Turkish Airlines Euroleague’de bir aşamayı daha geride bıraktık ve bir adım daha ileri geçtik. Arkamızda bıraktığımız bölüm, pek çok hüzüne ve sevince sahne oldu. Peki Top 16’nın son haftası nasıl bitti, neler yaşandı? Gelin beraber göz atalım.
E GRUBU
Top 16’nın ikinci yarısına girerken E Grubu’nda değil son maç, son topa kadar sürecek bir yarış var gibi gözüküyordu ama, özellikle 12 ve 13. haftalarda arka arkaya alınan sonuçlar kördüğümü çözdü. Son haftaya girerken 3.lük yarışı dışında her şey belli olmuştu. Lider Barcelona ve Top 16’da inanılmaz bir yükseliş gösteren Milano’nun arkasından Yunanlılar çıkmayı garantilemişti. Panathinaikos-Olympiakos derbisi 3. ve 4.’yü belirleyecekti.
Barcelona – Laboral Kutxa: 86-97
Bu tarafta haftanın sürprizini, prestij maçı da olsa Barcelona’yı inanılmaz bir üçüncü çeyrekle mahveden Laboral Kutxa yaptı. 31-10’luk bir üçüncü çeyrek oynayan Basklar, Palau Blaugrana’dan 97-86 ile çıktılar. Andres Nocioni’nin 37 sayı ile Top 16 tarihinin en iyi performanslarından birini izlettiği karşılaşmada, 26 sayı kaydeden Juan Carlos Navarro kariyerinin 500.Euroleague üç sayılık isabetini kaydederek önemli bir eşiği atlamış oldu kendisi açısından. Yine de mağlubiyete engel olamadı.
Fenerbahçe Ülker – Anadolu Efes: 84-65
İstanbul Derbisi hiç bu kadar iddiasız olmamıştı heralde. Euroleague’de Play-Off şansını çok önceden yitiren Anadolu Efes, son haftalara kadar iddiasını taşıyan ancak arka arkaya EA7 Milano ve Laboral maçlarıyla ümitleri tükenen Fenerbahçe Ülker’e konuk oldu. Emir Preldzic’in kadro dışı bırakılmasının gölgesinde geçti maç adeta, salondaki taraftarlar, basın mensupları bile önlerinde canlı oynanan maçtan ziyade Emir Preldzic konusuna kafa patlatıyorlardı. Bu atmosferde maç rahat geçti, Efes adına artık aşina olduğumuz bir deplasman performansı izledik yine. Erken kopan karşılaşmada Fenerbahçe Ülker’de Oğuz-Zoric ikilisi 38 sayıyla göz doldurdular. Türk basketbolu açısından ise iki sevindirici performans izledik, Anadolu Efes’te bu sezon özellikle Angelou’nun gelişinden sonra bol bol izlediğimiz Cedi Osman 9 sayı – 4 asist yaparken, ev sahibi ekipte kariyerinin ilk Euroleague mücadelesine çıkan Berk Uğurlu 12 sayı – 7 asist kaydetti.
Unicaja Malaga – EA7 Milano: 95-85
Top 16’nın en iyi çıkış gösteren takımı olan Milano aslında geçen hafta Barcelona deplasmanında yaptığı gövde gösterisiyle kapatmıştı bu turu. Matematiksel olarak İstanbul’da Fenerbahçe’yi yenerek 2.liği garantilemişti, geçen hafta da lider Barcelona karşısına iddiasız çıkmasına rağmen, müthiş bir oyun ortaya koydular ve farklı çıktılar deplasmandan. Top 16 başlarken, gruptan çıkar mı sorusunu sormaya dahi cüret edemediğimiz Milano, Gani Lawal ve Hackett takviyeleriyle grubu 2.tamamladı. Bu transferler kadar, tüm takımın 2-3 gömlek yukarı çıkması bu sonuçta en önemli etken. Kendi evlerinde oynayacakları Final Four’a, Maccabi’yi geçerlerse büyük bir heyecan katacakları gerçek. Malaga ise tam anlamıyla bekleneni verdi bu sezon, sene başında baksak “Top 16’ya gelir, sonrası imkansız” derdik. Aynen öyle oldu, yine şansları vardı son bölüme girerken ama, bizi şaşırtmadılar ve Avrupa defterini Nisan başında kapattılar. Bu hafta da tabiri caizse gazozuna oynanan karşılaşmayı Kuzminskas’ın 13 sayı 9 ribaundluk performansının önderliğinde kazandılar. İtalyan ekibinde ise sakatlıktan dönen Keith Langford kaydettiği 22 sayıyla Play-Off’lar öncesi hazırım mesajı verdi.
Olympiakos – Panathinaikos: 68-65
Kazananın 3.olacağı Yunan derbisi, yine alıştığımız üzere yürek hoplatan bir oyun ve maç sonuna sahne oldu. Maç boyu Loukas Mavrokefalidis’in önderliğinde kaçan Panathinaikos’u, Sloukas ve Mantzaris’le kovaladı Olympiakos. Avrupa’nın iki efsanesi Diamantidis ve Spanoulis’i karşılıklı olarak çok iyi kitledi iki takım da. Seriler halinde ilerleyen ve Panathinaikos’un hep bir tık önde olduğu 3 çeyreğin ardından son çeyrekte Kostas Sloukas fırtınası izledik. Seyirciyi en doğru zamanda ayağa kaldıran, hep en doğru tercihleri yapan Yunan basketbolunun yükselen yıldızı Sloukas, son topu Spanoulis’e bırakmasını da bildi. Karşılaşmanın bitimine 5 saniye kala topu rakip yarı sahada oyuna sokan Olympiakos’ta, süre biterken çok çok uzaklardan ve çok zor pozisyonda üçlüğü gönderen Vassilis Spanoulis yine mucizeyi başardı.
