Banvit, dört sezon sonra finale yürüyebilecek mi? #FIATTürkiyeKupası

1994’de kurulan Bandırma Banvit, zaman içerisinde gösterdiği gelişim sonrası son yıllarda Türk basketbolunun önemli takımlarından biri oldu.

Özellikle Koç Orhun Ene ile başlayan gelişim, Banvit’i arka arkaya üç sezon playoff yarışında yarı finale taşırken Bandırma ekibinin zirvesi 2012-2013 sezonunda oynanan playoff finali oldu. Hemen arkasından başlayan Dimitris Itoudis döneminde normal sezonu lider tamamlayan Banvit, playoff sürecinde yarı finalde kalırken geçtiğimiz sezon ise çalkantılı geçen dönemde ligde bekleneni veremese de Eurocup’ta çok iyi bir sezon geçirirken tarihinde ilk kez Eurocup’ta yarı final oynama başarısı gösterdi.

Geçtiğimiz sezon ortasında Koç Zoran Lukic kovulunca takımın başına geçen Koç Selçuk Ernak, geçtiğimiz sezon kendi oyun yapısına uygun olmayan bir kadrodan  sonra bu sezona kadroda büyük değişiklikler yaparak girdi. Son yıllarda istikrarlı bir şekilde aynı yabancılarla mücadele eden Banvit, bütün yabancılarıyla yollarını ayırmaya karar verirken özellikle takımın üç ana taşı Chuck Davis-Sammy Meija-EJ Rowland üçlüsünü bozmaya karar vermesi ne kadar büyük bir değişimin geldiğinin göstergesi oldu.

Yerli rotasyonuna Nusret Yıldırım dışında bir takviye yapmayan Banvit, oldukça dikkat çekici yabancıları kadrosuna kattı. Geçtiğimiz sezon Limoges’te parlayan ve Fransa’nın en iyi oyuncusu seçilen power forward Adrien Moerman’ı kadrosuna katan Banvit, Panathinaikos’ta sezona iyi başladıktan sonra büyük bir düşüşe geçen Amerikalı skorer AJ Slaughter’ı da kadrosuna kattı. Rusya’da önemli istatistikler yapan oyun kurucu Courtney Fortson’ı alan Banvit, kariyerlerini İsrail Ligi’nde sürdüren Dominique Johnson ve Jackie Carmichael’i da kadrosuna kattı. Koç Selçuk Ernak, takıma son olarak yıllardır Türkiye’de birçok takımın formasını giyen Gasper Vidmar’ı ekleyerek transferi tamamladı.

Sezon öncesi kağıt üstünde yetenekli, oldukça atlet ve şutör bir takım olarak gözüken Banvit, bunun yanında özellikle uzun rotasyonundaki dar hamle alanı ve topu elinde bulunduran kısalarının oyun aklı olarak yetersiz olması da olumsuz olarak dikkat çekti.

banvit
Banvit Basketbol (@BanvitBK)

Sezona Başlangıç

Yeni kurulan her takım gibi Banvit de sezona istikrarsız bir başlangıç yaptı. Ligde arka arkaya kazanılan üç galibiyet sonrası, üç yenilgi alan Banvit, sonrasında tekrardan toparlanıp, dört maçlık bir galibiyet serisi yakaladı. Sezonun ortasına doğru oyununda belli başlı özellikleri oturtan Banvit, özellikle ligde evinde kolay galibiyetler alsa da işin deplasman kısmında ise pek aynı performansı göstermedi. Trabzonspor Medical Park’a karşı son bölümde geriden gelip kazandığı maç öncesi ligde arka arkaya deplasmanda üç maç kaybeden Banvit, evindeki galibiyet serisinin ise son maçta Anadolu Efes’e kaybederek sonlanmasına engel olamadı. Koç Selçuk Ernak’ın öğrencileri 18 hafta sonunda 11 galibiyet 7 yenilgiyle beşinci sırada yer aldı.

İşin Avrupa kısmında ise Banvit, sezona pek iyi başlamadı. Trabzonspor Medical Park ile aynı grupta yer alan Banvit, göreceli olarak kolay bir grupta yer alsa da ilk dört haftada sadece grup sonuncusu Steau Bucharest’i mağlup edebildi. İlk dört haftadan sonra özellikle savunmada işleri yoluna koymaya başlayan Banvit, altı haftada dört galibiyet alarak gruptan dördüncü olarak çıkmayı başardı. Top 32 Turu’nda zor bir gruba düşen Banvit, gruba evinde Bayern Münih’e yenilerek başlasa da deplasmanda aldığı iki kritik galibiyetle toparlandı. Özellikle İspanya deplasmanında Dominion Bilbao Baskets’i mağlup eden Banvit, kendileri adına sezonun en iyi basketbolunu oynadı. Grupta dört galibiyet iki yenilgi alan Banvit, Son 16’da İtalya’nın güçlü takımlarında EA7 Milano ile eşleşti.

bandirma-banvit-efes
Banvit Basketbol (@BanvitBK)

