Burçin Badem: “Türkiye’de, #NBA’in Avrupa’daki bir basamağı oluşacak” | TB ÖZEL

– NBA Basketball School’u başladığı günden itibaren nasıl tarif edersiniz?

“Ben sana sorayım. Daha evvel böyle bir kampta bulundun mu?”

– Hayır.

“Nasıl hissediyorsun?”

– Son derece şanslı hissediyorum. Daha da deneyim kazanmış hissediyorum. İşini bu kadar iyi yapan, yapmaya çalışan insanların içinde yer almak beni daha da motive etti ve elbette buradan bir kazanımımın olduğunu fark ediyorum.

“Teşekkürler. Şöyle devam edeyim. NBA Basketball School olarak kampın ikinci senesi olsa da aslında 20 senedir yaptığımız bir kamp bu. Bu kamp içerisinden NBA’de oynayan oyuncular, Milli Takımımızda ilk beş başlayan oyuncular çıktı. Özellikle genç NBA çalışanları, Beyaz Gölge isminin Türkiye için anlamını bilmedikleri, o diziyi izlemedikleri için ismin anlamını soruyorlar. O diziyi onlara gönderdiğimde ve bir ülkenin basketbol sevgisini değiştiren şeyin bir dizi olduğunu(Beyaz Gölge) söyleyince çok şaşırıyorlar. Beyaz Gölge, insanlara felsefi olarak sürekli dokunan, basketbolu sadece bir araç olarak kullanarak hayatta mutlu olmasını ve daha iyi bir insan olmasını sağlayan bir diziydi. Biz de bu isme karar verdiğimizde insanlara bunu aşılamak istedik. 20 yıldır da bunu yapıyoruz. Geçiş döneminde gençlerimiz biraz daha zorlu süreçlerden geçiyor. Bu yüzden hem onlara dokunmaya çalışıyoruz hem basketbol öğretmeye çalışıyoruz hem de toplantılar yapıyoruz. Cuma sabahı da TÜBAD Başkanı Çetin Yılmaz katılımcılarımızla birlikte toplantı yapmak için buraya geldi biliyorsun ki. 20 yıldır da çocukların velileriyle toplantılar düzenliyoruz. Onlara hep ”Öncelikle, biz çocuklarınızı sizden koruyoruz.” dedim. Çocuğunuzu korumak için onları bir fanus içerisinde büyütüyorsunuz. Biz ise onlara en iyi yalancı olmayı öğretiyoruz. Nasıl mı? Parkede bir beyefendi veya bir hanımefendi gibi fake atmayı, kandırmayı öğretiyoruz. Kandırılmamayı, mücadele etmelerini öğretiyoruz. Anneler ve babalar çocuklarına gerektiğinden fazla yardımcı oluyor. Çocuklarının ödevlerini bile yapıyorlar. Çocuklarının işlerini kolaylaştırmak için fazla iş yapıyorlar. Bizim anne baba jenerasyonumuz maalesef çok daha korumacı. Burada İranlısı, İtalyanı, İspanyolu, Makedonu, Lübnanlısı, Kuveytlisi ve annesi Rus olan var. Farklı genleri ve kültürleri taşıyan insanlar var burada. Ve millet fark etmeksizin özellikle anneler hep aynı. Biz katılımcıların burada büyümelerini ve bir basketbolcu olmalarını sağlıyoruz. Basketbolcu olmak sadece turnike atmak değil. O turnikeyi ne zaman, nasıl, neyle, neye karşı atabilmeyi bilmektir. Ve hangi teknikle. Onların yanlışlarını düzeltip işin tekniğini öğretmeye çalışıyoruz. Böyle bir kampın Türkiye’de yapıldığını düşünmüyorum, bilmiyorum. Şu anda dört tane fizyoterapist, bir tane profesör doktor var kampımızda. Bir tane mentör var, hafta sonu iki tane daha gelecek, medya ekibi olarak siz varsınız, iki tane üst düzey kondisyoner var. Ve 12 tane de koçumuz var. Bu koçların yedi tanesi A Klasmanı. Bunun yanında bir tane NBA oyuncumuz var, Marko Milic. NBA Europe Menajeri Alex Sarama da burada. Ve bizim direktörümüz Tim Shea burada. Koçlara koçluk yapıyor kendisi. Altı kişiden oluşan yetenek seçimi ekibi var. NBA Draft Combine’da yapılan testleri yaptık burada onlarla beraber. Bunların hepsinin bir arada olduğu bir kamp ben bilmiyorum. Katılımcılar günde dört antrenman yapıyor. Doğal olarak spor yaralanmaları da oluyor. Gece 12’de bile fizik tedavi gören oyuncularımız var. Havuzda dinlenmelerinden tutun diyetisyenler eşliğinde çocuğun beslenmesine bile dikkat ediliyor burada. Böyle bir organizasyonun tırnak içinde “patronu”, bir parçası olduğum için çok mutlu ve gururluyum. İsmail Beleş ve Çetin Yılmaz hocalarımız bir telefonla koşa koşa geliyorlar. Bu heyecanı onlar da yaşıyor. Bizim için bu kesintisiz bir zevk gibi bir şey. Bak, sen bile dinlenemiyorsun, yorgunluktan ayakta uyuyorsun(Gülüyor). Günde dört beş saat uykuyla yaşıyoruz. Galatasaray’dan eski kız oyuncularımdan biri şu anda asistan koçluk stajı yapıyor ve bana bir soru sordu: ”Bu enerjiyi bu kadar süredir nasıl sürdürebiliyorsun ağabey?” dedi. Ben ise “Tutkuyla” dedim. Eğer tutkun varsa, enerji kendiliğinden geliyor ve yorulmuyorsun. Kamp içerisinde bile dün gece 02.30’dan 03.30’a kadar istediğimiz verimi elde edemediğimiz için spacing(alan yaratma) antrenmanı konusunda yolda havalimanına, başka bir kampa giden Alex Sarama ile düzeltmeler yaptık. Kalıplara bağlı kalmadan, çocukları geliştirmek istiyoruz.”

II

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler