Steven Adams’ın anlatılamayan öyküsü… | #çeviri

Her ne kadar Oklahoma City Thunder, Golden State Warriors’a karşı 3-1 önde olduğu seriyi arka arkaya üç maç yenilerek seriyi rakibine kaptırsa da Steve Adams kariyerinin en iyi günlerini geçiriyor.

Sezon boyunca gösterdiği mücadeleyi playoff’ta artırarak devam ettiren Steven Adams, gösterdiği performansla takımının en önemli ruh kaynaklarından birisi…

İşte sizler için o Adams’ın anlatılamayan hayat hikayesini çevirdim.

ROTORUA; BÜYÜDÜĞÜ ŞEHİR

Rotorua, ismini güney kıyılarına baktığı aynı gölden alan, resmedilmeye değer güzelliklere ve irili ufaklı göllere sahip bir Yeni Zelanda şehri. Turistler her yıl oraya manzarasından dolayı akın ediyor. Şehirde kaplıcalar ve gayzerler var, bunlardan püsküren sülfür, şehrin geneline iğrenç bir koku yayıyor. Adams, “Her zaman biri yüzünüze osurmuş gibi kokardı.” diyor ve ekliyor, “Tabi zamanla alışıyorsun.

Steven, 18 kardeşin en küçüğü. “Ağabeylerim beni hep ezerdi, bu yüzden de küçükken hep ağlardım. Bu kendimi savunmam için tek çaremdi. Dur lafından anlamazlardı. Ağladıktan sonra babam olaya el koyardı. Babam beni koruyan kahramanımdı.”

Steven’ın 2.10’luk babası Sid’in beş karısından 18 çocuğu vardı. (Steven’ın annesi Tongalı, Güney Pasifik’ten küçük bir adanın yerlisi) O doğduğunda babası altmışlarındaydı. Babasını tanıyana kadar, hayat çoktan Sid’i yıpratmış ve bir araba kazasında bacakları büyük zarar görmüştü.

Babası uzun ve sıkıntılı bir süreçten sonra mide kanserinden vefat edince, okulu bıraktı. Ailesine bu konu hakkında yalan söyledi. Bölgenin yerel çetesi Mongrel Mob ile takılmaya başlamıştı ama hiçbir zaman resmi olarak çeteye katılmadı. Steven çete hakkında, “Kabul süreci hayvancaydı. Yeni üyeyi eşek sudan gelinceye kadar döverlerdi. Bu bana göre değildi.” diyor.

STEVEN’IN YARDIMA İHTİYACI VARDI

Warren’ın –ağabeylerinden biri- ise onun geleceğine yön verecek bir planı vardı. Olağanüstü atletizme sahip bir aileye mensup olan Steven, henüz 14 yaşında 1.95 m oyundaydı. Ablası Valerie, gülle atma dalında 2008 ve 2012’de ülkesine altın madalya kazandırdıktan sonra, ülkede kahraman haline gelmişti. Warren ise Yeni Zelanda Milli Takımı’nda da oynamış bir basketbolcuydu. Steven hakkında konuşmak için eski bir takım arkadaşını çağırdı: Kenny McFadden. Kenny, George Raveling’in koçluğu döneminde Washington State forması giyip, daha sonra Yeni Zelanda’da basketbol oynamış bir Amerikalıydı. Basketbolu bıraktıktan sonra, ülkeye hayran kaldığı için Yeni Zelanda’ya yerleşip burada koçluğa başlamıştı, basketbol alt yaş kategorilerinde ülke çapında sözü geçen biriydi.

McFadden, genç Steven’a bir şans vermeye karar verdi ve Wellington’daki Scots College için burs ayarladı: Ortaokul ve lisede, öğrenim ücreti ve yatılı okul masraflarıyla 150.000$’ı geçen bir burs.

Steven, 6 saat yolculuk sonrası okul için Wellington’a geldiğinde, yüzüne düşen perçemi ve sırtına dökülen upuzun bakımsız saçları olan paspal bir delikanlı olarak görünüyordu. Yırtık pırtık kıyafetlere, zayıf okuma-yazma becerilerine, bunlardan da kötü tavırlara sahip bir delikanlı. “Ben bir Bushman’dim, daha önce hiç kravat takmamıştım.” diyor Steven, “Sınıf arkadaşlarım, ‘Bu katil de kim?!’ demişti ve daha başlangıçta bu beni cidden çok rahatsız etti.” İngiliz geleneğinde kıyafet kuralları, kravat ve şatafatlı, püsküllü kırmızı ceketi içeriyordu. Steven ise okuldaki ilk gününde, derse kalemsiz deftersiz girdi, onları ödünç almak zorunda kaldı.

McFadden, Steven’a mentörlük yapacak ve ona çeki düzen verme görevini üstlenecek bir öğretmen buldu. Saçları ve korkuları yıkanıp gittikten sonra, öğretmenleri Steven’daki büyüleyici kişiliği gördü. McFadden da, ona antrenman yaptırmak için her gün derslerden önce saat 6’da okula geliyor, derslerden sonra ise yine iki saat çalışıyorlardı. Bu yıllar boyunca sürdü. Scots College, Steven Adams’ın yükselişine tanıklık etti.

Adams, “Daha iyi olmak için çalışmak, benim için bağımlılıktı.” diyor. “Koçum bana bir maçta ‘putback dunk‘ yapma görevi vermişti ama bunu daha önce hiç yapmamıştım. Eğer başarırsam, bana yeni bir çift basketbol ayakkabısı alacağını söyledi. Denedikçe denedim, yapamıyordum, yapamıyordum, yine yapamıyordum. Bu denemeler bir yılımı aldı ve en sonunda bir maçta yaptım. Olmuştu, başarmıştım. Kendimi çok ama çok iyi hissettim. Bunu başardığımda, ayakkabıları artık benim için önemli değildi ve işte ondan sonra, başarı bağımlısı oldum.”

Adams, 16 yaşına geldiğinde boyu 2.08 metre olmuştu ve bu arada süratle basketbolunu geliştirmişti, onun bu gelişimi ülke dışından bile ilgi çekti. McFadden, bağlantılarını kullanarak Adidas Nations’a – bir çok ülkeden potansiyel vaat eden oyuncuların davet edildiği bir kamp – bir video gönderdi ve Steven davet aldı. Bu ilk okyanus aşırı seyahati olacaktı.

Onunla çalışmak için bir çok defa Yeni Zelanda’ya gelen Thunder Asistan Koçu Mark Bryant, “O küçük çaplı bir mucizeydi çünkü geldiği yerde basketbola dair pek bir şey yok.” diyor. “Geldiği yerde insanlar sağlamdır çünkü herkes rugby oynar. Eğer Kenny olmasaydı, onun bugün burada olma şansı yoktu, onu buldu, ona basketbolu öğretti ve onu gün yüzüne çıkardı.

Steven, kamp için California’ya geldiğinde Latin Amerika takımıyla beraber oynadı çünkü onun bölgesinden başka bir oyuncu yoktu. Bütün bunlar Adams’a kafa karıştırıcı gelebilirdi ancak Scots College’in garip dünyasında edindiği tecrübeden sonra hiçbir şey ona garip gelmeyecekti.

Scots’ta değişen şey, benim için kıvılcım yakmaları oldu. Gözlerim orada açıldı. Şimdi, her şeye merak duyuyorum.”

Daha sonra, oyunculuk zamanında Yeni Zelanda’da da basketbol oynamış olan Jamie Dixon’ın koçluğunda Pittsburgh’da bir sezon oynadı. Thunder, 2.13’lük pivotu James Harden takasında elde ettiği bir pick’le 2013 Draft’ında 12.sırada seçti. Haliyle bu durum beklenti yarattı.

Sarsılmaz yapısıyla bir üne kavuşmuştu. Neredeyse ilk günden itibaren konu buydu. Takım arkadaşı kaptan Nick Collison,“O saf enerjiden oluşuyor ve gözlerini dört açmış. Kolay kolay etkilenmiyor, etkilenmediği şeyleri de ciddiye almıyor. Ben bunun geçmişinden gelen bir durum olduğunu düşünüyorum. Tamamen “Kendini Bil” felsefesinde. NBA’de oynama hayaliyle büyümemişti ve bu belli oluyordu.” diyor.

2013’te çaylak olarak katıldığı ilk NBA kampı, çalışmalarda çok enerjik olduğu ve veteranlarla göğüs göğüse çarpıştığı günlerden oluşuyordu. En sonunda, sertliğiyle bilinen Kendrick Perkins, Adams’ın göğsüne dirsek atmış, dönmüş ve homurdanmış. Kendine has sert bakışıyla Adams’a bakmış, “Ben tek Silverback’im” demiş ve Adams gülmüş. “Onun sadece çalışmak için geldiğini hemen fark ediyordunuz.” diyor Perkins, “Bence buraya geldiğinde, ligde karşısına çıkacak bir sürü rakipten bile haberi yoktu. Şöhret olma derdinde değildi. Umursamıyordu bile.”

