Patty Mills ve Ginobili, Spurs’ün “Birleşmiş Milletler Akşam Yemeği Grubu’nda” Splitter ve Boris Diaw’a karşın yer alabilen temel oyuncular olmuşlardı. Her akşam dışarıda yer ve sırasıyla restoran seçme hakkına erişirlerdi. Mills, 2011 yılında Spurs’e katıldığında Ginobili onu Avustralya’ya özgü sorulara boğmuştu; Mills’in annesi yerli bir Avustralyalı’ydı, babası da Torres Strait Adaları’nda doğmuştu.
Ginobili, yoğun bir şekilde meraklı biridir. Splitter sayesinde Portekizce öğrenmeye çalışıyordu. Astronomiye de büyük ilgisi vardır. Herhangi bir gece, takım olarak nerede olurlarsa olsunlar Ginobili sürekli, gözle görülebilir gök olaylarını takip etmeye çalışıyordu. Mills’in söylediğine göre Birleşmiş Milletler Grubu, karlı bir geceyi Denver’daki bir otoparkın çatısında yıldızları izleyerek geçirmişti.
2009 yılında Oberto kalbinden rahatsızlık geçirirken doktor randevularının birinde Ginobili’den ona konukluk etmesini rica etmişti. “Manu’nun araştırma yapacağını ve benim soracaklarımdan daha iyi sorular soracağını biliyordum.” diyor Oberto. Tüm operasyon boyunca Ginobili de hastanede onunla beraber bekledi.
Arjantinli matematik profesörü ve ulusal basketbol tarihiyle ilgilenen yazar Adrian Paenza, Ginobili’ye el yazmalarını derletti ve ona bir bilmece sordu: Bir odada aynı doğum gününe sahip olma ihtimali %50’nin üzerinde iki insanın bulunabilmesi için kaç insan yer alması gerekir? Doğru cevap 23 ancak Ginobili çıkan sonuca güvenmemişti. Her Spurs maçından önce takımdaki oyuncuları ve doğum tarihlerini inceleyerek sorunun cevabını bulmaya çalışırdı. “Hala daha her maçtan önce yaparım.” şeklinde de ekliyor Ginobili.
Akşam yemeklerinin birinde Ginobili, altın jenerasyon kültürünü San Antonio’dakilere benimsetmeye çalışıyordu, yanlışlıkla. “Basketbol dünyasındaki hiç kimse ailem hakkında bu kadar soru sormamıştı.” diyor Mills, “Bu sorular parkede birbirimize güvenmemizi sağlamıştı, çok önemli bir şeydi.”
Yazıda sözü geçen “Arjantin Basketbol Federasyonu’nun maddi açıdan kötü günler geçirdiği dönemler oldu;” kısmını somutlaştırmak isterim.
Bahsedilen kötü dönemin doruk noktası 2002 yılıydı. Hatta o yıl dünya şampiyonasından hemen önce İstanbul’da ilki gerçekleştirilecek olan Efes Pilsen World Cup’a ekonomik nedenlerle katılamamışlardı.(Arjantin yerine apar topar Bulgaristan çağrılmıştı turnuvaya)..
2002 Dünya basketbol şampiyonasının konaklama masraflarını da zaten Ginobili kendi cebinden karşılamıştı.. Herkes final maçında nasıl katledildiklerini alenen görmüştü(95 eurobasket finali faciasıyla eşdeğer).. “don’t cry for me Argentina” şarkısı eşliğinde final maçından sonra hüngür hüngür ağlamıştı herkes ve kaybettikleri için değil, hakları yenildiği için..
Mükemmel bir yazı olmuş. Ünlü basketbolcu Ginobilinin yaşamı güzel cümlelerle ve arada resimlerle sıkmadan güzel bir şeklinde anlatılmış. Yazıda bir tane bile anlatım bozukluğu veya noktalama hatası yok. Hazırlayanın emeğine ve ellerine sağlık diyorum ve yeni yazılarını merakla bekliyorum. ..
Çok güzel olmuş
Manu’nun yaşamı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tebrikler
Zach Lowe’ın (ESPN Senior Writer) Manu Ginobili hakkında yazdığı yazıdan güzel bir çeviri yapmış yazar arkadaş, tebrik etmek gerekir.
Muthis yazi. Elinize saglik
Çok güzel bir yazıydı, keyifle okudum. Muazzam emek harcadığı her yerinden belli oluyor. Yazarın ellerine sağlık, tebrik ederim…