Eğer iki savunma takımını birbirleriyle kıyaslıyorsanız bakacağınız ilk şey ne olur? İstatistikleri değil mi? Pekala, bu iki takımın hangi takımlar olduğunu tahmin edin:
1 Numaralı takımımızın istatistikleri şu şekilde:
Savunma verimlilik puanı 106.8, rakibin saha içi isabet yüzdesi 46.3, rakibin top kaybı yüzdesi 14.3, savunma ribaundu yüzdesi 68.4, FTA/FGA* ise 0.241.
2 Numaralı takımımızın ise:
Savunma verimlilik puanı 106.3, rakibin saha içi isabet yüzdesi 45.4, rakibin top kaybı yüzdesi 13.6, savunma ribaundu yüzdesi 72.9 ve FTA/FGA 0.230
Bu hileli bir soru.
1 numaralı takım 1990’lı senelerin ortalama savunma istatistiklerine denk geliyorken 2 numaralı takım son 10 senenin ortalama savunma istatistikleri. Doksanlı yılların savunmasıyla ne kadar meşhur olduğu düşünüldüğünde günümüz basketbolunun savunmalarına sayısal olarak ciddi bir üstünlük kurması beklenebilir. Ama istatistiklere baktığınızda göreceksiniz ki bu iki dönemin savunmasının birbirinden çok bir farkı yok ve hatta son dönemde savunmalar bir tık daha önde.
Şuna dikkat çekmek istiyorum, ben son dönem basketbolundaki savunmaların doksanlar basketbolunun savunmalarına yakın olduğunu değil; daha iyi olduğunu iddia ediyorum. İstatistiklerinin birbirlerine yakın olmasının tek sebebi ise son dönemde hücum sistemlerinin çok daha iyi olması. Hadi biraz da bundan bahsedelim.
Öncelikle takımlardaki scouting (oyuncu scoutları değil, hücum sistemlerini çalışan ve araştıran bir ekip bu) çalışmaları inanılmaz gelişti. NBA’deki her takımın neredeyse saçmalık boyutunda geniş kapsamlı araştırmalar yapan ve takımı, geçmiş yılların takımlarının bilmediği detaylarla besleyen bir ekipleri var. Bu ekipler, takımlara oyunun tam olarak hangi anında; hangi oyunu, seti veya şutu tercih etmesi gerektiğine kadar söylüyor. Rakibin hücum oyunlarını anlayabiliyor ve bunlara nasıl karşılık verilmesi gerektiğini de anında belirleyebiliyorlar. Takımlar bu gelişmiş ekipler sayesinde çok daha fazla şey biliyor ve bu sayede daha iyi hücum edebiliyorlar.