Bu doğru. Adams, NBA’e geldiğinde, NBA’de neyle karşılaşacağı hakkında hiçbir şey bilmiyordu. “Ben çocukken ağabeylerimden birinin eski bir video oyununu oynardım. Oyunda en iyisi Peja Stojakovic’ti.” diyor Adams. Bir de ağabeyinin Larry Bird posteri vardı, NBA bilgisi bu kadardı. Bu yüzden oynamaya başladığında karşısındakileri önemsemedi ve hürmet etmedi. Bu da ona sinirlenen rakip oyunculardan upuzun bir liste oluşturdu. Steven’ın çaylak sezonu boyunca, Nate Robinson karnına yumruk attı, Vince Carter kafasına dirsek attı, Jordan Hamilton omzuna yumruk attı, Larry Sanders boynuna dirsek attı, Zach Randolph çenesine yumruk attı. Ki bu yumruk, Randolph’un OKC-Memphis serisinin 7.maçında oynayamamasına neden olan cezayı almasına sebep oldu. – GSW-OKC serisinde Draymond Green’in attığı tekmeyi de unutmayalım.

Geçen sezon, Nick Young, Adams’ın boğazına koluyla vurduğu için oyundan atıldı. Young, Adams’ın “Sinsi ve pis oynayan bir oyuncu.” olduğunu söyledi. “Bu oyunu nedeniyle biraz delirdim, neredeyse tımarhanelik olacaktım.”

Koç Scott Brooks, beni öncesinde bunlara tepki göstermemem konusunda uyarmıştı, tepki gösterirsem takımımın zarar göreceğini söyledi. Bütün bunlar tabii ki acı veriyor ama takımıma zarar vermek istemiyorum.” diyor Adams. Bryant, Adams’ın pivot koçu, bunları düşünüyor ve gülüyor, “Steven tepki göstermez. Tepki veren onlar, Steven ise çoğu zaman başlatan.”

ADAMS DEĞİŞTİ

Artık onlarla dalaşmıyor, onları biliyor ve onlar da Adams’ı biliyor. Adams, rakiplerinin ismini ve eğilimlerini öğrendi. Şimdi Marc Gasol ve Tim Duncan üzerine çalışıyor. Aldığı dakikalar ve dakika başına katkısı arttı: Bu sezonu defansif +/- istatistiğinde 12. sırada ve genelde ilk 50’de bitirdi.

“Bunlar yavaş yavaş gerçekleşiyor. Bunlara tam istediğim şekilde sahip olmam uzun zaman alacak. Şu an uzağım ama çabalıyorum, uzun yolculuklara alışığım…”

ONUN OLGUNLAŞTIĞININ BAŞKA KANITLARI DA VAR

Adams’ın sponsor kampları geçen sezon Yeni Zelanda’yı boydan boya dolaştı, 1.000 çocuğa ulaştı. Scots College’in gelecek vaat eden genç oyuncularına önemli miktarda bağışta bulundu, yatırım yaptı. Yeğenlerinden biri de büyük potansiyel gösteriyor, ABD’de kolejde oynaması bekleniyor.

“AÇ”, ONU ANLATACAK KELİME BU

Adams yemekleri seviyor, özellikle de dünya genelinden etnik yemekleri. Bir zamanlar içine kapanık ve dar görüşlü olan Adams, şimdi her sezon sonrası zamanının bir kısmını gezmeye ve yemeye harcıyor. “Bütün gün boyunca yemek yiyebilir” diyor Collison. “Bu yılın başında, Miami’deyken antrenmandan sonra birkaçımız Whole Foods’a gitti. Steven, oradan sonra bir İtalyan restoranına, ordan sonra da suşi yapılan bir mekana gitti, artık akşam yemeğini yemeye hazırdı. Akşam yemeğine gittiğimizde, bir meze ve en az iki yemek sipariş ediyor, artık ne denemek istiyorsa. Michael Phelps ve sınırsız kalori diyetine duymuşsunuzdur. Bana anlamsız geliyor ama Steven’ın da sevdiği şey bu.

Her şeyi deneyebilirim.” diyor Adams. “Yine de Tayvan’da yediğim domuz testisleri biraz fazla geldi ama fena değildi. Orada bir de şey yemiştim, çevirince anlamı “Çitten Atlayan Keşiş” oluyor. İçinde her baharatın olduğu bir balık tabağı. Çok güzeldi adamım, şiir gibiydi. Başlı başına bir hikayesi vardı.”


  • ESPN yazarı Brian Windhorst’un “Seven feet of not giving a crap — The untold story of Thunder center Steven Adams ” yazısından çevrilen metnin orjinal haline bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

Çeviren: Şahin Can Aydın / twitter.com/telefonofhaydi

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler