Yazar: Cenk Çelik
Bir basketbol sevdalısı olarak basketbolun isminin bile okunmadığını düşündüğüm bir ülkeye doğru eğitim için yola çıktığımda çok mutsuzdum. Ülkenin bütün yıl yaz olması beni sevindiriyordu çünkü herhangi bir anda sokak basketbolu oynayacaktım fakat oynamak için kimi bulabilirdim, bilmiyordum.
Bütün bu olumsuz düşünceler ile ülkemden kuş uçuşu 8000 km uzakta, Singapur’daydım. Açıkçası henüz ilk haftadan bile fikirlerim değişmeye başlamıştı. Okulun kampüsü içerisinde hem sokak basketbolu hem de salon basketbolu için tesisler vardı ve basketbol oynayan insan sayısı inanılmazdı. İlk anda hemen İzmir’deki Hasanağa Bahçesi’ndeki ortam ve oyuncu arkadaşlar aklıma geldi. Öyle bir ortamı Singapur’da da kurabilecektim. Fiziksel olarak Türkiye ortalamasında ancak Asya için ise ortalamanın üstünde olduğum için beni aralarına alırken biraz tedirgin oldular ancak sonra hemen kaynaştık.
Bizim sokak basketbolu kültürümüzden biraz farklı bir ortam var burada. Hem iklim hem de kalabalıktan dolayı kimseye hak geçmesin diye maçlar en fazla on bir sayıda bitiyor. Genellikle yedi sayılık maçlar yapılıyor. İlk başta çok garip gelmişti ancak otuz beş santigrat derece ve 90% üzeri nemde pek de oynanmıyor açıkçası. Takımlar ise tamamen taş-kağıt-makas el oyunu üzerinden kuruluyor. İki iyi oyuncu aynı takıma gelmiş ya da tamamı uzun olmuş hiç önemli değil çünkü mücadele etmeyi seviyorlar. Şu ana kadar uzunum diye beni savunmaya çekinen kimse olmadı. Ancak pota altına girmeye pek yeltenmiyorlar. Bu nedenle şut yüzdeleri çok yüksek.
TB ÖZEL | Singapur’da basketbol: Sıcak neyse de nem çok fena!