Şampiyonluğa giden yol konsantrasyondan geçer! | #BSLPlayoff

Turkish Airlines Euroleague’de gösterdiği performansla tüm Türkiye’yi gururlandıran Fenerbahçe, gözünü lige çevirdi.

Geçtiğimiz sezon tarihinde ilk kez Final Four oynama başarısı gösterdikten sonra ligde play-offlarda hayal kırıklığı yaşayan Zeljko Obradovic’in öğrencileri için oldukça zorlu bir play-off yolu var.

İlk turda normal sezonun sürpriz takımlarından Muratbey Uşak Sportif ile eşleşen Fenerbahçe, bu turu geçerse karşısında Galatasaray Odeabank-Pınar Karşıyaka serisinin galibini bulacak. Sarı lacivertli takım için her şey yolunda giderse finalde ise karşısında büyük ihtimalle normal sezonu lideri Anadolu Efes’i bulacak.

Finalde CSKA Moskova karşısında oldukça kalp kırıcı bir yenilgi alan Fenerbahçe için Final Four’dan sadece üç gün sonra bir playoff maçına çıkmak tabii ki kolay olmayacak ancak şampiyonluk için bütün takımın hem kafa hem de fiziksel olarak bir an önce playoffa odaklanması gerekiyor.

fenerbahce.org
fenerbahce.org

Son on yılın en başarılı takımı

Milenyumun başında amatör branşlarda yaşanan küçülmeyle birlikte 1990-2000 arasında yaşanan heyecanı kaybeden Fenerbahçe, Ülker ile birleşerek 2006’dan sonra tekrar yükselişe geçti.

Son on yılda ligde altı kez finale yükselen Fenerbahçe, sadece bir kez finalde kaybederken, beş kez şampiyonluğa ulaştı.

Son on yılda Anadolu Efes ile birlikte en çok finale yükselen takım olan Fenerbahçe, beş kere şampiyon olarak ligde büyük bir üstünlük kurdu.

Fenerbahçe, son on yılda sadece üç kere ilk turda elenirken, bir kere de yarı finalde play-offa veda etti. Sarı-lacivertli ekip, son on yılda çıktığı 79 maçta 59 galibiyet aldı.

Geçtiğimiz sezondan bu sezona

Zeljko Obradovic’in ilk senesinde Euroleague’de Top 16’da kalan Fenerbahçe, ligde şampiyonluğa ulaşsa da taraftar ile Obradovic’in arasındaki bağ henüz kurulamamıştı. İkinci sezonuyla birlikte yönetim olarak da bir değişikliğe giden Fenerbahçe, sancılı başlayan ikinci sezonda ise sezonun devamında hem takım oyun olarak gelişirken hem de taraftar Obradovic’e güvenmesi gerektiğini öğrendi.

Geçtiğimiz sezon Final Four öncesi şube tarihi günlerini yaşarken Obradovic, bir röportajında yazın geçirilecek olan sürecin mesajını verdi. Tecrübeli koç, o röportajında önümüzdeki sezonun transferi için geç kalıyoruz diyerek hem yönetime hem de takımdaki bazı oyunculara mesajını çaktı. Final Four’da dördüncü olan Fenerbahçe’de oyuncuların Avrupa’da gösterdiği direnci ligde göstermemesi de değişimin ana sebeplerinden biri oldu.

Gerçekten de sezonun bitmesiyle birlikte Ülker-Fenerbahçe ayrılığı büyük bir sansasyon yaratırken kulübün basketbol bütçesinin ne olacağı bir süre belirsizliğini korudu.  Ülker ile ayrılığa rağmen maddi desteğin devam etmesini sağlayan kulüp, geçtiğimiz yıllara göre daha düşük miktar da olsa da önemli bir bütçeyi Koç Zeljko Obradovic’e vermeyi başardı ancak takımın ana yıldızı Nemanja Bjelica’nın gidişi her şeyi yine bozdu.

Geçtiğimiz sezon bütün basketbol planını ana noktada Bjelica’ya dayandıran Obradovic, onun ayrılması sonrası takımın skoreri Andrew Goudelock ile de yollarını ayırdı. Sezon ortasında takıma katılan Nikos Zisis, Almanya’nın yolunu tutarken geldiği günden beri beklentilerin çok aşağısında kalan Luka Zoric ise biten kontratı sonrası ülkesine geri döndü.

