Taraftarlar Nellie’nin her yaptığını her zaman hatırlamayabilirler ama koçlar unutmuyorlar. 2010’da Chronicle’daki yazının sonuna doğru Pat Riley onu “Oyunun tarihindeki en büyük mucit”olarak nitelendiriyor. Larry Brown ise şunları ekliyor: “Bu ligdeki insanlar sonsuza dek, ilk önce Nellie’nin yaptıklarını yapacaklar ve bu, asla eskimeyecek.”
Fikirler eskimeyebilir ama koçlar yaşlanırlar.
Ancak koçların büyük bir kısmı Nellie’nin yaptığından farklı şeyleri tercih ediyorlar. Ya yorumculuk yapıyorla ya da bol sıfırlı “özel danışmanlık”sözleşmelerine imza atıyorlar. Klinik işleteni de var. En kötü ihtimalle otomobil bayiliği alanı da.
Nellie mi? 2010’da Warriors’tan ayrıldıktan sonra Maui’deki evine çekilip basketbol haritasından silindi. 2013’te onu Paia’daki evinde ziyaret ettim. Beni parmak arası terlikleriyle karşıladı. Temiz traşlı ve yanık tenliydi. Puro içmek (birayı bırakmıştı) ve dalgaları seyretmek için bahçenin yolunu gösterdi. İki köpeği yanımızda uzandı. Daha sonra, video oynatıcının nasıl çalıştığını çözebildiğinde, bir Warriors-Grizzlies maçını seyrettik. Bol bol kıkırdadı, Andrew Bogut’u övdü, David Lee’ye sövdü.
Hayatı kendi hızında kabul ediyordu. Sahip olduğu bistronun arkasındaki Shuffleboard tahtasında uzun öğleden sonraları yaşıyordu. Hepsinden iyisiyse evinin üst katındaki erkek mağarasında oynan poker oyunlarıydı. Orada o ve kankaları -Woody Harrelson, Owen Wilson ve Willie Nelson dahil- otla kafayı bulur, gecenin yarısına kadar poker oynarlardı. Bir keresinden bana, oyunun gediklilerinden, çok sevdiği Greg Booth’un oyun sırasında şah damarının atmayı durdurmasıyla hayatını kaybettiğini söyledi. Adli tabibin gelmesi gecikince diğerleri Nellie’ye bakmışlar ve o da “Oynamanızı isterdi.”demiş. O gece oyunu tamamlayıp Booth’un cesedinin etrafından dolanarak ot içmek için taraçaya çıkmışlar. “Zavallı piç”dedi Nellie bana, “Ama sevdiği şeyi yaparken gitti.”