-Geçtiğimiz yaz dönemindeki transfer politikasıyla bu yaz dönemindeki transfer politikası arasındaki temel farklılıklar neydi?
“Sezonun nasıl bittiğiyle alakalı takımın genelinin ne kadar değişebileceğini görebiliyorsunuz. Bir de piyasa şartlarına ve bütçenize göre istediğiniz oyuncuların kaçını transfer edebiliyorsunuz ya da edemiyorsunuz kısmı var. Biz geçtiğimiz sezona başlarken guard transferinde altıncı yedinci tercihimizle ancak Temmuz’da sözleşme imzalayabildik. Bu yaz ise ilk tercihlerimizle kısa sürede imzalayabildik. Bu konuda avantajlıydık. Tabii koçun da devam ediyor olması, takımdaki durumu, kimin gidip gitmeyeceğini biliyor olması da etkiliydi ve devam eden kontratlar da buna yardımcı oldu. Bu sezon biraz şanslıydık diyebilirim. Efes’te koçun istemediği oyuncu alınmaz ama istediği her oyuncuyu da alamayabiliriz. Bu sezon istediği oyuncuların çoğunu alabildiğimizi düşünüyorum ve umarım seneye de istediği oyuncuları tutabilir ve yeni oyuncuları alabiliriz.”
-Zaten soruyu bana pasladınız, son cümlenizle. Takımın yarısının sözleşmesi bitiyor. Bu isimlerin Efes geleceği ne olacak?
“Tahminimce takımın yüzde 80’ini koruyabileceğiz. Bir iki ufak değişiklik yapacağız ama takımın ana çatısını bozmadan ilerleyebileceğiz gibi duruyor. Tabii şu an konuşmak için çok erken ama oyuncularla temaslarımız sürüyor ve hepsiyle olumlu gidiyor ancak maddi konuda nereye gelebiliriz, ülkenin ekonomik durumu nasıl gelişecek gibi birçok soru işareti var ancak seneye de aynı kadroya benzer iskeletli bir takımın olacağını söyleyebilirim.”
-Yine bu konuya döneceğim ancak bütçeden bu kadar bahsetmişken bu duruma hızlıca değinmek istiyorum. Ülke basketbolu ekonomik anlamda bu durumdayken siz buna rağmen bütçe artırarak 18 yıl sonra bir ilki gerçekleştirdiniz. Aynı zamanda EuroCup ve BCL’de de bir yerden sonra başka temsilcimiz kalmamıştı. Sadece Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes başı çekerek başarıya ulaştı. Tüm bunları ele alarak bu başarıyı yorumlamak ister misiniz?
“Öncelikle Tuncay Bey başkanlığındaki yönetim kurulumuza teşekkür etmemiz lazım. Bize bu imkanı verdikleri için. Biz bütçemizi çok artırdık diyoruz ancak buna rağmen bütçemiz Final Four’daki takımların ortalama bütçesinin yarısı kadar. Bunu net verilere dayanarak söylüyorum ve bu durum da bizim için ayrı bir övünç kaynağı. Avrupa basketbolu genelinde yaratabildiğimiz gelir, harcadıklarımızdan maalesef daha az. Bu açığı da sponsorlar ya da sahip ödemeleriyle kapatmak zorundalar bütün takımlar. Buna Real Madrid de dahil biz de dahiliz. Bu bütçe artışını bize sağladılar ve biz de bunu iyi bir şekilde değerlendirdiğimiz için mutluyuz.
Önümüzdeki sezon için bütçemiz konusunda ne olacak bilemiyorum, benim dışımda gerçekleşen bir konu. Buna yönetim kurulumuz ellerindeki imkanlar neticesinde karar verecek. Onlar da ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacak, imkanları sınırsız değil. Biz de sağlanan bütçeyi en iyi şekilde kullanmaya çalışacağız. Ben size Real Madrid, CSKA Moskova, Barcelona karar para harcayacağız diyemem ama bu sezonki bütçemizin altına düşmeyeceğiz diyebilirim.”
-Ülke basketbolunun geldiği ekonomik ve sportif durumu nasıl değerlendirirsiniz peki?
“Sadece ülke basketbolu olarak düşünmemek lazım. Ülkenin yaşadığı ekonomik kriz var, kur artışı hepimizi ve her şeyi etkiliyor. Türk lirası kazanıp genelde dolar ya da euro harcayan spor kulüpleri olarak hepimizin sıkıntısı var. Biz bir şekilde daha dengeli gidebiliyoruz, bunda EuroLeague’in de katkısı var çünkü dört yıldır bütün kulüplere finansal fair play uygulamaya ve bunun yaptırımlarını uygulatmaya başladı. Gelirlerimiz de EuroLeague sayesinde diğer kulüplere oranla oynadığımız maç sayısının fazlalığı ve diğer etkenler neticesinde daha yüksek. Bunun da bir artısı var. Biz en azından geciktirmeden ve kimseye borçlanmadan ödemelerimizi gerçekleştiriyoruz ve bunun sürekliliğini istiyoruz. Bu, Anadolu Efes’in kurulduğu andan beri yaptığı ve yapabildiği bir şey. Diğer takımları da gayet iyi anlıyorum.”
“Başkasının parasını harcamak, harcamak isteyip para bulamamak kolay durumlar değil. Bunun için federasyonumuz da çok ciddi çalışmalar yapıyor. Derya Yannier başta olmak üzere Hidayet Türkoğlu, Ömer Onan ve tüm federasyon, mali kriterleri devreye sokmak istiyor. Federasyon da her şeyin farkında ve onlar da basketbolumuzun gelişmesini istiyor. Ancak her şeyden önce en büyük görev kulüp yöneticilerine, biz profesyonellere düşüyor. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı öğrenmeliyiz. Beş yabancı değil de belki üç yabancı almalıyız. Üç milyonumuz varken 10 milyon harcamamayı öğrenmeliyiz. Bu durum sonunda basketbolun kalitesi düşer mi düşmez mi kısmını adapte olarak göreceğiz ancak devam ettirilebilir, sürdürülebilir bir lig olup ondan sonra gelişmeye devam etmemiz lazım.”