”O, kalabalık büyüdükçe kişiliği de büyüyen bir şakacıydı” | Phil Jackson

Shaq’ı ilk tanıdığımda, Montana’daki göl evimin yakınlarında sahneye çıkan bir hip-hop grubunun afişlerini süslüyordu. 1999 senesinin yazıydı ve Lakers tarafından yeni işe alınmıştım. Shaq, yaz aylarını orada geçirdiğimi duydu ve bana ulaştı. Onu evime davet ettim.

O gün işim uzamıştı ve benden birkaç saat önce evime varmıştı. Sonunda eve vardığımda Shaq kendi evinde gibiydi. Göl çevresindeki ev sakinleri evlerinin önündeki rıhtımlara çıkıp onu izliyorlardı. Komşularım bana onun bir çocuğun trambolininde sıçradığını sonra da başka birinin WaveRunner’ını* alıkoyarak yüksek sıçramalar yaptığını söylüyordu. Daha sonra bana büyük bir tahta parçasını taşımam için yardım etti.

Onunla ”ciddi” konuşmak için zaman yaratmaya çalıştım ama bunun onun karakterine ait bir parça olmadığını anladım. O eğlenmeyi sevmişti – gösteriş değil, ama ona yakın bir şey. O, kalabalık büyüdükçe kişiliği  de büyüyen bir şakacıydı.

Lakers takımındaki hedefim Shaq’ı kariyeri hakkında ciddileştirmekti. O sıralarda, Shaq filmlerdeydi, kendi rap olayı vardı, televizyon reklamlarında vardı ve genel olarak çok ünlüydü. 1999 sezonu öncesi, kamp dönemindeyken bir akşam yemeğinde ona MVP olmak onun hedefi olmalı demiştim. Aslında ona, emekli olduğunda bu ödülü ”Shaq Ödülü” olarak değiştirmeleri gerektiğini söyledim.

1999-2000 sezonun ilk haftasında, bir mola sırasında kenara gelirken onu durdurdum ve ona şu soruyu sordum: ”Wilt’in en büyük başarısı sence ne idi?” O seri ve güvenli bir şekilde cevapladı: ”Maç başına 50 sayı ve 30 ribaund ortalamasıyla oynaması.”

Kafamı salladım.

”Hayır, maç başına 48 dakika ortalaması vardı. Sence sen bunu yapabilir misin?”

Moladaki toplanmanın ardından bana dönüp baktı.

”O yaptıysa ben de yapabilirim.”

Getty Images
ROCKY WIDNER/NBAE/GETTY IMAGES

Ben de onu şikayet edene kadar 48 dakika oynattım. Kasım ayının başlarıydı ve kendi ofisime gelmek istemediği için John Salley’i konuşmacısı olarak gönderdi. Buna boyun eğmeye razıydım çünkü bu denemenin zaten tüm sezon boyu süreceğini beklemiyordum. Konu o değildi. Bu konu hakkında bir daha konuşmadık. Ama bu ona iyi bir kondisyon sağlamıştı. Sezon sonunda MVP olmuştu.

Anlatmayı sevdiğim hikayelerden biri de oyunculara verdiğim kitaplar hakkında. Bunun arkasındaki düşünce, oyunculara kendi eşsiz kişiliğini yansıtan bir kitap vermek istemem. Shaq için Lakers ile olan ilk yılımda, Nietzsche’nin yazdığı Ecco Homo adlı bir kitap aldım. Sanırım Shaq filozofik içeriğini ve latincede ”Bu Adamı İzle” anlamına gelen başlığını beğenmişti.

Sonuçta, kendine Büyük Aristo lakabını veren bu adamdı.

Bir sonraki sene Shaq için seçtiğim kitap Hermann Hesse’nin kendini bulma yolculuğunda olan bir adam hakkındaki Siddhartha romanıydı. Az biraz Buddha’nın hayatı ile alakalıydı. Uzun bir uçak yolculuğun başında kitapları dağıtırken onlara – şakayla karışık bir şekilde – yolculuğun sonunda kitap özetini beklediğimi söyledim. Bu yolculuk Chicago’da Shaq’ın oyundan ihraç edildiği bir Bulls maçı sonrası sona erdi. O bekleyip basın ile konuşmak yerine doğrudan otobüse gitti. Basın toplantısından sonra otobüse geçtim ve Shaq’ı Siddhartha kitabını okurken buldum. Eve dönüş yolunda uçakta koltuğuma gelip bana kitabının özetini verdi. Elime geçen tek özetti. Özette: ”Siddhartha tıpkı benim gibi, parası, ünü ve kadınları olan genç bir prens hakkında yazılmış bir kitap. Prens kendini keşfetmeye de çalışıyor, tıpkı ben gibi.

Koç ve oyuncu olarak son görüşmemiz Miami’ye takas olduktan sonra gerçekleşti. Onu cep telefonundan aradım ve nerede olduğunu sordum. Onun tarafından çok sesler geliyordu. Korna sesleri duyuyordum.

”Araba mı kullanıyorsun?” diye sordum.

”Çalınmış arabaları arıyorum.” diye cevap verdi.

Doğruydu. Konuşurken Shaq, Batı Hollywood taraflarında gayri resmi polis işiyle uğraşıyordu. Şerif Shaq boş zamanında adalet peşindeydi.

Son kez vedalaşmak için bir restorantta buluşma planı yaptık. Shaq kendisininkinden çok benim gelecek yılım ile ilgiliydi – her zaman en alışılmadık şekilde takım oyuncusuydu. O gidip Miami’de şampiyon oldu. Onun için mutluydum ama Basketbol Şöhretler Müzesi’ne bir Laker olarak girmeyi seçti. Los Angeles’ta çok ilginç ve eğlenceli beş yıl geçirdik. Tüm meydan okumalarına ve büyüklüğüne rağmen öncelikle bir takım oyuncusuydu. Takım arkadaşlarını nasıl daha iyi oyuncu yapabileceğini biliyordu. Hep kendi gibi oldu – ve gerçekten eğlenceli.

Ondan önce, NBA uzun adamların hükmettiği bir lig olarak bilinirdi. George Mikan, Bill Russell, Wilt Chamberlain, Kareem Abdul-Jabbar, Bill Walton, Ralph Sampson, Hakeem Olajuwon ve diğer yetenekli uzunlar. Shaq geldi ve bunu daha önce kimsenin görmediği bir keyifle yaptı.

Tebrikler, dev adam.

Phil Jackson

*Jet ski benzeri bir hızlı su motorsikleti


Kaynak | The Players’ Tribune 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler