktir. Bunu karıştıran oyuncular hiçbir zaman bir yere gelemeyecektir. Gelse bile, asla “winner” olamayacaktır. Bu fotoğraf geçen seneden, şampiyonluk maçında çekilmiş. 10 dakika oynadığı maçta. Ama işte bu fotoğrafta Cedi’nin belkide herkesten daha çok sevinmesi, onu bugün U20 Avrupa Şampiyonası’nda MVP yaptı.

Bu fotoğraf o kadar çok şeyi anlatıyor ki, ben kendi adıma 2013 yılının basketbol adına yılın fotoğrafı seçtim.

Kasedi şimdi biraz ileriye saralım. Cedi, Efes’te geçen sene bütün basketbol severleri salona götüren veya televizyon başına çeken kişiydi. 19 yaşındaki bir oyuncu çıkıp mesela TBL’de Türk Telekom maçını kazandırabilmişti Efes’e. Maç sonu Ertuğrul Erdoğan’ın demeçleri hala aklımda:

Demek ki 19 yaşındaki Cedi’yi durdurabilseydik, maçı kazanacaktık.

Yine sezon içerisinde o diz sakatlığı onu çok zorladı, yoksa çok daha fazla maçta oynayacaktı. Ama sezon sonu büyük resme baktığımız zaman, Cedi’nin 1995 jenerasyonunda Euroleague ve TBL seviyesindeki bir ligde nitelikli süre alan, büyük bir role sahip olan ve oynayan tek oyuncu olduğunu görüyoruz. (Kenan Sipahi’yi unutmadım, sakatlığından dolayı yazmadım). Sezon Efes için pek iyi geçmese de, Cedi açısından sürekli onu limitleyen sakatlığa rağmen oldukça verimli ve iyi geçti. Dolu dolu bir sezonu oynayabilseydi, belki NBA draftına bile girmeyi düşünebilirdi. Euroleague’de üst üste iyi maçlar çıkarttıktan sonra bir çok  NBA personelinin ilgisini çektiğini birinci ağızdan biliyorum. Bu geçirdiği sezon ve U20 Avrupa Şampiyonası’yla birlikte birçok NBA takımının radarında zaten vardı, artık ismi birçok NBA takımının Avrupalı oyuncular için başında geliyor.

Yine aynı sakatlıktan dolayı Ümit Milli takımla kampın ilk döneminde bulunamadı ve Turgut Atakol turnuvasına kadar tedavi gördü. Turgut Atakol turnuvasında da bazı maçlarda, bazı anlar izleyenleri büyüledi desek yeridir. Orada, U20 Avrupa Şampiyonası’nda yapacağı şeylerin bir nevi denemesini yaptı. Sadece yıldız oyuncu gibi hücumda değil, savunmada da yaptığı hamlelerle dikkat çekmeyi başardı.

Lafı uzatmaya gerek yok: Zaten sezon içerisinde potansiyel, genç oyuncu olmaktan; oyunculuğa geçiş yapan Cedi, U20 Avrupa Şampiyonası’nda da belki de son altyapı milli takım şampiyonasında kapanışı iyi yaptı, (Muhtemelen birkaç gün dinlenip A Milli takıma Bormio kampında katılacak) takımı Avrupa Şampiyonu oldu ve Cedi de turnuvanın en iyi beşine seçildi, elbette En Değerli Oyuncu ödülünü de aldı.

Nisan ayında söylediğimin arkasındayım. Hırvatlar muhtemelen 12. Oyuncu olarak Mario Hezonja’yı Dünya Kupası’na götürecekler. Basında çıkan haberler, Repesa’nın sezon içerisinde Hezonja’ya, “Dünya Kupası’nda olacaksın, hazır ol” dediği yönünde. Tabii ki hak eden oyuncu gitmeli ama bence Cedi sezon içerisinde gösterdiği performansla aday kadroya girmeyi hak etti. Kampta da umarım performansıyla, hak ederek o kadroya girer ve bu sezon yaptığı çıkış da bir nevi Ergin Ataman tarafından ödüllendirilir.

Kulüp olarak da seneye Dusan Ivkovic’in koçluğunu yapacağı Anadolu Efes’in önemli bir parçası olacak. Bu da onun için büyük bir artı. Alacağı süre ve rol yine ona bağlı.

Kısacası, Cedi Osman birçok oyuncunun takıldığı yerde takılmadı. Üzerindeki “potansiyel” etiketini çıkartıp, “oyuncu” etiketini taktı. Şimdi işi elbette kolay değil, daha zor. Çünkü baskı ve beklenti arttı. Artık kimse Cedi’ye genç oyuncu olarak bakmayacak; hata yaparsa, eleştirecek. Bir oyuncuyu etüt ederken, mental açıdan bazı şeylere bakılır. 3 bölüme ayıralım, bunlar benim için ve oyuncu gözlemcileri için çok önemlidir:

  • Çalışma etiği ve dayanıklılık: Oyunun fiziksel bölümüyle nasıl? Hafif sakatlığında, yorulduğunda veya rakipler ona karşı çok sert oynadıklarında, antrenmana veya maça devam ediyor mu?

Çoğu koç, sert ve çalışkan oyuncular sever. Çünkü o oyunculara inanabilirsiniz. Antrenmanı bitirdiğinizde, arkanızı döndüğünüzde yere kendini bırakan değil; hala şut atmaya devam eden oyunculardır. Hiçbir zaman kaçmazlar, her zaman size bir şeyler verirler.

  • Reaksiyon: Mesela, kaybetmeye veya kazanmaya nasıl tepki veriyor? Eleştiriye ne kadar gelebiliyor? Medyanın iyi veya kötü onun hakkında yazdığı şeylerden ne kadar ve nasıl etkileniyor? Takım arkadaşlar hata yaptığında nasıl tepki veriyor, hakemlere sürekli itiraz ediyor mu, koçuyla iletişimi nasıl? Sakatlıklara tepkisi nasıl?
  • X-FAKTÖR: Bu pek açıklanamayan bir şey aslında. Kazanmayı ne kadar kötü bir şekilde istiyor? En büyük hedeflerine ulaşmak için, “bir numara” olmak için neler yapabilir, nelerden vazgeçebilir? Bu x-faktöre tabii saha dışı yaptığı aktiviteler de önemli. Elbette eğitim seviyesi de.

X-Faktör her gözlemci için en önemli şeydir. Bu x-faktör olarak belirttiğimiz şey, ilerleyen yıllarda oyuncuların arasındaki farkı belirleyen bir şey oluyor.

Cedi’den biraz çıktık, farkındayım ama aslında çıkmadık. Çünkü bu bahsettiğim mental özelliklerin çoğu Cedi de var. Siz de artık onu izlerken, yeteneğine değil de bu tarz şeylerine bakın. Çünkü o bahsettiğim x-faktör, Cedi’yi birer birer en üst seviyeye, en büyük hedefine ulaştıracak: NBA.

Halil Can Pelister – twitter.com/HCanPelister

6 YORUMLAR

  1. çok güzel yazı olmuş kalemine sağlık, bu şampiyonada mental açıdan benim en çok beğendiğim oyuncu kartal özmızraktı, kırılma anlarında sorumluk almaktan kaçmıyor, final maçında da çok kritik bir üçlüğü var ben kartalın önemli bir oyun kurucu olduğunu düşünüyorum ( ya da benim kafamdaki basketbola göre öledir) tblde en az 15-20 dakikayı hak ediyor, yolu açık olsun..

    • Teşekkür ederim. Bence de. Kartal belkide bu jenerasyonda A Takım seviyesinde en önce şans ve süre bulan oyuncu. Hatırlarsanız BJK Milangaz döneminde önemli süreler almıştı. Ancak geçirdiği sakatlıkların da etkisiyle 2 sezonu kayıp geçti desek yeridir. Umarım seneye iyi bir takımda, iyi bir rol alır. Bir takımla anlaştı diye biliyorum TBL’den. Bakalım…

  2. Makale bencede çok güzel olmuş. Bir de bizim milletimizin çocuğunu okuduğumdan daha bir keyifle okudum .. Gelelim Cedi’ye. Cedi turnuvada her maçta yanılmıyorsam çift haneli skor yakaladı zaten turnuvada 14 sayı ortalaması var ki akıllara zarar özellikle son üç maç ( litvanya,sırbistan,ispanya ) sorumluluk almaktan kaçmadı.Bence avantajı ilk adamı hızlı ve saha görüşü oldukça iyi,bana kalırsa tek dezavantajı şutunu daha istikrarlı yapabilir kötü demiyorum ama daha iyi olabilir yine tabi güçlenmesi de şart yaşıtlarında iyi ama uluslararası seviyede biraz sırıtabilir .. Benim en çok beklentimin olduğu 4 oyuncudan biri bizim ülkemizin geleceği adına.(diğerleri kenan,emircan ve metecan) İnşallah aday kadroya da seçilir A milli takımımızda .. Son olarak hocam diğer oyuncularımızla ilgili de makale bekliyorum. Çünkü okuması bir o kadar zevkli .. Emeğinize sağlık,sevgilerle ..

    • Teşekkürler Kaan. Görüşlerine katılıyorum, özellikle de şut kısmına. Kötü değil ama daha istikrarlı olabilir özellikle de dış şutu. Aslında o konuda da gelişme göstermişti ama nedense Girit’te beklediğim seviyede istikrar yakalayamadı. Sevgiler

  3. Metecanı pas geçmişsin tebrik ederim.Bu oyuncular her maç bir sürü şut kullanırken metecan şut kullanmak yerine takım oyuncusu olmayı seçti.Ve böylece kendi kaybetti görünen o ama takım kazandı.

    • Merhabalar,

      Cedi’nin gelişimini iki senedir yakından takip ediyorum. Uzun zamandır da bir yazı yazmayı düşünüyordum, bu yazının bir bölümünü zaten Turgut Atakol sonrası yazmıştım. U20 Avrupa Şampiyonası bitince, Cedi de MVP olunca üzerinden geçtim. Tatilde olduğum için de bu yazıyı paylaştım direkt. Takım hakkında da yazı yazacağım önümüzdeki günlerde. 12. Oyuncu Denizcan’ın bile katkısı pas geçilmez. Bunun bilincindeyim, merak etmeyin.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler