Takımdaşlığın başarı ve paylaşıma etkisi

Bu yazı ODTÜ İş Sağlığı ve Güvenliği yüksek lisansı kapsamında aldığım IE439-Topics in Ergonomics dersi kapsamında ekip arkadaşım Metin Cudi Yardımcı ile birlikte hazırladığımız projenin Türkçe’ye çevrilmiş halidir. Ekip arkadaşıma sizin huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Günümüz endüstrisi her gün daha da gelişmekte ve bu gelişimle beraber takım çalışmasına olan ihtiyaç daha da artmakta. Takım çalışması havacılık sektöründen askeri birliklere, tıp sektöründen enerji sektörüne kadar bir çok yerde karşımıza çıkmakta. Basketbola olan sevdamız, bizi böyle bir projeye yöneltti.

Literatüre baktığımızda 1984 yılında Dyer takım kavramını şöyle tanımlamış;

-İki yada daha fazla kişinin ortak bir hedef çerçevesinde, belli roller ile bulunması.

Geçerliliği çok fazla olan bu tanım, basketbol takımlarıyla birebir örtüşüyor. Ergonomiye ait çalışmaları da incelediğimizde, spor ergonomisine dair yeni çalışmalar olduğunu, ancak basketbol ve veriler üzerine kurulu direk bir çalışmaya rastlamadığımız için bu çalışmaya yönelmeye karar verdik.

Proje NBA takımlarını ve stats.nba.com’daki verileri kullanarak oluşturuldu. Baz aldığımız sezonlar ise 2008-2013 arası olan 5 sezon. Verilerin hazırlanmasında Excel, verilerin değerlendirilmesinde ise IBM SPSS kullanıldı.

Dilerseniz projenin temelini oluşturan, kurduğumuz ve doğruluğunu test ettiğimiz iki hipoteze geçelim;

duncan, parker, and ginobili

– 1.Hipotez: Takım arkadaşları birbirleriyle beraber daha fazla vakit geçirdikçe takımın başarısı artar.

stockton-Malone

-2. Hipotez: Takım arkadaşları birbirleriyle beraber daha fazla vakit geçirdikçe topu daha iyi paylaşırlar.

Takımdaki oyuncuların beraber geçirdikleri vakitleri sayısal bir veriye dökerek Takımdaşlık Puanı diye bir terim ürettik. Takımdaşlık puanını ise Excel kullanarak şöyle hesaplandı;

Takımda o sezon oynayan tüm oyuncuların oynadığı maç sayısı, maç başına aldıkları ortalama dakika ve kaç senedir o takımda olduğu (en yüksek rakama sahip iki oyuncuyu sabitlemek kaydıyla, yani bir oyuncu 7 senedir o takımdadır ancak O’ndan sonraki isim 4 sene ise ikisinin de takımda geçirdiği sene sayısı 4 kabul edilir) baz alınarak basit bir ağırlıklı ortalama ile hesaplanır. (5 sezon boyunca en yüksek takımdaşlık puanına sahip olan takım 2,726 ile 2010-2011 LA Lakers olurken, en düşük puana sahip takım 1,032 ile 2012-2013 Houston Rockets oldu.)

Takım başarısı olarak ise takımların o sezonki normal sezon sıralaması, topu paylaşmada ise o sezonki ortalama asist sayısı baz alındı.

Tüm veriler oluşturulduktan sonra sonuçlar IBM SPSS programında değerlendirildi. Kullandığımız metot ise korelasyon oldu. Hipotez 1 için elde ettiğimiz sonuçlar şu şekilde;

Season Pearson Correlation Sig. (1-tailed) N
2008-2009 -0.480 0.004 30
2009-2010 -0.549 0.001 30
2010-2011 -0.449 0.006 30
2011-2012 -0.550 0.001 30
2012-2013 -0.525 0.001 30

Significance number olarak 0,05’in altında bir rakam elde etmemiz gerekiyordu ve tüm sezonlarda bu verileri yakaladık. Takımdaşlık Puanı ve başarı arasındaki bağlantıyı ise bize sunan rakamlar Pearson Correlation sütunu. Rakamların negatif olmasının sebebi başarı sırası olarak 1’in 30’dan büyük olması. Yani negatif bir korelasyon var. Bu rakam 0,5’in üstüne çıktığında korelasyonumuzun güçlü olduğunun ispatıdır. Her sezonda bu rakamın üstüne çıkamasak da elde ettiğimiz rakamlar 0,5’in civarında ve bu da bizim ilk hipotezimin ispatlandığını gösteriyor. Yani takımdaki oyuncular beraber oynadıkça takım başarısı artar.

Şimdi ikinci hipotezimize geçelim. Burada takımdaşlık puanı ve takımların o sezonki asist rakamları karşılaştırıldı;

Season Pearson Correlation Sig. (1-tailed) N
2008-2009 0.437 0.008 30
2009-2010 0.152 0.211 30
2010-2011 0.377 0.020 30
2011-2012 0.091 0.316 30
2012-2013 0.270 0.074 30

Burada ise pozitif bir korelasyon olması doğal çünkü beklediğimiz takımdaşlık puanı arttıkça asist sayısı da artar. Ancak burada elde ettiğimiz Pearson Correlation değerleri ise 0,5’in bir hayli altında, ve significance number olarak da bir hayli problem mevcut. Bu demek oluyor ki ikinci hipotezimiz yanlış yani takımdaki oyuncular birlikte oynadıkça top daha iyi paylaşılmıyor.

İlk hipotezimizin doğru çıkması pratikle de uyuşuyor. Bizi bu projeye yönelten en önemli faktörlerden birisi de San Antonio Spurs’dü ve takımdaşlık -başarı olarak geldikleri nokta da ortada. Ancak Miami gibi bir yazda kurulup kısa sürede şampiyonluğu elde eden takımlar da mevcut fakat genele baktığımızda takımlar beraber oynadıkça başarıya ulaşıyor.

İkinci hipotezimizi çürüten sebeler ise takım içindeki roller, koçun oyun tercihleri, yıldız oyuncuların varlığı olarak değerlendirilebilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler