”Sevgimiz, hikayelerimiz, birlikte akıttığımız gözyaşlarımız…” | Manu Ginóbili

2008 Pekin’in bronz madalya mücadelesinde Litvanya’ya karşı bulunan son saniye basketinin ardından Arjantinli oyuncu Carlos Delfino, topu kavradı. Maç öncesinde hakemlerle bir anlaşmaya varmıştı; eğer Arjantin galip gelirse Delfino da kanun kaçağı olacaktı.

Arjantin’in Birleşik Devletler’i yenip de altın madalyaya uzandığı 2004 Atina’nın devamı niteliğinde, uluslararası basketbol tarihinde parlak bir başarıydı. Ginobili, İtalya’ya karşı oynanan şampiyonluk maçının ardından maç topunu aldı ve takımca Olimpiyat Köyü’ne kutlamalar için varana kadar sakladı.

O gece yaşananlardan dolayı hiç kimse tam olarak aklanmadı. Parti esnasında Ginobili’nin takım arkadaşlarından ikisi otel odasına girip maç topunu aldı ve Olimpiyatlar’daki okçuluk müsabakalarının yapıldığı alana doğru gizlice yol aldı. Topu olabildiği kadar uzağa taşıyıp, Atina’da keşfedilmesini beklemenin oldukça eğlenceli olduğunu düşünmüşlerdi.

“Herkes bana sonradan ‘Noce, o topla çok kötü bir şey yaptın!’ demişti.” şeklinde gülüyor Nocioni, “Ancak avukatlarıma açıkça ‘Hatırlamıyorum, kafam yerinde değildi’ diyebilirdim.”

“Gerçek eninde sonunda ortaya çıktı,” diyor Scola, “Her kim yaptıysa Manu’nun topu otele kadar getirdiği öğrenilmişti.”

Ginobili, o 2004 topunu hak etmişti. Turnuva boyunca %58’lik şut yüzdesiyle 19 sayı ortalaması yakalamış, yarı final karşılaşmasında ABD’yi 9/13’luk saha içi isabetiyle gelen 29 sayıyla yok etmişti. Manu’nun grup aşamalarındaki Sırbistan mücadelesinin son saniyesinde gelen büyüleyici basketi  2002 Indianapolis’teki mağlubiyetin intikamı olmuş, bireysel kariyerinin belki de en ikonik anı haline gelmişti:

“Tehlike içinde olduğumuz her an, topu Manu’ya teslim ederdik.” diyor Oberto, “Bu bizim çözüm üretme şeklimizdi.”

San Antionio’ya gelecek olursak da Manu, rahat hareket edebildiği aynı alanı burada bulamadı ancak 2004-05 sezonunda Popovich’in güvenini kazanmayı başardı. Kriz anların oyun kurucusu olarak görev aldığı 2005 Finalleri’nin Detroit Pistons’a karşı oynanan yedi maçında ortalama 19 sayı ve 4 de asist  üretmişti.

“O final serisinin en değerli oyuncusu seçilmeliydi.” diyor Budenholzer.

“En azından Timmy’nin yanında yardımcı MVP seçilebilirdi.” şeklinde de ekliyor Buford.

Manu, 2005 sezonunda Pistons’a karşı oynanan yedi maç da dahil olmak üzere oynadığı neredeyse her karşılaşmada ilk beş başlamış ve ligdeki tüm tedbirli savunmacıları, ritmini bir anda değiştiren oyunu ve sonu gelmeyen tuzaklarıyla şoka uğratmıştı. “İnsanlar bana her zaman savunması en zorlu guardın kim olduğunu sorardı.” diyor Raja Bell, “Ben de Kobe derdim, insanların duymak istediği cevap buydu ancak işin doğrusu bu sorunun cevabı Manu olabilirdi. Bir anda dördüncü vitese takar, size yakalanır, ardından ikinci vitese geçerdi ki ona doğru koşasınız. En sonundaysa büyük bir hata yapardı. Hayatım hücum oyuncularına çalışmakla geçti ama onu bir türlü çözemedim.”

On yılını San Antonio Spurs’te geçiren Utah Jazz Genel Menajeri Dennis Lindsey ise “Oyun zekası akıllara durgunluk veren türdendi.” diye ekliyor.

NBA dünyası en sonunda farkına vardı; Ginobili ilk kez All-Star olma şansını elde etti. “Buraya ait olduğumu düşünmüyordum.” diyor Ginobili. “Benim olayım değildi ancak nasıl bir his olduğunu tatmıştım, buna bayıldım.”

Bu durum zorlu bir sorun yaratmıştı: All-Starlar kernardan gelmezdi ancak 2005 NBA Playoff döneminin başlarında Denver ve Seattle’a karşı oynanan sekiz maçın üzerine Popovich, Ginobili’yi tekrardan altıncı adam pozisyonuna getirdi. Teknik ekip, rotasyonun işleyişini beğenmişti.

8 of 13

Arjantin ve Spurs formasıyla alınan farklı  roller

7 YORUMLAR

  1. Yazıda sözü geçen “Arjantin Basketbol Federasyonu’nun maddi açıdan kötü günler geçirdiği dönemler oldu;” kısmını somutlaştırmak isterim.
    Bahsedilen kötü dönemin doruk noktası 2002 yılıydı. Hatta o yıl dünya şampiyonasından hemen önce İstanbul’da ilki gerçekleştirilecek olan Efes Pilsen World Cup’a ekonomik nedenlerle katılamamışlardı.(Arjantin yerine apar topar Bulgaristan çağrılmıştı turnuvaya)..
    2002 Dünya basketbol şampiyonasının konaklama masraflarını da zaten Ginobili kendi cebinden karşılamıştı.. Herkes final maçında nasıl katledildiklerini alenen görmüştü(95 eurobasket finali faciasıyla eşdeğer).. “don’t cry for me Argentina” şarkısı eşliğinde final maçından sonra hüngür hüngür ağlamıştı herkes ve kaybettikleri için değil, hakları yenildiği için..

  2. Mükemmel bir yazı olmuş. Ünlü basketbolcu Ginobilinin yaşamı güzel cümlelerle ve arada resimlerle sıkmadan güzel bir şeklinde anlatılmış. Yazıda bir tane bile anlatım bozukluğu veya noktalama hatası yok. Hazırlayanın emeğine ve ellerine sağlık diyorum ve yeni yazılarını merakla bekliyorum. ..

  3. Zach Lowe’ın (ESPN Senior Writer) Manu Ginobili hakkında yazdığı yazıdan güzel bir çeviri yapmış yazar arkadaş, tebrik etmek gerekir.

  4. Çok güzel bir yazıydı, keyifle okudum. Muazzam emek harcadığı her yerinden belli oluyor. Yazarın ellerine sağlık, tebrik ederim…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler