Sonu baştan belli

Ricky Hickman-Bobby Dixon gard ikilisiyle başladı Zeljko Obradovic maça. Hickman’ın henüz tam form tutmamış olması da hesaba katıldığında Sinan-Micov-Schilb üçlüsünden en az ikisi için hücumda uygun bir eşleşme demek bu. Bu eşleşmeleri verimli kullanabilmek ise temelde potaya gitmekle mümkün. Ama Jan Vesely varken bu strateji üzerine maçı kurgulamak da imkansız. Öte yandan etkin bir ön alan presiyle başladı Fenerbahçe maça. Bu, Galatasaray Odeabank için önemli bir çıkmazdı maç başında ancak bu soruna ilk çeyrekte Blake Schilb, ikinci çeyrekte ise Sinan Güler ile çözüm üretti Galatasaray Odeabank. Schilb’in yüksek şut yüzdesi ilk çeyreği kurtarmaya yetti ancak soruna temel bir çözüm önerisini getiren Sinan oldu. Hem de Fenerbahçe’yi 2015-16 sezonunun en formda takımı haline getiren stratejinin temel taşları Vesely ve Ekpe Udoh aynı anda sahadayken.

Sinan’ın çözüm önerisine kadar geçen süreçte Galatasaray Odeabank için esas sıkıntı ters eşleşmeleri potaya giderek değerlendirememekti. Chuck Davis’in de topsuz oyun üzerine temellenmiş şuta dayalı bir dört numara olmaması alanı her an daraltan Fenerbahçe savunmasının işine geliyordu aslında. Bu şartlarda oyunu açmak teknik olarak çok zor. Micov’un performansı da hayli yetersiz. Galatasaray ilk çeyrek boyunca topsuz oyun seviyesi ve sıklığındaki düşüklük sebebiyle Fenerbahçe savunmasını, bilhassa Luigi Datome ile Jan Vesely arasındaki bağlantıyı gevşetmeyi başaramadı ancak Schilb’in ilk çeyrekteki bireysel performansı skorun açılmasını engelledi.

Bu noktada Sinan’ın getirdiği çözüm önerisi; Udoh ve Vesely sahadayken, Micov ise savunmada sıklıkla Vesely ile eşleşip hücumda yüksek oranda verimlilikten uzaklaşmışken Fenerbahçe savunmasına reaksiyon zamanı vermenin önüne geçmek oldu. Başka bir çare yoktu aslında. Sinan liderliğinde Fenerbahçe’nin reaksiyon vermesi için gerekli zamanı bulamaması Galatasaray Odeabank’ın hücum süresinin çok azını kullanıp topu potaya göndermesi değildi. Rakip savunmanın reaksiyon vermesinin önüne geçmek adına bu da tercih edilebilir bir yoldur ancak asla tek yol değildir. Sinan, hücumlarda verdiği kararı en kestirme yoldan uygulayarak Fenerbahçe savunmasının reaksiyon vermesinin önüne geçti. İki taraf da yerleşimini tamamladıktan sonra ikili oyun oynama, potaya gitme veya başka bir yol… Sinan tercihini hangi yolda kullandıysa çok kısa süre içinde uyguladı ve Vesely-Udoh ikilisinin aynı anda sahada olmasına karşın Galatasaray Odeabank hücumlarını püskürtmelerinin önüne geçti.

Bogdanovic’in oyunda olduğu bölümlerde teknik ve fiziksel açıdan hiçbir üstünlüğe sahip değildi Galatasaray Odeabank. Göksenin’in Bobby Dixon üzerindeki baskısının arttığı periyotta Sinan’ın tek kurtuluş stratejisini üst düzey uygulaması Galatasaray Odeabank için tek gerçekçi çözümdü. Bunu Göksenin’in hatalı teknik faul sonrası oyundan alındığı bölüme kadar üst düzey, devamında ise ilk yarı sonuna kadar yeterli bir seviyede uygulamaya devam ettiği söylenebilir Galatasaray Odeabank için.

Sinan-Guler

Aslında Galatasaray Odeabank’ın kadro yapısının bu tarz bir oyun için uygun olduğunu söylemek pek mümkün değil ancak oyunun sayılabilir her alanında üstün olan bir rakibe karşı başka bir çarenin olmadığı da aşikar. Öte yandan rakibe reaksiyon süresi vermekte hayli cimri olan bu oyun planı, uygun kadroyla birleştiğinde zaten mümkün olan en kudretli sezonluk stratejiyi vaad ediyor. An itibariyle Real Madrid’in yakaladığı ivmenin altında bu düzenin çok özel taşıyıcıları olan Sergio Rodriguez-Sergio Llull ikilisinin form yakalaması yatarken Dusan Ivkovic’in Anadolu Efes’i, sahip olduğu kadronun dinamikleriyle çatışır hale getirmesi ve kaybetmeyi kanıksayan bir takım oluşturması da bu doktrine kuvvetle karşı çıkıyor olmasının bir sonucu.

Fenerbahçe tarafında ise maçın hikayesini topun ağırlık merkeziyle çember arasındaki mesafe oluşturuyor. Temel amaç hücumları turnike veya smaçla noktalamak değil sadece. Galatasaray Odeabank savunmasının yerleşiminden azami ödün vermesini sağlamak. Zira yakaladığı anlık boşluklar üzerinden hücumunu dizayn eden Bobby Dixon ve Melih Mahmutoğlu olmak üzere hemen her Fenerbahçe oyuncusu için rakip savunmaların yerleşimlerini kısa süreli de olsa bozmak şart. Dixon ve Melih bu yerleşimin bozulmalarından beslenen oyuncular ancak rakip savunma yerleşimini bozan oyuncular değil. Daha doğru ifadeyle Obradovic’in rakip savunmaların yerleşiminde meydana getirdiği aksaklıkların üzerinden şekillendiği stratejilerin asıl taşıyıcıları değiller.

Obradovic’in hücum kurgusunda anlık boşlukları oluşturabilmek adına Udoh-Vesely mutlak bir önem taşıyor. Zira geçmiş yazılarda defalarca ifade ettiğim üzere bu durum onları sistemin iki değişmeyeni haline getiriyor. Topu potaya yaklaştırarak rakip savunmaların yerleşimini bozmak bu ikiliyi potaya yakın noktalarda topla buluşturarak gerçekleştirilebileceği gibi topla potaya yaklaşabilen oyuncular da bu düzenin işlevselliği açısından çok kritik. An itibariyle kağıt üzerinde topla potaya yaklaşabilen iki oyuncu Luigi Datome ve Bogdan Bogdanovic.

Galatasaray Odeabank karşısında Fenerbahçe’de bu görevi ilk çeyreğin henüz başlarında oyuna girdikten sonra Bogdanovic üstlendi ve hücumda yaşanan sıkıntıları başarıyla giderdi. Bu durumun maç içerisinde de değişkenlik göstermediğini söylemek mümkün. Dolayısıyla Bogdanovic’in Galatasaray Odeabank karşısındaki performansını sadece 10 sayı ve 7 asistle değerlendirmek yanlış bir yol olacaktır. Bogdanovic’in dün yaptığı, bir anlamda da Fenerbahçe’nin hücum planını işlevsel hale getirmesi topu potaya yaklaştırmasıydı, topla potaya gidip pozisyonları bitirmesi değildir. Esas olarak bunu da yapmadı zaten.

Chuck Davis’in oyunda olduğu ve olmadığı bölümlerde, yani maçın her anında Vesely-Udoh aynı anda sahadayken, hatta bu ikiliden biri Datome veya Kalinic’le birlikte oyundayken dahi Galatasaray Odeabank her an fizik avantajı yaşadı. Bu sebeple topun potaya yaklaştığı anlarda savunma doğal bir refleks olarak ağırlığı çember yakınına kaydırdı ve dışarıda Fenerbahçe kısalarının aradığı anlık boşluklar meydana geldi.

Fiziksel bir avantaja sahip olmasa dahi Udoh-Vesely ikilisine sahip olmak topun potaya yaklaşması durumunda Fenerbahçe hücumu karşısındaki her savunma için aynı sonucu meydana getiriyor. Datome, dün akşam özelinde bu boşlukları oluşturan değil değerlendiren oyuncuydu ve bu noktada başarısız olduğu söylenemez. Öte yandan Bogdanovic boşlukları oluşturma noktasında kusursuz bir iş çıkardı. Faul problemine girmemiş olması maçı çok daha erken koparabilirdi.

Bogdan-Bogdanovic

Altını bir kez daha çizmekte fayda var. Galatasaray Odeabank’ın yaşadığı fizik dezavantaj oldukça tehlikeli ve sürekli bir tehdit. Stephane Lasme’nin varlığı da sorunu çözebilmek adına yetersiz. Dolayısıyla Galatasaray Odeabank karşısında top alçak post’ta Vesely veya Udoh ikilisinden biriyle buluştuğu anda Fenerbahçe’nin hücumda istediği ortam da sağlanmış oluyor ancak doğaldır ki tek saldırı stratejisiyle oynamayı tercih etmek ikinci bir saldırı önerisine sahipken tercih edilir bir yol ve sezonluk planlama açısında sağlıklı bir plan değil. Dolayısıyla Bogdanovic’in sunduğu çözüm önerisinden faydalanmak Fenerbahçe hücumunun temel ilkelerinden biri haline getirildi Obradovic tarafından. Bu, 24’e 37’lik ribaund üstünlüğü başta olmak üzere pek çok avantaj sağlıyor aslında. Bogdanovic’in yaptığı 7 asist, bizzat oluşturmuş olduğu açıklar esnasında doğru noktalara yaptığı servislerle de ilişkiliydi.

Tüm bunların neticesinde Bogdanovic’in oynadığı 25 dakikaya yakın süre boyunca Galatasaray Odeabank adına maçın kazanılma ihtimalinin fazlasıyla düşük olduğu sonucuna varmak mümkün. İkinci çeyrekte Sinan’ın getirmiş olduğu çözüm önerisi dışında yapacak pek bir şeyi de yoktu Galatasaray Odeabank’ın.

Bu gibi durumlarda oyunun doğal dengelerini değiştirebilen oyuncuların varlığının önemi de anlaşılıyor aslında. Datome gibi bir lüksü gelişme bölümünde değil sonuç anlarında kullandı Fenerbahçe ve bu durum sezonluk çizginin hayli dışında aslında. Öte yandan Galatasaray Odeabank için bu tarz bir oyuncu eksikliğinden bahsetmek mümkün. Bu eksikliği şöyle anlatmak gerekir. Sezonun en kötü maçlarından birini oynadı Vladimir Micov. Bu düşük formun altında yatan da Fenerbahçe uzunlarıyla girdiği fiziksel mücadele ve kaçınılmaz sonuç olarak yıpranmasıydı. Doğal olan da budur. Ancak kağıt üzerinde sahip olunan dezavantajlara karşı doğal akışın karşısında durabilen oyunculara sahip olmak rakip için beklenmedik sonuçlar doğurabiliyor. Cedi Osman veya Dario Saric gibi oyunculara sahip olmak bu gibi durumlarda kağıt üzerinde görünenden farklı sonuçlar çıkarabiliyor ortaya.

Oyun kurma noktasında sıkıntı yaşarken bu sıkıntıyı Saric’le aşma olasılığı gibi. Ya da ters bir eşleşmenin varlığına rağmen Cedi’nin bu eşleşmeden -gerek hücum gerek savunmada- üstün çıkan taraf olabilme ihtimali gibi. Ergin Ataman’ın milli takımda Cedi üzerindeki tasarrufu bu olasılıkları da barındırırken Velimir Perasovic’in Saric’in kullanımında bu detaya dikkat etmemiş olmasının Hırvatistan hücumları üzerinde olumsuz etkileri ortadaydı. Fenerbahçe’ye 2014-15 sezonunda Final Four kapılarını açan en önemli değişim de Bjelica’nın oyunun akşına aykırı özelliklerin kullanımında sınırların zorlanmaya başlanmasıydı keza.

Sonuç itibariyle Avrupa’nın en formda takımına karşı, üzerinden oyun planı yapabilecek mutlak bir dezavantaja sahip olmak her halükarda yarışa birkaç adım geriden başlamış olmak anlamına geliyor. Galatasaray’ın yaşadığı da bundan farksızdı. Fenerbahçe için ise maçı çok daha erken koparabilmek için Bogdanovic’in faul problemine girmemiş olması veya Datome’nin sezon genelindeki kullanımının maç içindeki yansımalarının arttırılması yeterli olabilirdi.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler