Evindeki ilk galibiyetini 10.haftada aldı Zalgiris. Sekiz oyuncusu yeni olan takımda normal sezon boyunca çeşitli haftalarda ve sürelerde altı oyuncusunu sakatlıklara kurban verdi.
Kısacası, iniş, çıkışlar ve sakatlıklar demek Zalgiris demekti.
Öykünün kalanı çok daha keyifli ve heyecanlı aslında…
19.haftada Zalgirio Arena’da 30 sayılık dördüncü çeyrek performansıyla Panathinaikos’u devirirken bunun sadece bir başlangıç olduğunu çok geçmeden anlayacaktık. Sırasıyla önce Grigonis’in parlamasını, Westermann’ın sakatlık sonrası takıma uyumunu, Walkup’ın EuroLeague’e alışmasını ve Davies’in her zamanki gibi oynamasını ekleyince Zalgiris Kaunas’ın mücadeleci tabiatına tekrar “merhaba”dedik adeta.
Olympiacos’un galibiyete en çok ihtiyacı olduğu anda, deplasmanda, geriden gelerek aldıkları zafer ve Madrid’de İspanyolları yenmesi playoff’a gönülden inanmış bir grup yetenekli savaşçının parkeye son dakikaya kadar karakter koymasından başka bir şey değildi.
Kimsenin şans bile tanımadığı yeşil beyazlılar arka arkaya aldığı altı galibiyetle önce tahminleri alt üst etti sonra rakiplerini playoff dışına gönderdi.
Bayern Munich, Olympiacos, Maccabi Tel Aviv ve Armani Exchange Milano….
Hepsini hiç acımadan kendi evlerine, yerel liglerine gönderirken EuroLeague’in lideri Fenerbahçe Beko ile eşleşti.
Fenerbahçe Beko için sade bir “lig lideri”sıfatının ne kadar yetersiz olduğu konusu ise tartışılmaz bir gerçek.
Neden mi? Nedenleri sıralamak için zamanda kısa bir yolculuk yeterli…
-Rakiplerin hiçbiri Ülker Arena Kalesi’nden galibiyet ile ayrılamadı. Sarı lacivertliler, 30 maçlık normal sezon formatında şimdiye kadar evinde yenilmeyen ilk takım unvanına ulaştı. 15-0’lık seri ile taraftara yenilgi nedir, nasıl bir şeydir unutturdu.