Söze Türk Telekom’dan başlamak gerekirse ortada her sene üstüne koyarak belli bir noktaya gelmiş bir yapı var ancak küresel salgın öncesi ve sonrası takımlar arasındaki stil farkı göze çarpıyor. Oynadığı hazırlık maçlarından görüldüğü kadarıyla Ankara ekibi geçiş hücumlarında sadece sekizli finalin değil, Şampiyonlar Ligi’nin en tehlikeli takımı. Sam Dekker, Tyler Ennis gibi hızlı hücum tetikleyicileri, en iyisi Kyle Wiltjer olan kulvar koşucularını zaman zaman Kevin Love paslarıyla dahi bulabiliyor. Topu çalan veya savunma ribaundunu alan Telekom her üyesiyle ileri bakıyor. Bu kadar hızlı çıkabilmelerinde oyuncu özellikleri ve alışkanlıkları kadar, Telekom’un neredeyse alan savunması şekline bürünen kompakt bir adam adama savunma stratejisi uygulaması da etken.
Ne var ki geçen sezonun Moustapha Fall’u merkeze alan güçlü yarı saha hücumundan şu ana kadar izler göremedik. Aksine, Telekom’un yarı sahada farklı seviyedeki takımlara karşı zorlanmalarına şahit olduk. Koç Burak Gören, dokuz yeni oyuncunun yer aldığı bir takıma güçlü bir yarı saha hücumunu 45 günlük bir sürede aşılamanın zorluğunu BCL Podcast’teki sohbetimizde vurgulamıştı. Telekom, gelgelelim, yarı sahayı sırtlayacak oyunculara şu an sahip değil. Bu alanda Ankara ekibi çaylak kısası Kamar Baldwin’in Tyler Ennis ve Muhammed Baygül ile uyumundan gelişim yakalamayı umuyor. Keifer Sykes’ın da aynı şekilde çözüm üretmesini…
Yine de sekizli finalde yarı sahada iç açıcı olmayan ancak geçiş hücumunda öldürücü bir Telekom takımı göreceğimiz kesin.
Öte yandan Laurent Legname’ın Dijon’u 1.90’ın altında iki oyun kurucusu Axel Julien (1,85) ve organizasyonun en kısa oyuncusu David Holston (1.67) ile hücumu idare ediyor. Nizhny Novgorod eşleşmesinde de belirttiğim üzere Dijon geçen seneki opsiyon fazlalığına bu sezon yakın bile değil ancak Alexandre Chassang’ın takımda kalması üç sayısı da olan, fizikli, eşleşme problemi yaratacak bir uzunun takımın sac ayaklarından birini oluşturması demek.