Koç Obradovic, yazın önemli bir kararı da yerli oyuncular üzerinden verdi. Geçtiğimiz sezon geniş kadroda sürekli yerli oyuncuları rekabet halinde tutmaya çalışan Obradovic, kadrodaki önemli yerli oyuncuların birçoğuyla yollarını ayırdı. Emir Preldzic ve Oğuz Savaş gibi uzun yıllar takımın kadrosunda yer alan oyuncuları takımdan gönderen Obradovic, geçtiğimiz sezon kadrosuna katılan Serhat Çetin ve Semih Erden ile de yollarını ayırdı. Genç oyuncu Kenan Sipahi’yi de Karşıyaka’yı kiralayan Obradovic, giden oyuncularına rağmen yerli rotasyonuna sadece iki takviye yaparak kadronun geri kalanını genç Türk oyuncularla doldurdu.

Karşıyaka’nın mucizevi şampiyonluğunda önemli rol oynayan Bobby Dixon’ı devşirme olarak kadrosuna katan Fenerbahçe, son yıllarda ortalama üstü takımlarda önemli katkılar veren Barış Hersek’i de rotasyon açısından kadrosuna kattı. Fenerbahçe, yabancı transferde ise Kızılyıldız’da önemli bir patlama yapan Nikola Kalinic’i çok önemli bir bonservis bedeli karşısında kadrosuna kattı. Saf oyun kurucu kelimesini ağzından düşürmeyen taraftarına Olympiakos’ta önemli başarılar yakalayan Kostas Sloukas’ı hediye eden Obradovic, NBA’den de üç önemli isimle anlaştı.

Gigi Datome’yi Rusların elinden kapan Fenerbahçe, Zoric ve Semih’in ayrılığı sonrası boşalan pivot rotasyonunu ise NBA’de sakatlıkları sebebiyle tutunamayan Ekpe Udoh ile doldurdu. Olympiakos’ta şampiyonluk yaşadıktan sonra NBA’e giden Pero Antic’i de kadrosuna katan Fenerbahçe böylece 2015-2016 sezonun kadrosuna kurdu.

Obradovic, yaz dönemine dönüp baktığımızda Fenerbahçe oldukça riskli bir kadro kurdu. İlk iki yılında daha çok tempo ve bire bir basketbola dayalı bir basketbolu tercih eden Obradovic, daha hareketli, daha mobil ve oyunu dikte eden bir takım kurdu.

Burak Akbulut/Anadolu Ajansı
Burak Akbulut/Anadolu Ajansı

Eleştirilere cevap sahada geldi

Dediğim gibi Obradovic, riskli bir kadro kurarken, hem taraftarın büyük bir bölümü hem de basketbol kamuoyu sezon öncesi Fenerbahçe kadrosunu geçtiğimiz sezonun arkasında gördü.

Sertlik ve kadro homojenliği konusunda birkaç adım önce geçen Fenerbahçe’nin yetenek olarak ise geriye gittiği düşünülüyordu. Teker teker isimlere bakarsak Dixon’ın ilk defa bu seviyelerde oynayacak olması, Sloukas’ın ana rolde neler yapabileceği, Udoh’un neler vereceğinin belirsiz olması ve uzun rotasyonunda zaten kişi olarak az olan Fenerbahçe’nin Pero Antic gibi fiziksel olarak düşüşte olan bir oyuncuyu tercih etmesi akıllarda birçok soru işareti oluşturdu.

Bütün bunların yanında geçtiğimiz sezon birden çok yaratıcı oyuncuya sahip olan Fenerbahçe’nin Goudelock gibi büyük bir skorerin yerini doldurmamış olması da Fenerbahçe’nin yeni kadrosunun hücum gücünü sorguluyordu…

Bütün bu eleştirilerin cevabı ise sahada geldi. Yeni kurulan her takım gibi sezon içerisinde sorunlarını bir bir çözen Fenerbahçe, basketbolun kağıt üzerinde düşünüldüğü gibi bir spor olmadığını herkese öğretti.

Ekpe Udoh’un Avrupa basketboluna uyumunun beklenenden daha iyi olmasıyla birlikte savunmada oldukça sert bir takım olan Fenerbahçe, hücumda ise topu paylaşan ve iki üç numaralarıyla skoru bulan bir takım oldu.

Fenerbahçe’nin skoru paylaşma yeteneğini şöyle bir istatistikle kafalarda daha net oluşturabiliriz. Fenerbahçe, bu sezon Euroleague’de beş farklı oyuncusu da çift haneli sayılarda sayı ortalaması tutturan tek takım oldu.

Ekpe Udoh Jan Vesely  ikilisinin savunmada getirdiği avantajı hücumda da değerlendiren Fenerbahçe, elindeki rotasyon açısında kısıtlı ancak kullanabilirlik açısında geniş kadroyla her maçta farklı oyunlar sergiledi. Zaman zaman bire bir basketbol oynayan Fenerbahçe, zaman zaman ise topun uzuna indiği ve devamında topun hızlıca döndürüldüğü hücumlar sergiledi. Savunmada ise Bobby dışında her pozisyonda rakipleri karşısında uzun kalan Fenerbahçe, Vesely ile Udoh’un rakip savunmayı sürekli dışarıya itmesi sayesinde rakip hücumların ana planlarını hep bozdu. Hücumda ise Datome’yi sürpriz bir şekilde üç numarada kullanan Fenerbahçe, kısa rotasyonundaki skorer oyuncu eksikliğini de bu şekilde çözdü.

Dediğim gibi transferlere baktığımızda Datome dışında bütün isimler soru işareti taşısa da Obradovic, sistem içerisinde bu soru işaretlerinin birçoğunu eritti. Bogdanovic’in sezon içerisinde artan formu, Datome’nin üç numara savunmasındaki iyi niyeti, Bobby’nin Karşıyaka’nın sistemi dışında da başarılı olabileceğini göstermesi de tabii ki elini kuvvetlendiren konular oldu.

Sezon boyunca tempoyu kendi istediği gibi belirleyen Fenerbahçe, sürekli rakiplerinin ümitlerini kırarken oyun içerisindeki sertlik ve atletizm seviyesiyle hep bir adım önde oldu. Belki geçtiğimiz sezona göre yetenek anlamında bir adım geride olsa da oyuncuların birbirini kardeş gibi görmesi ve bu ruhun saha içerisinde sahaya yansıması Fenerbahçe taraftarını mest etti.

Fenerbahçe Basketbol (@FBBasketbol)
Fenerbahçe Basketbol (@FBBasketbol)

Peki sezon içerisinde ne oldu? 

Üç farklı kulvarda yarışan Fenerbahçe, şu ana kadar sonuçlanan iki kupanın birinde şampiyon olurken, birinde ise final oynama başarısı gösterdi.

Ligle başlarsak dediğim gibi her yeni kurulan takım gibi sezon öncesi bir bocalama dönemi yaşayan Obradovic’in öğrencileri, ilk altı haftada üç yenilgi alarak acaba dedirtti ancak özellikle Euroleague’de alınan galibiyetlerle takım olarak havaya giren Fenerbahçe, Kasım ayının ortası gibi yakaladığı formun etkisini lige de hissettirdi. On üç haftada sadece Anadolu Efes’e kaybeden Fenerbahçe, zirve yarışında yer alacağını gösterdi. Şubat ayında yoğunlaşan takvimde rotasyonun iyice daralması ve Vesely’nin sakatlığıyla beraber ligde iyice sıkıntıya giren Fenerbahçe, deplasmanda Banvit ve Pınar Karşıyaka’ya kaybederek bir anda yenilgi sayısında Galatasaray Odeabank’a yakalandı. Rakibinin arka arkaya aldığı yenilgilerle tekrardan avantajı ele geçirerek ligde son sekiz maçını kazanan Fenerbahçe, ligi ikinci sırada tamamlarken playoffta Muratbey Uşak Sportif ile eşleşti.

İşin Euroleague kısmında ise tarihinin en iyi sezonunu yaşayan Fenerbahçe, yirmi üç galibiyet alırken sadece altı yenilgi aldı. Normal sezon grubunu çok rahat bir şekilde lider tamamlayan Fenerbahçe, Top 16’da da grubunu rahat bir şekilde lider tamamladı. Playoffta son şampiyon Real Madrid’i ezerek geçen Fenerbahçe, tarihinde ikinci kez Final Four’a yükselme başarısı gösterdi. Final Four’un ilk maçında Laboral’i uzatmada mağlup eden Fenerbahçe, finalde ise CSKA Moskova karşısında ilk yarı yirmi sayı geriye düşse de son çeyrekte yaptığı inanılmaz dönüşle son saniyelere önde girdi ancak son topta hakemler stepsi çalmayınca maçın uzamasına engel olamayan Fenerbahçe, uzatmada maçı kaybederek şampiyonluğu kaybetti.

Türkiye Kupası’nda ise finale kadar rahat yükselen Fenerbahçe, finalde ise Darüşşafaka Doğuş karşısında zorlansa da Bogdan Bogdanovic’in üçlüğüyle kupayı müzesine götürdü.

Genel olarak baktığımızda oynadığı 65 maçın 53’ünü kazanan Fenerbahçe, sadece on iki maç kaybetti. Evinde bu sezon hem lig hem de Euroleague’de toplamda 28 maç oynayan Fenerbahçe, sadece Torku Konyaspor’a kaybetti. Obradovic’in öğrencileri, hem lig hem de Euroleague’de evinde en iyi performans sergileyen takım oldu.

Şampiyon için konsantrasyon şart! 

Fenerbahçe’nin burada playoff öncesi bütün iyi yanlarını saymanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Yukarıda da söylediğim gibi Fenerbahçe savunmada Jan Vesely-Ekpe Udoh ikilisiyle rakip guardları dışarıya püskürten bir takım. Hücumda ise Vesely ve Ekpe’yi kullanmayı unutmayan, kısa rotasyonundan yüzdeli bir şekilde katkı alabilen bir takım, zaten bu sayede  Avrupa’de bu sezon en iyi basketbol oynayan takımlardan biri…

Final Four öncesi yazımda söylediğim gibi Fenerbahçe şu anda en iyi durumunda yer alıyor ancak geçtiğimiz sezon Fenerbahçe’de gördüğümüz Final Four sonrası favori takımların düşüşü basketbolda sıklıkla gördüğümüz bir olay. Bundan üç yıl önce Avrupa’da belki son yılların en dominant basketbolunu oynayan Real Madrid bile o sezon ligde şampiyonluğu Barcelona’ya kaptırdı.

O yüzden Final Four’da yaşanılan hayal kırıklığı sonrası bir başka hedefe yönelmenin zorluğu şuan Fenerbahçe için en büyük sorun gibi gözüküyor. Sarı lacivertli takım gerçekten Final Four’da şampiyon olmayı hak etti ve şampiyonluk uzun yıllar unutulmayacak bir şekilde ellerinde kayıp gitti. Maç sonrası birçok oyuncunun yüzüne baktığımızda bu durumun oluşturduğu hayal kırıklığını net bir şekilde görebiliyoruz ve böyle bir durumdan sonra sadece 72 saatin ardından başka bir hedef için bir maça çıkmak şuan bu oyuncular için en zor şey…

Koç Zeljko Obradovic, tecrübesiyle mümkün olduğunca bunun önüne geçmeye çalışacak ve takımını maçlara odaklamaya çalışacaktır. Burada Obradovic kadar Fenerbahçe taraftarının da önemli bir görevi var. Bütün sezon boyunca onlar için mücadele ederek gururlandıran takımlarını yalnız bırakmayarak maçlarda oyuncuları ayağa kaldırması gerekiyor.

Fenerbahçe’nin ilk turda karşılaşacağı Muratbey Uşak Sportif, bütün sezon gösterdiği performansla karşısında bir dakika bile ciddiyeti kaybedemeyeceğiniz bir takım olduğunu herkese gösterdi… Atletizm seviyesi yüksek, ribaundları domine eden bir takım. Paul Harris, bu sezon bireysel performans açısından Adrien Moerman’dan sonra ligin en domine performanslarından birini sergiledi. Khem Birch ise pota altında gösterdiği performansla Olympiakos’un ilgisini çekmeyi başardı.

Playoffta yer alan takımlar arasında hücum verimliliğinde en arkada yer alan Muratbey Uşak Sportif, hücumda daha çok bireysel yetenekler ve ikinci şans sayıları sayesinde sayılarını bulunuyor ki bu nokta da maç başına aldıkları 13.8 hücum ribaundu onlara büyük bir şans veriyor. İşin savunma kısmında ise oldukça atletik bir takım olan Uşak Sportif, rakiplerinin pas kanallarına baskı yaparak onları hataya sürüklemeye çalışıyor.

Dokuz kişilik bir rotasyonla oynayan Uşak Sportif’te Koç Ozan Bulkaz, herkesin rollerini o kadar net bir şekilde dağıtmış durumda ki herkes sahaya girdiğinde ne yapması gerektiğini net bir şekilde biliyor.

Tabii ki Uşak’ın bir çok sorunu da bulunuyor. Maç içerisinde çok fazla iniş çıkış yakalayan Uşak Sportif, skor bulma konusunda da çok fazla bire bire kalıyor.

En başa dönersek Fenerbahçe’nin rakibi Muratbey Uşak Sportif ile oyun kalitesi ve oyuncu kalitesi arasındaki fark çok büyük ancak Muratbey Uşak Sportif karşısında Fenerbahçe’nin konsantrasyonunu yavaş yavaş lige kaydırması gerekiyor. Belki bu yetenek seviyesinin farkı yüzünden Fenerbahçe, bir şekilde yarı finale yükselebilir ama playoff devam ettiği sürece sahada konsantre olmayan bir Fenerbahçe için işler bu şekilde yürümeyecektir.

Konsantre bir Fenerbahçe ise evindeki performansı ve basketbol kalitesiyle bu ligin en büyük şampiyonluk adayıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler