4) Birkaç tane tamamen konuyla alakasız ve rastgele, bilgi vereyim. Yorumsuz bırakıyorum:
Donald Trump hiçbir WNBA şampiyonunu Beyaz Saray’a davet etmedi.
2017 senesinde siyahi bir kadının (efsane Dawn Staley) koçluğunu yaptığı South Carolina şampiyon olduğunda, o sene Beyaz Saray’a davet edilmemişlerdi.
2019 yılında ise bir başka efsane isim Kim Mulkey’nin, yani beyaz bir kadının koçluğunu yaptığı South Carolina; sorunsuz bir şekilde Beyaz Saray’a davet edildi.
Geçenlerde şöyle havalı bir siteye denk geldim. Bir göz atın derim. (Amerika’da seçmenlik işlemlerinin yer aldığı site)
5) Neyse, artık zamanı geldi. Cidden tam zamanı şu an.
Megan’ın pembe saçıyla alakalı konuşmamız gerek.
Bunu sesli bir şekilde söyleyip, gerçekleri dile getireceğim. Sonuçta burası dürüstlük amacıyla var değil mi? (Tabii bir de Megan’la aramızda koca bir okyanus var). Bu fikre TAMAMEN karşıydım. Oh be, bunu söylemek iyi hissettirdi. Gerçekten istemiyordum. Çok fevri geliyordu bana, oyum hayırdan yanaydı. (Cidden söz hakkım olduğundan değil bu arada. Eğer konu Megan’ın tarzıysa aramızdaki demokrasi daha çok şu şekilde: İkimiz de fikrimizi belirtiyoruz ama o yine bildiğini okuyor).
Ama evet benim düşüncelerim şöyleydi: Harika şeyler başarmak için dünya kupasına gidiyorsun! Umuyorum ki her şey yolunda giderse çekilen fotoğraflar SONSUZA KADAR herkesin hafızasında olacak! Ayrıca sarı saç senin imzan gibi bir şey. Sarı saçla muhteşem görünüyorsun. Muhteşem göründüğünü biliyoruz hepimiz. Pembe mi? Megan? Emin misin?
Megan’ın cevabı da “Evet” oldu. “Dünya kupasında pembe saç. Ben varım.” dedi. Hiç umursamadan, turnuvaya gitmeden bir gün önce boyattı saçını. Eğer Rapinoe yaşam tarzının nasıl bir şey olduğunu merak ediyorsanız cevabı bu.
(Ayrıca şu an hoşuma gidiyor. Renk oturdukça güzel görünmeye başladı ve şu an biraz daha mor gibi sanki? Megan’a söylemeyin bunu).
6) Kısa bir süre için Fransa maçına dönelim yine. Birkaç düşüncemi paylaşmak istiyorum.
İlk olarak, izlediniz mi bilmiyorum ama kız arkadaşım tüm bu kaba adam dramasını umursamayıp harika bir oyun ortaya koydu.
İkincisi, Fransa inanılmazdı! Umarım aralarından birkaç kişi bu yazıyı okur çünkü bunu görmelerini istiyorum. Hem bizim maç için hem de tüm turnuva için söylüyorum, gerçekten çok sağlam bir karakter gösterdiler. Ev sahibi olmanın baskısını da omuzlarına taşıyarak. Erkenden iki gol yemelerinin ardından eşitliği sağlamak için ortaya koydukları çaba harikaydı. Bunu yanlış anlamayın tabii ben kendimi kaybetmiş durumda bizim takımı destekliyordum ama yine de iki takımdan birinin kaybetmek zorunda olması beni üzüyordu.
Üçüncüsü, bir tavsiye üzerine, geçen hafta benimle aynı uçakta olan ve Megan’ın her bir golünden sonra gerçek bir haydut gibi yumruk sallamama tanık olan herkesten özür dilemek istiyorum. Tabii yayın takılmaya başlayınca telefondaki YENİLE butonuna yine bir haydut gibi saldırmamı görenlerden de.
Tekrarı olmayacak. (Ama olabilir de).
7) SİZE SORUYORUM: PENALTI ATIŞI NASIL BİR ŞEY ÖYLE?
Ciddiyim, ben kendimi bir penaltı kullanırken hayal edemiyorum.
Futbolu izledikçe futbolla basketbol hakkında bildiklerimi eşleştiriyorum. Böylece daha iyi anlıyorum. Örneğin, bir oyun kurucu olarak alan paylaşımı konusunda çok güçlü sezgilerim vardır. Bence bu futbolda da çok önemli. Sahayı görmeye başladım ben de. Ayrıca oyunların gelişme süreçlerini ve benzeri diğer detayları da fark ediyorum artık. (Oluşmaktan çok gelişiyorlar bence).
Bu kendimle ilgili artı kısmıydı.
Eksi kısmım? Kesinlikle penaltı atışları. Sanırım serbest atış gibi bir şey oluyor bunlar. Tek farkı burada serbest atış atmanızı engellemeye çalışan biri var ve ayakla atıyorsunuz. Bir de tabii kaçırırsanız ömrünüzün sonuna kadar pişmanlık hissediyorsunuz. Aslında serbest atışla hiç alakası yok.
Şimdi Megan’ın gezegen dışından bir uzaylı olarak görünmesini istemiyorum ama eğer penaltı atışlarında iyiyseniz kesinlikle bir UZAYLISINIZ.