NBA’in, Phoenix’le birlikte, en verimli takımı tartışmasız Atlanta Hawks. Bu takım bundan daha iyisini yapamazdı. Ama en iyisi bile rezalet Pacers’ı elemeye yetmedi. Lanet olsun Doğu’ya. Ve tabi ki PERO ANTIC be abi.
%37. Hibbert’ın Atlanta serisindeki şut yüzdesi. Pacers’ın sorunu tabi ki sadece Hibbert değil ama 2.18 boyundaki adamın sadece %37 şut yüzdesiyle oynaması inanılmaz. Playoffların net en kötüsü. Şanslı ki Indiana elenmedi. Serinin son maçında sezonun başından kesit sergilediler ama bu tarz tek maçlık gösterilerden umutlanmamayı geçen seneki Lakers’tan biraz öğrendim. Larry Legend duruma el atmazsa Pacers’ın Başkent macerası dram filmine dönüşebilir.
Neyse, daha az bundan…
Daha çok bundan …
Bobcats hiç maç kazanamasa da takdiri kesinlikle hak etti. Steve Clifford sezonun kazananlarından. Playoff yapmalarına bile ihtimal verilmezken 7. sırada bitirdiler Doğu’yu. En önemli silahı tek ayakla oynamasaydı bir maç kazanabilirlerdi belki ama o da Hornets’e kalsın artık.
Şampiyon iyi bir ilk tur geçirdi ne çok yoruldular ne de goy goya bağladılar. LeBron inanılmaz formda. 30-8-6 ile bitirdi seriyi. Ray Allen felaket. %26 ile atıyor. Ama kendi bile dert etmiyordur bunu, gerektiğinde sokar yine şutunu.
Ayakkabılar güzelmiş Mike..
Randy Wittman vasat bir koç. Kötü bile denebilir hatta. Ancak ilk playoff serisinde gerçekten iyi iş çıkardı. Kaliteli ama taktik disiplini olmayan oyunculardan kurulu takımına seri boyunca çok iyi hakim oldu. Thibodeau’nun markası strong-side savunmasını “En iyi adamım Wall onunla parçalarım ben bunları” demedi içeriden Gortat ve Nene ile vurmayı tercih etti ve başardı. Drew Gooden’dan bile katkı almayı başardı adam. Asıl ilginç olan ise evlerindeki ilk maçın ikinci yarısı hariç Wizards seride hiçbir an maçtan düşmedi. Wall sürekli maçın içindeydi. Wall sürekli maçın içindeydi.
35. Mike Dunleavy Jr.’ın Bulls’un kazandığı maçta attığı sayı. Böyle bir mucize olmadıktan sonra Chicago’nun maç kazanması pek olası gözükmüyordu zaten.
Koç Thibs’in medyada klasik bir döngüsü var. Normal sezon sonunda “Ya bu Tiboduu iyi koç abi”, playofflar sonunda ” Sen oyuncuları bu kadar zorlarsan pili biter tabii”. Senelerdir aynı muhabbet. Göndermeyi düşünüyormuş şimdi yönetim. Sen adamın eline hücum silahların diye Dj. Augustin, Mike Dunleavy, Carlos Boozer’ı verirsen adam ne yapsın.
Fuck Toronto. Kobe’yi, LeBron’u durdurdu adamlar çokça, Kyle Lowry‘in o son basketi tek başına atması pek olası değildi zaten. Tarihin en pahalı takımının, en iyi oyuncu Derozan olan takımı elemesi büyük bir olay değil elbette. Ama bir şekilde kapağı Miami serisine attılar. Bu sezon oynadıkları bütün maçları kazandılar ama bunların hiç birinin ucunda yüzük yoktu. Neyse, o sonranın hikayesi Kidd Sibirya madenlerinden kurtulduğuna sevinebilir şimdilik.
Seyircisinden, oyuncusuna, GM’ine hatta 24 saniye saatine kadar-Drake hariç- sempatik takım Raptors ama kapasiteleri buraya kadar yetti. Terrence Ross’un basireti bağlanmasa sonuç belki farklı olabilirdi. Çok da önemli değil. Kazanmanın tadını aldı bir kere Kanada’lılar, genç bir takım, çok potansiyelleri yok evet belki ama sıkıcı Doğu’ya bir süre renk getirecekler o kesin.
Daha güzel bir 1-8 eşleşmesi olamazdı herhalde. Muhteşem hamleler, yaşlı kurtlar, son saniye basketleri… Ellis, Carter, Harris, Calderon, Dalembert, Blair Dallas rotasyonunda adam akıllı süre alan bir kaç oyuncu. Ve Rick Carlisle bu oyunculardan önemli bir seviyede katkı alabilen şu ana kadarki tek koç. Seneye takım yine boşalacak, yine böyle adamlarla güzel şeyler başaracak.
Bitmiyorlar. Bitmeyecekler. 2014 hala Parker-Ginobili-Duncan Batı’nın en iyisi.Serinin ilginç yanı ilk defa Splitter playofflarda işe yarayacağını gösterdi. Spurs’un 2 senedir elinde olmayan bir silahtı. Kawhi de açılırsa…
Senenin ortasında Durant’e lakap bulma telaşı vardı. Dünyanın en iyi oyuncusu lakapsız olamazdı sonuçta. Slimreaper dediler çok tutmadı bence. Thunder yerel gazetesi son noktayı koydu. Mr. Unreliable. Yani Güvenilmez. O maça kadar Durant gerçekten Durant gibi değildi. Ama OKC’nin sorunun buna bağlamak sığlıkta son nokta ki başlığın amacı da tam olarak o değildi galiba. Durant’i silkeledi bu The Unreliable safsatası, son 2 maçı kazandılar. Ama bu tabi ki Thunder’ın hiç bir sorunu çözmedi. Hala playoffların açık ara en verimsiz takımı. Yeeter Scott Brooks, Yeeter.
Aralık gibi Memphis’in playoffa kalma ihtimali %2 olarak tahmin ediliyordu. Ama kaldılar, 50 galibiyet aldılar. Thunder Extra o manşeti, Zach Randolph Adams’a o yumruğu atmasa belki Joerger şu an Chris Paul’u nasıl durduracağını düşünüyordu. Joerger sezonun kazananlarından kesinlikle. En büyük hatası bence James Johnson‘dan yeterince fayda alamaması oldu.
Ve tabi ki Tony Allen ..
Donald Sterling.
7. Maçı kaybedenin sezonu, büyük başarısızlık olarak adlandırılacaktı. Warriors başarısız. Spor böyle bir şey. Tamam Bogut sakattı, David Lee tam sağlıklı değildi ama ne olursa olsun. Kazanılan maçlardan birinde Griffin 19 dakika oynayabildi, maç topunda hakem hatası vardı biri de Sterling faciasının ertesi günüydü. Her şeye rağmen Marc Jackson’a bir sene daha şans verilmeli bence.
Sterling olayından sonra takımın ve Doc Rivers‘ın vereceği tepki hepsinden daha önemliydi. Altından muhteşem kalktılar. Chris Paul’un sakatlığına rağmen Curry’e ket koymayı da başardılar. Seriyi daha erken bitirebilirlerdi ancak böyle bir tecrübe edinmek de oldukça iyi oldu onlar için. Açıkçası sene içerisinde Clippers’ın şampiyonluk adaylığına hep mesafeli baktım. Ama bu seriden sonra yüzük için önemli bir aday olduklarını gösterdiler. Özellikle Griffin ve Jordan’ın Doc Rivers sonrası gösterdikleri mental gelişim muazzam.
Normal değil..
670-675. Blazers-Rockets serisinin toplam skoru Houston lehine ama Portland 4-2 kazandı. İşte böyle bir seriydi. Geçen sene de ilk turda elenmişti Houston bu sene ne değişti? Maksimum kontratlı, NBA’in en iyi uzununu kadroya katıp ilk turda elendiler. McFail. Kevin Mchale – Harden’la birlikte- kesinlikle bu playoffların en büyük kaybedeni. İlginç rotasyon ve oyuncu tercihleri sonunu getirdi gibi. Olan Howard’ın muhteşem performansına oldu.
