Röportaj: Sina Şen, TrendBasket
Basketbol Süper Ligi’nin 18. haftası geride kalırken ligde tutunma mücadelesi verip, geçtiğimiz hafta aldığı ilk galibiyetiyle lige tekrardan merhaba diyen Halk Enerji TED Ankara Kolejliler’in başantrenörü Can Sevim’e sorularımızı yönelttik.
Basketbol tutkunları ve bazı internet siteleri tarafından ligde haftanın koçu seçilen Can Sevim’in, sorularımız doğrultusunda takımın geçmişi ve geleceğiyle ilgili verdiği cevaplar için bir kez daha teşekkür eder ve başarılar dileriz.
Öncelikle tebrikler, Uşak Sportif maçıyla ilk galibiyetinizi aldınız, fakat şu ana kadar çok iyi geçen bir sezon olmadığı aşikar. Sezon öncesi ve sezon içinde takım kurma sürecinde yaşadığınız zorlukları açıklayabilir misiniz?
Ben Mayıs 26’ta anlaştım Halk Enerji TED Ankara Kolejliler ile. 26 Mayıs’taki düşüncemiz, çok büyük bir bütçe olmamakla beraber, iyi işler yapabileceğimiz bir bütçeyle takımı oluşturmaktı. O doğrultuda, bugün takımımızda yine takımızda yardımcı antrenörlük görevini üstlenen Candost Volkan ile beraber, Amerika’ya gittik. Orlando ve Las Vegas’ta iki farklı yaz ligi takip ettik. Oradan bazı oyuncularla görüştük, anlaştık, burada Türk oyuncuların bazılarıyla görüştük, kontratlar yolladık, kontratlar geldi, her konuda anlaşmıştık. Ama o gün, ne yazık ki, kulübümüzün yönetimi ve eski sponsoru arasındaki görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmadı. Sponsor ayrıldı, sponsorun ayrılmasıyla beraber bütçe istediğimiz doğrultuda oluşturulamadı. Böyle olunca bir bekleme dönemine girdik. Sürüncemede kaldı her şey. Anlaştığımız oyuncularla imzalayamadık, elimizdeki kontratı devam eden Türk oyuncuları kaybettik, ve Eylül ayında, ki çoğu takım çoktan kamp dönemini bitirmişti, biz yolumuza kendi genç takım oyuncularımız, artı gelecek vaat eden diğer genç oyuncular şeklinde başlama kararı aldık. Bu doğrultuda bir deneme antrenmanı yapıp, burada olmayı hak edebilecek oyuncuları takımımıza kattık. Sonrasında, ligin başlamasına bir hafta kala, dört tane yabancı almamıza yönetim izin verdi. Çok cüzi kontratlı dört yabancı oyuncuyla anlaştık, Türk oyuncularımız da keza aynı şekilde ve lig başlamadan takım olarak ilk antrenmanımızı büyük ihtimalle, Beşiktaş maçından (ligin ilk maçı) iki üç gün önce yapabildik. Bu şekilde de sezona başlamış olduk. Böyle bir başlangıç yapınca, böyle kaliteli bir ligde galibiyet almak oldukça zor. Değişiklilikler oldu, Jason Love gitti, Ian Hummer geldi, Maurice Carter gitti, Ramon Galloway geldi, ve Uğur Hortum katıldı aramıza. Ondan sonra biraz daha oturdu takım. Fenerbahçe maçından başlayarak daha iyi bir basketbol oynamaya başlamıştık. Gün geçtikçe de daha iyi olduğumuzu düşünüyorum.
TED’in yükselen bir performansı var, alınan bir galibiyet var, peki sezonun geri kalanına dair beklentileriniz nelerdir?
Sezonun geri kalanında kazanabildiğimiz kadar maç kazanmaya çalışacağız. Belirli bir hedef koymak çok zor, çünkü hakikaten çok büyük uçurum var takımlar arasında. Bizim takımımızın bütçesiyle diğer ekiplerin, bütçesi, kadro kalitesi ve derinliği arasındaki fark çok büyük. Biz çok mücadele ediyoruz, iyi basketbol oyamaya çalışıyoruz, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ama bir yerde bu farklar ne yazık ki, faul problemi ve yorgunluk şeklinde ortaya çıkabiliyor. Bazen, sırf bu yüzden bile maçları kaybettiğimiz oluyor. Tek tek gidip, her maçı kazanmak için elimizden geleni yapacağız.
Şuan takımda TED altyapısından yetişen Çağan Aydın, başka diğer genç oyuncular bulunuyor, ve TED’in alt yapısında milli takımlara seçilmiş yetenekli ve gelecek vaat eden genç oyuncular var. Uzun vadede, bu isimleri TED’in A Takımı’na kazandırma gibi düşünceleriniz var mı?
Kesinlikle var, ben TED mezunuyum, ve burada alt yapıdan en son büyük ihtimalle Pertev Öngüner oyuncu olarak çıktı. Ondan sonra profesyonel oyuncu çıkmadı alt yapımızdan. Mutlaka alt yapıdan oyuncu gelmesi lazım. Alt yapılarda oynamış oyuncuları yukarı çıkaramazsak eğer bu bütçelerle yarışmamız çok zor. Kendi yetiştirdiğimiz oyuncuları bir şekilde A Takım’a monte etmemiz lazım. Şu an genç takımımızda oynayan beş oyuncu, A Takım ile birlikte bütün antrenmanlarda varlar. Onlar, ilerleyen senelerde, yaz antrenmanlarını da iyi yaparlarsa, A Takım’da kendilerine yer bulabilirler ve bu, bu şekilde her yıl devam etmek zorunda.
Basketbol Süper Ligi’nde tek Ankara takımı olmasına rağmen Ankaralılar maçlara fazla ilgi göstermiyor, ve Ankara Arena’da, aile ortamını yansıtan bir atmosfer oluşmuyor, salonunuzu değiştirip, daha küçük çaplı, tamamının dolacağı bir salona çevirmeyi düşündünüz mü?
O benim tasarrufumda değil, yönetimimizin, federasyonun kriterlerine göre belirlediği bir olay. Biz her istediğimiz salonda oynayamayız, mesela TOBB ETÜ’de oynanıyordu önceden, büyük ihtimalle sen de orayı düşündün, TOBB birinci lig standardlarına uygun bir salon değil. Federasyon, güvenlik sorunları: seyircilerin girdiği yerin tek olması, takımların tünellerinin ortak olması ve daha birçok nedenden dolayı TOBB’da oynanmasına izin vermiyor.Bu kriterleri sağlayan Ankara’da çok salon da yok. O yüzden çok alternatifi de yok. Fakat seyirci çok önemli, hele ki bizim takımımız için inanılmaz önemli. Son iki maçtır, Efes ve Uşak maçlarında seyircilerin desteğini gerçekten çok hissettik. Bu sezon ilk defa bu desteği hissediyoruz ve takıma çok olumlu katkısı oluyor. Umarım, evde oynadığımız her maçta bu destek artarak sürer, biz de o zaman çok daha iyi işler yapabiliriz.
Türk oyuncular, takımda çoğunlukta bulunuyor ve oyuncuların katkısı giderek artıyor, özellikle son Uşak maçında Yesukan Onar başta olmak üzere diğer oyuncular da ciddi katkılar verdiler. Türk oyuncuların katkıları, gelecek maçlarda sizin için ne derece önemli?
Çok önemli. Bizim için her oyuncu çok önemli. Dar bir kadromuz var ve çoğu da genç oyuncular. Yesukan, 1998 doğumlu, Taylan, yine çok iyi katkı veren oyunculardan 1995 doğumlu, Uğur Hortum yine öyle. Yani bu oyuncuların katkı yapmadığı bir düzende bizim beş tane yabancıyla bu maçları sürükleme imkanımız yok. Onların, Uşak maçında gösterdiği enerjiyi, direnci, savunma sertliğini mutlaka her maça yaymaları lazım.