F GRUBU
Maccabi Electra Tel Aviv – CSKA Moskova: 76-81
Maccabi Tel Aviv’in grubu 3.sırada tamamlayacağı ve hatta EA7 Milano ile eşleşeceği çoktan belli olmuştu. Bu karşılaşmanın matematiksel önemi, CSKA’nın mucizelerle de değerlendirsek liderlik şansının olmasıydı. Cska’nın ya 30’un üstünde fark atması, ya da kendisi kazandıktan sonra ertesi gün Litvanya’da Zalgiris’in Real Madrid karşısında galip gelmesini beklemesi gerekiyordu. Bu şartlarda çıkılan karşılaşmada, Rus ekibi son periyoda 4 sayı geride girmesine rağmen 22-13’lük son periyot performansıyla galip geldi. Teodosic’in forma giymediği maçta Jackson 18, Weems 14 sayı kaydederken, Maccabi’de Tyrese Rice’ın 15 sayısı yenilgiyi önlemeye yetmedi.
Zalgiris Kaunas – Real Madrid: 87-80
Zalgiris adına sadece bir prestij maçıydı ama prestijlerini iyi savunduklarını söylemek güç değil. Litvanya deplasmanı her zaman zordur derdik ama bu sezon bu ünvanı kaybetmeye başlamışlardı. Ta ki, liderlik için galibiyete ihtiyacı olan Real Madrid’i devirene kadar. Top 16’nın bu tarafında kesinlikle haftanın en büyük sürprizi oldu bu sonuç. Real Madrid ikinci sıraya inerken, geçen seneki finalin rövanşı niteliğinde bir Play-Off süreci izleyeceğiz, Olympiakos karşısında. Zalgiris, Real’i geçerken gecenin yıldızı, kendisine haftanın MVPsi ödülünü getirecek performansıyla Justin Dentmon oldu. Dentmon tam 36 sayı kaydederken, 5 de ribaund topladı.
Lokomotiv Kuban – Bayern Münih: 84-75
Haftanın en önemli çekişmesi Kuban ve Galatasaray açısında geçecekti. Bu iki takımdan grubu önde bitiren Play-Off bileti kapan son ekip olacaktı. Galatasaray Liv Hospital’ın büyük bir avantajı vardı ve bunu iyi değerlendirdi. Aynı CSKA-Madrid rekabetinde olduğu gibi Lokomotiv Kuban’ın ya Galatasaray’dan 26 fark daha fazla atması ya da kendisi kazanıp, Galatasaray Liv Hospital’ın kaybetmesini beklemesi gerekiyordu. Lokomotiv Kuban imkansızı değil, bekleneni gerçekleştirdi ve maçı 9 sayılık farkla kazandı. 24 saat sonra Partizan’ın İstanbul’da yapacağı sürprizi bekleyeceklerdi artık. Kuban’da Bayern karşısında, sezonun yıldızı Derrick Brown ve Top 16’nın yıldızlarından Krunoslav Simon 18’er sayı kaydettiler. Eski Galatasaray’lı Nihad Djedovic ise Bayern’in en etkili ismi oldu 16 sayıyla.
Galatasaray Liv Hospital – Partizan Belgrad: 64-55
Sezon başında, iddiası olmayan bir rakiple kendi sahanızda tek maç oynayıp yenerseniz Play-Off’a kalacaksınız dense kimse hayır demezdi heralde. Sarı-Kırmızılıların elindeki fırsat buydu, iddiası tükenmiş Partizan karşısında bir sayıyla dahi olsa alınacak galibiyet ve kulüp tarihinin ilk Final 8’i. Eh, bu fırsatı geri tepmedi Galatasaray. Maça, sert savunmayla ve güçlü başladılar. Devreyi 40-28 önde geçtiler ve son periyoda da 14 sayı farkla önde girdiler. Son periyotta biraz bocaladı temsilcimiz fark bir ara 4 sayıya kadar indi ama bu noktada saha içindeki ufak gerginliklerin tribünlere yansıması takımı ateşledi. Kısa bir parantez açmak lazım, biletler tükenmişti ve final maçına yakışan bir atmosfer vardı salonda. Hep imrendiğimiz, Yunan ve Sırp basketbolunu ansıtan havada, hem takım hem de taraftar gerekli noktalarda gerekli reaksiyonları verdi. Partizan karşısında maç sonunda da hata yapmayan Galatasaray Liv Hospital, adını Son 8’e yazdırmayı başardı.
Maç öncesi yazımda da bahsetmiştim, Galatasaray zaten takımı üstüne kurduğu Arroyo’dan belli bir katkı alıyor. Yan parçalar ne kadar oynarsa, Sarı-Kırmızılılar o kadar ileriye gider demiştim. Carlos Arroyo 10’da 0’la oynamasına, sayı kaydedememesine rağmen ev sahibi ekip 9 farkla kazandı. Sadece yan parçaların performansı değil tabi bu, sayı olarak katkı veremeyen Arroyo ve Ender takımı o kadar iyi oynattılar ki, sayı atmalarından daha değerliydi bu katkı. Bonsu’nun yokluğunda Furkan ikili oyunları müthiş oynadı. Markoishvili ceza şutlarını soktu. Ayrıca Manuchar Markoishvili-Furkan Aldemir ve geçen haftanın yıldızı Zoran Erceg toplam 45 sayı kaydettiler ki rakibin 55’te tutulduğunu düşünürsek çok değerli bir katkı oldu bu.
Top 16’yı sürprizleriyle, ve maalesef bazı haftalarda Türk takımlarımız adına hayal kırıklıklarıyla geride bırakmış olduk. Artık Salı günü başlayacak Final 8’e ve Play-Off’lara odaklanma zamanı.