Evlat Lillard ise tarih yazmaya devam ediyor. Tamam, çok maç kazandıran basket attı ama seri kazandıran böyle bir şut muazzam. Portland’ı detaylı bir şeklide yazmıştım sene başında. Değişen bir şey yok. Muhteşem düzenli hücum ediyorlar, bildiklerinden, iyi yaptıkları şeylerden ne olursa olsun vazgeçmiyorlar. Bu da başarıyı getirdi. Şimdi daha fazlasına ihtiyaçları var ama. Spurs bunu daha iyi bir kadroyla yapıyor çünkü.
Lillard.
Mehmet Kart
Hocam bence sen yazı yazma. Güzel fikirlerin düşüncelerin var ,belkide çoğuna katılıyorum, ancak bu düşünceleri kağıda dökmekte sorunun var belliki. Yanında oturan arkadaşına anlatırcasına yazı yazmışsın. Her yazı belli bir üslup ve belli bir çizgide yazılmalı aksi taktirde daldan dala atlamış olursun ve yazı karma karışık olur. Basketbol hakkında herkesin belli düşünceleri var eğer sen bu yazıları paylaşıyorsan diğer kişilerden farkın olmalı. Bu farkta ifade gücüyle ortaya çıkar. Nacizane fikrim yazı konusunda çalışmalısın. Belki bu alanda ünlü yazarları takip edip okursan bir faydası olur.
Yazı hakkında şahsi fikrim ise bana göre clippers-gsw eşleşmesinde kaybeden takım “büyük” derecede başarısız sayılmaz. Bana kalırsa iki takım batının en iyi iki ilk tur takımı. En azından ilk tur performansları -beklenmedik performanslar görülsede- bunu kanıtlar nitelikteydi. Gsw’ın en büyük şansızlığı ilk turda LAC ile eşleşmesiydi bana göre. Ancak warriors sürekli şampiyonluğa oynayan bir takım olmadığı için, kendi nezlinde iyi bir deneyim oldu. Bu da GSW’ı “büyük” başarısız yapmaz bana göre.
Teşekkürler
Burak
Burak Bey,
Öncelikle detaylı yorumlarınız için teşekkürler. Yapmaya çalıştığımız işin keyfi iyi/kötü reaksiyonlar aldığımızda inanın katlanıyor. Ancak yazının üslubuna ve yazarın kalemine yönelik bu yazı özelinde yaptığınız eleştirilere başka bir açıdan bakmayı tavsiye ediyorum. Team textbook ve bu yazıyı kaleme alan Mehmet Kart arkadaşımızın kaleminin gücünden hiç bir şüphem yok, burada birazcık yazının amacına odaklanmak lazım diye düşünüyorum.
Malumunuz çok hızlı ve heyecan dolu bir playoff ilk turu geçirdik, bu yazıdaki amaç da tüm bu yaşananları popcorn niyetine okuyucuyu boğmadan samimi bir dille aktarabilmekti. Kişisel olarak böyle yazıları okumaktan keyif almıyor olmanızı saygıyla karşılıyorum, ancak kendi içinde yazının konseptine bakıldığında bence oldukça başarılı bir çalışma. Hatta okuduktan sonra Mehmet’i de özel olarak tebrik ettim.
Kişisel eleştirilerinize gelince team textbook’un diğer köşe yazılarını vakit ayırarak okumanızı tavsiye ederim. Sizi hem bilgi, hem konsept olarak tatmin edecek oldukça doyurucu yazılar bulacağınızdan eminim. Yorumlarınıza devam etmeniz dileğiyle, diğer paylaşımlarda görüşmek üzere..
Orhun
Merhabalar Orhun Bey,
Ben öncelikle samimi yaklaşımınız için teşekkür ederim. Öncelikle belirtmek isterim ki eleştirimdeki asıl amaç yazar arkadaş için kendi nezlimde tavsiyede bulunmaktı. Umarım ne siz ne de yazar arkadaşımız ifadelerimi yanlış yorumlamamıştır.
Yazı hakkında ise yorumunuza saygı duyuyorum. Uzun süredir sitenizde yazıları takip eden biri değilim. Yeni yeni güncel yazıları okumaya başladım. Umarım dediğiniz gibi arkadaş kalemi güçlü bir yazardır ve ben peşin bir yargıya varmışımdır. Bu bir basketbolsever olarak beni mutlu edecektir emin olun 🙂
Heat – Nets yazınızda görüşmek üzere 🙂
Burak