Güçlü noktaları 

Yazının başında Banvit’in sezon başında kurulan kadrosunun oldukça atlet, şutör ve yetenekli bir görüntü çizdiğini söylemiştim. Her ne kadar Koç Selçuk Ernak için bunun için gereken uyumu ortaya çıkarması kolay olmasa da özellikle işin savunma kısmındaki problemler çözülmeye başladığı anda izleyenlere Banvit, hücumda tehlikeli bir takım olduğunu kanıtladı. Geçtiğimiz sezonlara göre Banvit, hücumda çok daha tempolu bir şekilde oynarken hem Moerman hem de Vidmar’ın iyi ribaundcu olması sebebiyle ribaundlarda gösterdiği üstünlük hızlı hücumların takımın önemli bir silahı olmasını sağladı. Bandırma ekibinin hızlı temposunu fast break sayıları üzerinden açıklamak çok doğru olmaz. Koç Selçuk Ernak’ın öğrencilerinin ana planı daha çok hızlı bir şekilde gelip, rakip savunmaya oturmadan savunmayı dağıtmak. Courtney Fortson gibi top oldukça hızlı bir guarda sahip olması da bu planın sahada gerçeklemesini oldukça kolaylaştırıyor. Hızlı basketbolu tercih eden birçok takımın aksine Banvit’in iş sete sete kaldığında ise oldukça iyi bir planı var. Oldukça iyi bir şut takımı olan Banvit, AJ Slaughter, Dominique Johnson ve Adrien Moerman’ın dış şutları sayesinde hem Fortson’a dripling için alan açabiliyor hem de içeride Vidmar-Jackie Carmichael ikilisini pota altında daha rahat bulabiliyor. Fortson’ın yaratıcı ama dağınık oyununu AJ Slaughter-Dominique Johnson ikilisiyle bir nebze olsa dengelemeyi başaran Banvit, dört numarada Moerman’ı dışarı çıkartarak ona uygun şutları hazırlayabiliyor. Bandırma ekibinin diğer bir silahı ise kısa oyuncularının Simmons dışında iyi bir bireysel hücumcular olması. Banvit, hücumda işler sıkıştığında özellikle AJ Slaughter-Dominique Johnson ikilisinin bireysel aksiyonlarıyla sayıya gidebiliyor.

İşin savunma kısmında ise Banvit, özellikle sakat oyuncularının iyileşmesiyle seviye atladı. Ön alanda kısaları savunma bilgisi olarak zaman zaman sıkıntı yaşasa da kısalarının atlet oyuncular olması sayesinde bu açığını kapatabiliyor. Maç başına 7.5 top çalan (daha da önemlisi rakiplerini maç başına 15.4 top kaybına zorluyor) Banvit, bu alanda ligin zirvesinde yer alırke, bu top çalma başarısı takımın hızlı hücum felsefesine oldukça uyuyor. İçeride iyi ribaundculara sahip olan Banvit, uzun oyuncularının kalıplı ve iyi blokçu olması sayesinde boyalı alanı iyi bir şekilde kapatabiliyor.

Özetlemek gerekirse Banvit, oyun aklı ve yönlendirmesi olarak zaman zaman yetersiz kalsa da hücumdaki ana planının savunmayla uyumlu olması ve hücumdaki silahlarının oldukça fazla olması sebebiyle hücumda oldukça tehlikeli bir takım durumunda yer alıyor. Bandırma ekibi, maç başına 84.1 sayı atarak, ligde en çok sayı atan ikinci takım konumunda yer alıyor.

moerman
Banvit Basketbol (@BanvitBK)

Her takımın sorunları olur

Banvit’in bütün bu iyi yönlerine rağmen tabiiki belli başlı büyük sıkıntıları bulunuyor. Yazıda daha önce belirttiğim gibi Koç Selçuk Ernak’in öğrencileri, oyun aklı ve oyunu yönlendirme konusunda fazla yeterli değil. Tabii burada birinci sebep bütün yeteneklerine rağmen Courtney Fortson. Fortson, her şeyi yapabilen, oldukça hızlı ve Banvit’in ana silahı olan hızlı hücumlara oldukça uyumu olan bir oyun kurucu ancak Amerikalı guardın oyunu gözlemlemesi ve karar verme yetenekleri aynı ölçüde başarılı değil. AJ Slaughter ve Dominique Johnson onu bu konuda dengelemeye çalışsa da bu iki isim hem bu konuda elit değil hem de çok istikrarlı değil. Kaybedilen Efes maçında bunu çok daha iyi gördük. Fortson’ın işi fazla koş koşa döndürmesi, işin savunma kısmında da takımı çok etkiliyor. Banvit, sete sette de iyi bir hücum takımı ve sürekli bir şekilde hızlı hücumu zorlamak, zaman zaman Banvit’in savunma kısmında düşmesini sağlıyor.  Bandırma ekibinin maddi sıkıntılar içerisinde olduğu iddia ediliyor. Eğer bu iddialar doğru değilse sekizinci yabancı olarak oyun temposunu ayarlayabilecek bir oyun kurucu transferi Banvit’i daha üst bir seviyeye taşıyabilir.

Çünkü diğer yandan Banvit, rotasyon olarak dar bir takım. Bunu hem kısa rotasyonunda oyun kurucu eksikliği olarak yaşıyorlar hem de uzun rotasyonunda. Nusret’in kritik maçlarda rotasyondaki yerinin azaldığını düşünürsek, dört beş rotasyonu üç oyuncuya kalıyor ki özellikle hem Vidmar hem de Carmichael ikilisi kolay faul problemine girebilen iki oyuncu. Bu da zaman zaman bütün yükün Moerman’ın üzerinde kalmasına neden oluyor.

Banvit’in bir diğer sorunu ise tempolu bir takım olmasına rağmen zaman zaman set içerisinde çok durağan kalabiliyorlar. Bu durumda iyi oldukları üç sayılık atışlara yönelip, kolay yolu tercih ediyorlar. (Bu da temelde Fortson yüzünden) Banvit’in kaybettiği maçlarda kazandığı maçlara göre ortalama  üçten daha fazla üçlük atması da bunun bir göstergesi..

Hücumda fazla tempoyu zorlamanın zaman zaman Banvit için savunmada konsantrasyonun düşmesine neden olduğundan bahsetmiştik. Atlet ve top çalma konusunda başarılı olan Banvit, konsantrasyon düşünce özellikle potayı koruma konusunda sıkıntı yaşıyor. Rakiplerini maç başına %55 ikilik yüzdesinde tutan Banvit’in yaşadığı bu problem de istatistiksel olarak net bir şekilde ortaya çıkıyor. Deplasmanda ise bu yüzde %59’a kadar çıkıyor.

Peki sezonun devamında ne olur?

Türkiye Kupası

Türkiye Kupası’nda çeyrek finalde Galatasaray Odeabank ile karşılaşacak olan Banvit, çeyrek finalin en zor kuralarından birini çekti. Sezon içerinde Galatasaray Odeabank karşısında evinde üstün bir oyun ortaya koyarak kazanan Banvit, o gün rakibinin hem üç sayılık atışlarda bozarken hem de ribaundlarda, özellikle hücum ribaundlarında üstünlük kurarak rakibinin elini kolunu bağlamıştı.

Çeyrek finalde ise Banvit’in tempoyu mümkün olduğunca zorlaması gerekiyor. Bana göre her ne kadar Galatasaray Odeabank, işin tempo kısmında iyi bir takım olsa da Koç Ergin Ataman’ın sezon başından beri geliştiremediği noktalardan birisi de bu. Banvit, Dorsey’in de yokluğunda mümkün olduğunca ribaundları forse edip, tempoyu artırmalı. Çünkü işin şet set kısmına baktığımız zaman Galatasaray’ın iki ve üç  numaralı pozisyonlar oyun aklı olarak çok daha üstün olduğunu görüyoruz. O yüzden Banvit’in kontrollü bir şekilde tempoyu artırması ve Galatasaray’ın kısalarını hataya zorlaması gerekiyor. Bu noktada dışarıda iki ve üç  numaralara atletizm ile yapılacak olan baskı da Galatasaray kısalarını zor şutlara sürüklemeye sebep olacaktır. Diğer bir yandan da Fortson’ın Galatasaray’ın skorer guardları karşısında göstereceği performans da maçın belirleyici bir noktası olacaktır. Yine de eğer Banvit maçı kazanırsa Keith Simmons’ın hem savunma da hemde hücumda göstereceği performansın öne çıkacağını düşünüyorum. Eğer Banvit, Galatasaray Odeabank karşısında kazanabilirse 2011-12 sezonundan sonra tekrardan kupada final görebilir.

Lig

Ligde 11 galibiyetle beşinci sırada yer alan Banvit, üçüncü sırada yer alan Galatasaray Odeabank’ın iki maç, Karşıyaka’nın ise bir maç arkasında yer alıyor. Altıncı sırada yer alan Darüşşafaka Doğuş ile ise aynı galibiyette yer alıyor. Ligin ikinci yarısına baktığımız zaman Banvit ekibinin bu üç takımla da deplasmanda oynayacağını görüyoruz. Banvit’in deplasman performansını da göze alırsak, Bandırma ekibinin playoff dönemine ev sahibi avantajını alamadan girmesi pek sürpriz olmayacaktır.

Eurocup

Avrupa’da zaman zaman bizlere çok iyi basketbol izleten Banvit, eleme turunda EA7 Milano’nun konuğu olacak. Milano, çok dağınık bir takım ancak ne olursa olsun Euroleague için kurulmuş ve önemli yıldızlara sahip bir kadro…

Eğer ilk maçta Banvit, Milano karşısında evinde farklı bir galibiyet alabilirse zaten çok moralli olmayan ve kolay düşebilen Milano karşısında turu beklenenden kolay geçebilir. Tabii Gentile’yi durdurmak hiç kolay olmayacak.

Banvit, eğer bu turu geçerse çeyrek finalde Trentino-Zaragoza ikilisinden biriyle karşılaşacak ki bu olası eşleşmenin Milano eşlemesinden daha rahat olduğunu söylemek gerek.

İki takımın kazandığı-kaybettiği maçlara göre hücum performansı

ban

İki takımın kazandığı-kaybettiği maçlara göre savunma performan

ba2

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler