Nigel Hayes-Davis: “Önemli olan sezonun nasıl sona erdiğidir”

Röportaj: Kemal Rutkay Özcan & Hüseyin Karagöz

Fenerbahçe Beko formasıyla ilk sezonunun yarısını geride bırakan Nigel Hayes-Davis, LDLC Asvel maçı öncesinde TrendBasket’e özel bir röportaj verdi.

Temmuz ayında Fenerbahçe Beko kadrosuna katıldığında birçok soru işaretini beraberinde getiren Nigel Hayes-Davis için bu endişeleri ortadan kaldırmak çok uzun sürmedi. Sarı lacivertli formayla çıktığı henüz ilk maçta, Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda Anadolu Efes’e karşı sahanın en skorer ismi olan Nigel Hayes, o günden sonra da arkasına bakmadı.

Zalgiris Kaunas sonrası Barcelona’da bir duraklama yaşayan 28 yaşındaki oyuncu, beklentileri fazlasıyla aştığı Fenerbahçe’de şu an koç Dimitris Itoudis’in ve taraftarların favori oyuncularından biri haline gelmeyi başardı.

Biz de ilk fırsatta kendisine bu serüven hakkındaki sorularımızı yönelttik. Sezonun geride kalan kısmını hem takım hem de EuroLeague perspektifinden değerlendiren Nigel; Kaunas ve Barcelona’dan, deplasman maçı oynama tutkusundan ve Türkçe becerilerinden bahsetti.

  • Fenerbahçe’ye transferinde Dimitris Itoudis’in büyük bir rol oynadığını ve onunla yaptığın görüşmenin kararında etkili olduğunu biliyoruz. Geride kalan 5-6 ayın ardından bu kararın ve Itoudis ile çalışma deneyimin hakkında neler söylersin?

“Balayı sona erdi. Bir erkek, koç ve öğretmen olarak onu takdir ediyorum. Yalnızca benimle değil, takımın tamamıyla çok iyi iş çıkarıyor. Itoudis hakkında olumlu sözler sarf etmekten başka bir şey diyemem. Şu ana kadar iyiydik ancak kimse sezonun nasıl başladığını önemsemez. Önemli olan nasıl sona erdiğidir. Biz sadece neyi iyi yapıyorsak onu sezonun ikinci yarısında da yapmaya devam etme çabasındayız.”

  • Fenerbahçe, Bjelica gibi eskiden MVP olmuş bir oyuncudan mahrum olmasına rağmen ilk 10 maçta 9 galibiyet alarak sezona çok hızlı bir giriş yapmıştı. O dönemde yolunda giden neydi?

“Teknik ekip ve Dimitris Itoudis, Fenerbahçe’de çok iyi bir takım oluşturdu. İnsanların ne yapmamız gerektiğini düşünmeleri bizim sorumluluğumuzda değil ve bizi ilgilendirmiyor. Bilirsiniz, biz bir takım olduk ve bu da bizim takımımız. Koç ve teknik ekip bu oyuncuların kapasitesini biliyordu ve bu takımı bir araya getirdi. Biz de sahaya çıkıp isteneni yapabiliyoruz. Birbirimizi tamamlıyor, eğleniyor ve sıkı oynuyoruz. Hepimizin övülecek güzel yanları var. Yalnızca basketbol açısından da değil, davranışlar ve karizma olarak da.”

  • Ancak sonraki 7 maçta sadece 1 galibiyet geldi. Bu dönemde ne değişmişti?

“Sakatlıklarımız vardı, bu kadar basit. Bu, kontrol edebileceğiniz bir şey değil. Takım için kilit rolde olan bazı isimler dışarıda kalmıştı; ki bu da bazılarımızın farklı rollerde oynamasına sebep oldu. Bu da takımın dinamiklerini değiştirdi. Sakatlar geri döndüğünde de daha önce oldukları yere geri dönmek için ritme ve zamana ihtiyaçları vardı. Hala mağlubiyetler yaşayabiliyoruz ancak bu da basketbolun güzelliği. Bunu kontrol edemezsiniz. Yalnızca herkesin sağlıklı durumda olmasını ve yolunuza öyle devam etmeyi umarsınız.”

Deplasman maçları içimdeki en iyi versiyonu ortaya çıkarıyor

  • Skorerlik bakımından en iyi performansların Monaco, Panathinaikos ve Olimpia Milano deplasmanlarında gelmişti. Bu maçların hepsinde 20 sayının üstüne çıktın ve takım üç maçı da kazandı. Deplasmandayken içinden farklı bir yaratık mı çıkıyor?

“Deplasman maçlarına bayılıyorum. Bunu her zaman söylerim: Deplasman maçları en iyisidir. Farklı bir arenaya sadece 12-13 kişilik takım ve teknik ekiple gidersiniz. Fenerbahçe tribünleri genelde deplasman maçlarında oluyor ancak yine de salona ve rakip takıma karşı yalnızsınızdır. Deplasman maçlarının benim en iyi versiyonumu ortaya çıkardığını söyleyebilirim.”

  • Ayrıca duymuş olabileceğin başka bir istatistik daha var: Nigel Hayes-Davis bu sezon 16 maçta çift haneli skor kaydetti ve Fenerbahçe bu maçların 15’ini kazandı. Bir skorer olarak bilinmiyor olmana rağmen bunun hakkında ne söylersin?

“Basitçe şunu söyleyebilirim: Nigel Hayes’in topu potaya daha çok göndermesi gerekiyor gibi gözüküyor. Bir takım oyuncusuyum, herkesin de bunu onaylayacağını düşünüyorum. Takım, bireyden önce gelir. Ancak rakamlar da yalan söylemez. Itoudis de bana, beni buraya sadece savunma yapmam için getirmediğini söylemişti. Rakamlar destekliyor, koç da arkamda. Neden şut kullanmayayım ki?”

  • Fenerbahçe kadrosuna baktığımız zaman bir trend görüyoruz. Sen, Dyshawn Pierre, Tony Jekiri ve Johnathan Motley benzer geçmişlere sahipsiniz.  Hepiniz şu anda olduğunuz konuma yukarıya doğru ivmelenerek geldiniz. Gölgede kalmanın nasıl bir şey olduğunu hepiniz kariyerinizin bir noktasında deneyimlediniz. Bu, takım içi dinamikleri hangi açıdan etkiliyor?

“Saydığın oyuncuların hepsinde farklı davranış biçimleri, oyuna yaklaşım anlayışları ve karakterler var. Ortak nokta olarak söyleyebileceğim tek şey sıkı çalışma. Hepimiz işe gelip yapmamız gerekeni yapıyor ve daha iyi olmaya çalışıyoruz. Ayrıca hepimiz ‘underdog’ mantalitesine sahibiz. Bu mantaliteyle oynuyor ve her maç aynı enerji ile yoğunluğu ortaya koymaya çalışıyoruz.”

Lig feci biçimde rekabetçi

  • Şu anda EuroLeague puan tablosunda eşi benzeri olmayan bir durum söz konusu. Dört takım zirveyi paylaşıyor ve 1. sıra ile 11. sırayı yalnızca 3 galibiyet ayırıyor. Bu veri, ligin rekabetçiliği hakkında ne söylüyor dersin?

“Ligin feci biçimde rekabetçi olduğunu söylüyor. Elimizdeki veriler bunu gösteriyor. Aslında ocak ayında hangi sırada olduğunuz önemli değildir ve kimse bunu umursamaz ancak bir ya da iki mağlubiyetin dışarıda kalmanıza sebep olabileceğini görüyoruz. Oldukça yakın bir lig. EuroLeague’de her maç önemli. Bizim yapabileceğimiz tek şey de maç maç gidip sıradaki mücadeleye odaklanmak.”

  • 2019 ile 2021 yılları arasında Zalgiris Kaunas’ta oynarken çok iyi bir dönem geçirmiştin ve tahmin ediyorum ki orada çok güzel anıların var. Bu açıdan bakınca Final Four’un Kaunas’ta oynanacak olması sende ekstra bir motivasyon yaratıyor mu?

“Hayır. Amaç zaten açık bir şekilde Final Four’a gitmek. Hangi şehirde olacağının önemi yok. Orada iki güzel yıl geçirdim ve şehir hakkında sadece iyi şeyler söyleyebilirim. Ayrıca sadece Avrupa’nın değil, dünyanın en iyi taraftarlarından birine sahipler. Kaunas şehri tarafından hoş karşılanacağımı biliyorum ama önce oraya gidebilmemiz gerekiyor.”

  • Şu anda Fenerbahçe kadrosunda olan sen ve Nick Calathes, eski Barcelona oyuncususunuz ve ikiniz de orada en iyi versiyonlarınızı gösteremediniz. Son zamanlarda Barcelona forması giymiş Birçok farklı oyuncu için de aynısı söylenebilir.  Barcelona’nın, görünüşteki bu benzersiz dinamikleri hakkında ne söylersin?

“Giydiğimiz formayla bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki bir EuroLeague oyuncusu olduğunuzda ortada bir mikroskop oluyor fakat oyuncu olarak iyi ve kötü yıllarınız olabilir.  Bazen kariyerinizdeki en iyi seneyi geçirmezsiniz. Bu, sizin çalışmanızla, harcadığınız zamanla ya da oyunu ne kadar sevdiğinizle alakalı olmaz. Bir sonraki yıl, daha iyi olduğunuzu kanıtlamak için bir fırsattır.”

Herkesle iletişim kurabildiğimden emin olmak istiyorum

  • Sezon öncesi verdiğin bir röportajda Türkçe’yi anlayabildiğini, konuşmakta ise hala zorluk çektiğini ancak dilini geliştirmek için ders aldığını söylemiştin. Bu konuda işler ne durumda?

“Oldukça iyi gidiyor. Şu an kelime dağarcığımı geliştirme evresindeyim. Sadece daha fazla kelime öğrenmeye ihtiyacım var.  Ne söylendiğini çoğunlukla anlıyorum, cümle kurma ve okuma konusunda da iyiyim ancak dediğim gibi kelime dağarcığımı geliştirmem lazım. Kelimelerin anlamlarını bilmediğim için bazen cümleyi anlamlandıramıyorum. Kelimenin anlamını bilseydim cümleyi anlardım durumu oluyor. Yani, devam eden bir süreç.”

“Şu an ayrıca Yunanca öğreniyorum. Neden? Çünkü kulüpte beş Yunan var. Nick’i saymıyorum, onu saysam altı olur. Takımdaki herkesle akıcı iletişim kurmak için dillerini öğrenmeye çalışıyorum. Aynı sebeple Hırvatça ve Sırpça da öğrendim. Bu sayede Marko (Guduric) ve Rado (Radovan Trifunovic) ile iletişim kurabiliyorum. Yerli oyuncularla Türkçe, Yunan teknik ekip ile de Yunanca. Sadece herkesle iletişim kurabildiğimden emin olmak istiyorum.”

  • Instagram profilinden gördüğüm kadarıyla ziyaret ettiğin şehirlerin müzelerini, galerilerini ve simge yerlerini gezmeyi seviyorsun. Bu açıdan İstanbul maceran nasıl gidiyor? Daha öncesinde de 1 yıl burada yaşamıştın ama hala gitmediğin birçok yer vardır diye düşünüyorum. Gezmeye vakit bulabiliyor musun?

“Evet. Dört yıl önce arkadaşlarım ve ailem geldiğinde bir tura katılma şansımız olmuştu. O zamanki kız arkadaşımla da birçok yeri gördük. Bir şehir her zaman görülecek daha fazla yere sahiptir. Örneğin Dolmabahçe’yi henüz görme şansım olmadı. Boş zamanım oldukça gezmeye gidiyorum. Sanırım benim teorim şu: Ben burada yaşıyorum ve her zaman farklı yerleri görmeye vakit bulabilirim.”

  • Irk eşitsizliği ve NCAA atletlerinin maaşları gibi konularda oldukça açık sözlü olan bir sporcu ve lidersiniz. Hala gidilecek yol olsa da son zamanlarda öğrenci-atletler için iyi doğrultuda bazı değişiklikler yaşandı. Meydana gelen değişimleri ve bu konunun geleceğini nasıl değerlendirirsin?

“Çok güzel değişiklikler oldu. Ben de hep bunu söylüyordum, bunu savunuyordum. Söyleyebileceğim tek şey,  keşke ben kolejdeyken de böyle olsaydı. Ama tabii hayatın anlamı, nerede olursanız olun, oradan ayrılırken, orayı öncekinden daha güzel bir şekilde bırakmaktır. Kolejler de şu anda benim orada olduğum zamanlara göre daha iyi durumda. Atletler aynı zamanda hem basketbol oynayıp hem para kazanabiliyorlar. Sadece basketbol değil tabii, istedikleri sporları yapabiliyorlar. Ne kadar da çılgınca bir fikir! Bütün dünya, atletlerin hem okuyup hem spor yapamayacağını düşünüyordu. Bunu kim tahmin edebilirdi ki? Çok çılgın bir fikir!”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler