Geçmişini bilmeyenin geleceği de olamaz. Bu sözü kişisel olarak çok benimseyen bir insanım. Yaklaşık 35 yıl önce de Mehmet Döğüşgen’in yer aldığı jenerasyon, Milli Takım çatısı altında çok önemli maçlar kazanmış. Hele de 1981 yılında Sofya’da düzenlenen Balkan Şampiyonası. Bulgaristan’da çıktığı her maçı kazanan Milliler, kürsünün en üst basamağındaki yerini almıştı. . Kendisi de geçmişi yad ederek şu sözleri söyledi:
‘’Şimdiki gençlerle kıyaslarsak bizim seviyemiz bence oldukça iyiydi. Oyuncu kadrosu olarak gerçekten iyi durumdaydık. Aytek Gürkan, Efe Aydan Melih Erçin Erman Kunter Necati Güler ve daha birçok önemli isim var. Hepsi çok değerli oyunculardı. Tabii bir başka nokta daha var. Eğer ben şu anda 18 yaşında olsam ve bu yabancı kuralı olsa, çok çalışmama rağmen o formayı sırtıma geçirebilir miydim? Bu tabii ki bir soru işareti. Kişisel olarak da çok hırslı, çok çalışkan bir insanım. Fakat altı yabancı oyuncuyu da alt etmek gerçekten çok zor. Tabii bizim zamanımızda işler daha kolaydı. Bir iki yabancı olduğu için bize şans her zaman geliyordu. Aldığımız şansları da çok iyi değerlendirdik. Kişisel olarak da emeklerimin karşılığını aldım. Basketbola 17 yaşında başlamama rağmen, 19 yaşında A Milli Takıma seçildim. Altyapı düzeyinde hiçbir maça çıkmadım. Azmederek ve iyi bir planlama yaparak başarılı oldum.
O dönem oynanan basketbola da biraz olsun değinmek istiyorum. 35 yıl öncesinin basketbolu gerçekten çok yavaştı. Set oyununa dayalı bir sistem vardı. Şimdiki gibi hücum süresi de 24 saniye değildi, kurallar çok daha farklıydı. Fakat oyuncular bazında çok kaliteli isimler vardı. Şuan ise hem seviye yükseldi, hem de mücadele gücü yükseldi. Şimdiki basketbol fiziğe ve atletizme dayalı. Kadronuzda en az üç oyuncunun fiziksel olarak sivrilmesi gerekiyor. Yoksa işiniz gerçekten zor. Veteran bir oyuncu olmama rağmen oynanan bu basketbolu kişisel olarak çok daha keyifli buluyorum.’’