2015-16 Spor Toto Basketbol Ligi normal sezonunun Mayıs ayı başında tamamlanmasının ardından playoffa kalan ekipler ve eşleşmeler de belli oldu. On altı takımın oluşturduğu ligde ilk sekiz sırayı alan ve lig mücadelesine devam edecek ekiplerden biri de Banvit.
Geçtiğimiz sezon da ligi beşinci sırada bitiren ve BSL Çeyrek Finali’nde daha sonra şampiyonluğa ulaşacak Pınar Karşıyaka’ya 2-1 ile elenen Banvit, uzun yıllardır takımda bulunan ve takıma birçok başarı kazandıran oyuncularıyla yollarını ayırma kararı aldı. Chuck Davis, Sammy Mejia, Earl Rowland gibi önemli oyuncularının yanında, Vladimir Dragicevic ve Şafak Edge gibi rotasyon parçalarıyla da yol ayrımına giden Banvit, kadrosunu birçok yeni yabancı oyuncuyla güçlendirdi.
BSL
CSP Limoges formasıyla 2014-15 sezonunda Fransa Ligi’nde MVP seçilen forvet Adrien Moerman, İsrail Ligi’nden kadrolarına kattıkları Dominique Johnson ve Jackie Carmichael, Avtodor Saratov’un oyun kurucusu Courtney Fortson, Panathinaikos’un guardı AJ Slaughter ve Darüşşafaka Doğuş’un pivotu Gasper Vidmar takviyeleriyle yeni sezona giren Banvit, ligdeki ilk üç maçını da kazanarak sezona etkileyici bir giriş yaptı. İlk on lig maçında aldığı yedi galibiyete karşın takımın sezon boyunca göstereceği performansa paralel olarak, BSL’nin ilk yarısında galibiyet ve mağlubiyet serileri yaşayan Bandırma temsilcisi, 16 Ocak tarihinde İstanbul BBSK ile oynadığı birinci hafta erteleme maçı dahil, on beş maçta (9-6) derecesiyle ligde altıncı sırada yer aldı. Bu dönemde Anadolu Efes, Fenerbahçe, Pınar Karşıyaka ve Galatasaray Odeabank gibi güçlü takımları mağlup eden, ancak aynı zamanda İstanbul BBSK, Rönesans TED Ankara Kolejliler ve Demir İnşaat Büyükçekmece gibi kendisinden daha mütevazı ekiplere yenilen Banvit’in bu performansı bu yazı içerisinde değineceğim oyun stillerinde saklı.
Bu oyun stilinin çok önemli bir parçası olan Courtney Fortson’ın ligin yirminci haftasının ardından takımla yollarının ayrılması da Banvit’in ilk yarıdaki dalgalı performansının ikinci yarıya yansımasına engel olmadı. İkişer maçlık galibiyet ve mağlubiyet serileriyle normal sezonun ikinci yarısına giren Banvit, yirminci haftadaki Fenerbahçe galibiyetini de içeren sonraki beş maçında dört galibiyet alarak bir anda ligin zirvesini tehdit eder bir konuma geldi. (15-9) derecesiyle ligin dördüncü sırasında yer alan Banvit, ne var ki, biri küme düşme hattındaki Akın Çorap Yeşilgiresun Belediye’ye olmak üzere takip eden üç maçını kaybetti ve kendini yeniden ilk beşin dibinde buldu. Bandırma ekibi, (18-12) derecesiyle geçen sezon olduğu gibi bu sezonda normal sezonu beşinci bitirdi ve BSL Çeyrek Finali’nde Darüşşafaka Doğuş ile eşleşti.
ULEB Eurocup
Ayrıca ülkemizi ULEB Eurocup’ta normal sezon aşamasından itibaren temsil eden üç takımdan biri olan Banvit, D Grubu’nda eşleştiği Buducnost VOLI, Aris, Steaua Bükreş, Unics Kazan ve bir diğer temsilcimiz Trabzonspor Medical Park ile mücadele ederek Avrupa macerasına başladı. Eurocup standartlarına göre çok da kolay olmayan bir grupta mücadele etmek zorunda kalan ve ilk iki maçından mağlubiyetle ayrılan Banvit, ilk beş haftada Steaua Bükreş’i deplasmanda ve grubu lider bitiren Aris’i evinde üstün bir oyunla devirdiği maçlarla gruptaki iddiasını sürdürdü.
Normal sezonu (5-5) derecesiyle tamamlayan ve grup dördüncüsü olarak Son 32 Turu’na kalan Bandırma ekibi, bu turda Bayern Münih, Ratiopharm Ulm ve Dominion Bilbao Basket ile eşleşti. Bayern Münih yenilgisiyle başladığı Son 32 Turu’nda Ocak ayındaki yüksek form düzeyinin de etkisiyle, art arda üç galibiyet alan ve son hafta evinde aldığı Bilbao Basket galibiyetiyle grubu Bayern Münih’in arkasında ikinci tamamlayan Banvit’in Sekizli Final’deki rakibi ise Euroleague’in gediklilerinden EA7 Emporio Armani Milano’ydu.
Sezon ilerledikçe birçok yeni oyuncunun adaptasyon sürecinin atlatılması, Selçuk Ernak’ın istediği yüksek tempo basketbol anlayışının daha iyi yerleşmesine yol açtı. Bunun olumlu etkilerini Son 32 Turu’nda hisseden Banvit, İtalyan ekibi karşısında iki maçı da dönem dönem üstün götürse de gerek Milano’daki tecrübeli oyuncuların maç sonlarındaki iyi oyunları gerek de Banvitli oyuncuların kritik anlarda verdiği yanlış kararlar sonucu, Milano’ya iki maçı da kaybederek Avrupa macerasını noktaladı.
Oyun stili
Zoran Lukic’in geçen sezonun ortasında takımdan ayrılmasının ardından başantrenörlük görevini üstlenen Selçuk Ernak, takımın başındaki ilk tam sezonunda kadroda ve oyun felsefesinde büyük değişikliklere gitti. Daha evvel yarı saha hücumuna odaklı ve Chuck Davis’in alçak posttaki yaratıcılığından beslenen bir oyun anlayışı bulunan Banvit, bu temeller üstüne kurduğu takımla da BSL’de final oynayıp (2012-13) normal sezonu lider bitirme başarısı gösterdi (2013-14). Banvit, Ernak yönetiminde çok daha tempolu ve top trafiğindeki akıcılığa dayanan bir oyun sistemi tercih etti.
Bu sistem doğrultusunda Courtney Fortson ve AJ Slaughter gibi açık alan seven guardları kadrosuna katan, ek olarak hızlı hücumları geriden gelerek bitirme özelliğine sahip Gasper Vidmar ve Jackie Carmichael ile anlaşan Banvit’in sezon boyunca set hücumundaki ana silahları ise Dominique Johnson ve Adrien Moerman oldu. Her ne kadar yüksek tempoyu sevseler de Banvit’i koş koş felsefesini benimsemiş bir takım olarak görmek doğru olmaz. Fortson’ın topla oldukça hızlı bir gard olması ve futbol tabiriyle “basıp giden” bir oyuncu olması, Banvit’in erken hücumun en önemli ilkesi olan savunma yerleşmeden hücum etmeyi uygulayabilmesine imkan sağladı. Moerman, Johnson ve Slaughter gibi şutörlerin set hücumlarında hem Fortson hem de pivotlara sahada hareket alanı açmasına ek olarak, Tolga Geçim, Keith Simmons ve Can Maxim Mutaf gibi geçen seneden kadroda bulunan oyuncuların dış şut yetenekleri ve özellikle Tolga’nın açık alanda doğru adamı bulabilme yeteneği, bize sezon başında Ernak’ın pace-and-space basketbolu önderliğinde Banvit’in her kulvarda üst sıraları zorlayacak bir ekip olduğu düşündürmeye yetmişti.
Ne var ki, kağıt üstünde oldukça yetenekli, atlet ve öldürücü bir hücuma sahip bir takım olarak görülen Bandırma temsilcisi için pratik teoriyle örtüşmedi. Bandırma ekibi için sezona damgasını vuran başlıca problem, zaten sezonu takımla tamamlayamamış olan Fortson. Ernak’ın tempolu basketbolunda ana karar verici rolünü üstlenen ABDli oyuncunun maç içinde oyunun temposuna kendisini fazla kaptırması ve kritik anlardaki kararlarının -birçok örnekte de görüldüğü üzere- Banvit’in aleyhine sonuçlanması, belki de Banvit’in sezon boyunca “orta gelir tuzağında” sıkışıp kalmasının en önemli sebebiydi. Bu manada, 2 Mart’ta Emporio Armani Milano’ya karşı oynanan Eurocup Sekizli Final ikinci karşılaşmasında Fortson’ın kaydettiği 7 asist ve 8 top kaybı ile 31 Ocak’ta İstanbul BBSK’ya karşı oynanan lig maçındaki 20 sayı-10 ribaund-12 asistlik triple-double’ı Fortson ikilemini anlamamıza yardımcı olabilir. Fortson’ın Mart ayındaki ayrılığının ardından Slaughter’ın oyun kurucu pozisyonunda daha çok süre aldığını gördük ancak Slaughter’ın saf bir oyun kurucu ve pas öncelikli bir guard olmaması sebebiyle bu noktadaki açık sezon boyunca kapanmadı. Takımın diğer hücum sırtlayıcıları Johnson ve Moerman’ın Fortson sonrası dönemde takımdaki ağırlıklarının artması, BSL’nin sayı ve ribaund kralı Moerman’ın ligin son bölümünde oldukça başarılı bir performans sergilemesi de dikkat çekiciydi.
İşin savunma kısmında ise sezonun ilk bölümünde Carmichael, Simmons ve Can Maxim gibi oyuncuların sakatlığının yanında, genel olarak yeni kurulan takımlarda savunma şemalarının benimsenmesinin hücuma göre daha uzun sürmesinden ötürü Banvit’in özellikle Eurocup’ın normal sezonunda savunma problemleri yaşadığını söyleyebiliriz. Fortson ve Slaughter’ın fiziğiyle öne çıkan oyuncular olmamaları kısa savunmasında arızalara sebep olurken Carmichael’ın yokluğunda pivot pozisyonunda fazlaca süre alan Vidmar’ın atletizm eksikliğinin çember savunmasına yansıması da Bandırma temsilcisini etkiledi. Yine de Vidmar ve Moerman’ın varlığı sayesinde ribaund departmanında iyi bir takım olan Banvit’in yılbaşına doğru savunmasının da oturduğunu söyleyebiliriz. Hücum gücünün sezonun her bölümünde oluşturduğu tehdidin yanında sakat oyuncularının dönüşüyle de savunmasını güçlendiren Banvit, Ocak-Şubat dönemini çok iyi geçirdi ve hem Eurocup Son 32’de hem de FIAT Türkiye Kupası’nda başarı kazanmayı bildi.
Playoffta ne olur?
Yirminci hafta itibariyle Fortson olmadan yola devam eden Banvit, hala erken hücumu uygulamaya çalışsa da set hücumunu daha ön plana alan bir takım kimliğinde. Burada Moerman gibi hem içeriden hem de dışarıdan skor üretme yeteneğine sahip bir oyuncunun varlığının altını çizmek gerek. Dominique Johnson’ın da gerek çembere hareketlenerek gerek de şutla bitirebilen bir oyuncu olması, savunmaların tek bir isme yoğunlaşmasını önlüyor. Johnson’ın sezonun son bölümünde istikrarsız bir görüntü çizmesine karşı, bu iki isme çizilen setleri ve daha çok ikili oyun sonunda hareketli bir vaziyette top alarak bitirmeyi seven uzunları ile Banvit’in playoff döneminde karşılaşılmak istenen bir rakip olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz ancak Bandırma ekibinin 2013’te olduğu gibi yeniden finale yükselme umudunu taşıyabilmesi için savunmasını belli bir raya oturtması gerekiyor. Anlık konsantrasyon kayıpları ve uzunların erken faul problemine girmeye yatkın oyuncular olması aşılması gereken ve ne yazık ki normal sezonda aşıldığını pek göremediğimiz noktalar.
Bu bağlamda Banvit’in rakibi Darüşşafaka Doğuş için de birkaç kelam etmek gerekir. Doğuş Holding’in büyük finansal desteğiyle bir proje takımı olarak kurulan Daçka, belki de Avrupa’nın en kalabalık oyuncu rotasyonuna sahip takımı. Bundan ötürü sezonun ilk aylarında doğru kadroyu bulmakta zorlanan Koç Oktay Mahmuti, takımının THY Euroleague Son 16’da ilk yedi maçında altı yenilgi almasıyla bu rotasyon problemini derinden hissetti. Şubat ayındaki FIAT Türkiye Kupası’ndan başlayarak daha mücadele temelli bir kadroyla sahada yer alan Daçka, Mehmet Yağmur, Scottie Wilbekin, Jamon Gordon ve Marcus Slaughter gibi oyuncuların özellikle işin savunma kısmında ön plana çıkmasıyla BSL’nin ikinci yarısını iyi geçirdi ve ligi dördüncü tamamladı.
Üç maç üzerinden oynanacak playoff serisinde Daçka’nın daha dar bir rotasyonla sahada yer alacağını düşünüyorum. Kontrolsüz bir hıza sahip olan Wilbekin’in yanında denge unsuru olacak Gordon, Ender Arslan ve yeri geldiğinde Emir Preldzic gibi top yönlendiricilere sahip Daçka’nın sezon içinde iyice sertleştirdiği savunması, oyun kuruculuk görevini üstlenen AJ Slaughter özelinde Bandırma ekibinin başına dert açabilir. Her ne kadar eşit bir seri gibi görünse de, Daçka’nın kadro derinliğinin ve görece daha istikrarlı savunmasının Banvit’in dağınık takım yapısına üstünlük sağlayacağını düşünüyorum.
Tahmin: 2-1 Darüşşafaka Doğuş