NBA Finalleri 5. Maç Değerlendirmesi

Basketbol tanrıları; iyi oyuncunun değil, iyi takımın yanında. LeBron James ne kadar insan üstü olursa olsun, serinin ikinci en iyi oyuncusuna ne kadar fark atarsa atsın, tek başına NBA Finalleri’ni kazanmasının ne kadar imkansıza yakın bir iş olduğunu bu seriyi izleyen herkes gayet iyi biliyor. James, takımının süpürülmesinin beklendiği seride iki maçı kazanıp, takımı her şekilde maçların içinde tutabilmesiyle aslında rüştünü ispatladı. Ama Warriors’ın %80’i, hatta %70’i bile bu Cavaliers takımına ağır geliyor. Hele bir de MVP Stephen Curry kendisi gibi olunca, unutun gitsin.

Maçın başında iki takım da skor üretmekte zorlansa da dikkat çeken bir nokta seri boyunca topu koruma konusunda iyi bir iş çıkartan Cleveland Cavaliers’ın üst üste top kayıpları yapmasıydı. Golden State Warriors ligin top kayıplarından en iyi beslenen takımı olduğundan bu durumun bir seriye dönüşeceği kesin gibiydi. Nitekim Warriors geç de olsa skorları bulmaya başladı ve oyun temposunu yüksek tutarak öne fırladı, seyirci desteğini de arkasına aldı. Maça en etkili başlayan isim kuşkusuz Draymond Green’di. Kendi skorunu bulmak için oynayan ve agresif stilini hücuma yansıtabilen Green’in oyunu Warriors’a önemli bir ivme kazandırdı. Ancak Cavaliers önceki maç yokları oynayan ceza şutörleri J.R. Smith ve Iman Shumpert’ın soktuğu şutlarla skoru dengelemeyi başardı.

İkinci çeyrekte seride şu ana kadar olan oyununu sert ifadelerle eleştiren J.R. Smith müthiş maç başlangıcını sürdürdü ve takır takır şut sokmaya devam etti. Çeyreğin ilerleyen kısmı ise iki takımın yıldızlarının düellosuna sahne oldu. Stephen Curry inanılmaz şutlar sokmaya başlarken LeBron James hem penetreleri hem de orta mesafe şutlarıyla dominant bir görüntü çizmeye başladı. İki oyuncunun kapışması bol top kayıplı ve kalitesiz başlayan maçın seviyesini yukarı çekiverdi. Tempo ne çok yüksek ne de çok düşük seviyede olduğu için iki takım da kontrolü tamamen ele almayı başaramadı ve maç dengede gitmeye devam etti. Warriors’ta Andre Iguodala ve Leandro Barbosa çeyreğin sonunda takımı taşıyan isimler olurken; LeBron James muazzam geçirdiği ilk yarıyı iyi kapatmayı da başardı. Soyunma odasına Warriors tek sayılık farkla üstün gitti.

İlk yarının en ilgi çekici yönü iki takımın da pivotları devre dışı bırakarak kısa beşlerle oynamayı tercih etmesi oldu. Geçen maç sadece üç dakika oynayan Andrew Bogut oyuna dahi girmezken, geçen maç Bogut’un yokluğunda kariyer maçını çıkartan Timofey Mozgov beş dakika oynadıktan sonra bir daha oyuna girmedi. Seride takımların yıldız oyuncularının ikisinin de ön plana çıktığı ilk maç olma doğrultusunda ilerleyen bir oyun seyrettik. LeBron James daha ilk yarıdan 20 Sayı, 8 Ribaund, 8 Asist istatistikleriyle triple double’a göz kırparken; Stephen Curry seride ilk kez bir ilk yarıda dominant şut performansını yakalayarak 15 sayı üretti. Tempo çok yüksek olmamasına rağmen iki takım da iyi şut attığı için seri standartlarına göre skorlu bir devre geride kaldı.

İkinci yarının başında da iki takımın pivotlarını kullanmayıp kısa beşlerle devam ettiğini gördük. Üçüncü çeyreğin başında oyunun fizikselliği biraz daha arttı, tempo biraz düştü ve daha fazla faul görmeye başladık. Warriors’ta tıpkı ilk çeyrekteki gibi Draymond Green aktifleşmeye başlarken Cavaliers’ta Tristan Thompson bir anda hareketlenerek üçüncü çeyrekte takımın skor yükünü çekmeye başladı. İki takımın da kısa beşlerle oynaması sonucu sahanın en uzun ismi olarak kalan Thompson hücumu sınırlı olmasına rağmen takımın skor yükünü çekmeye başladı. Temponun düşmüş olması Cavaliers’a çok büyük bir avantaj sağlamadı, sahada herhangi bir size avantajı olmadığından Cavaliers’ın devamlı sayı bulabileceği bir opsiyon bulamadığını gördük. Bu noktada Timofey Mozgov düşünülemez miydi diye sormak gerek. İki takım da hücum akışını sağlamak için yıldızlarının şapkadan tavşan çıkartmasına baktığı için biraz durgun bir üçüncü çeyreği geride bıraktık, son çeyreğe Warriors altı sayı farkla üstün girdi.

Üçüncü çeyreğin son bir dakikasında David Blatt Mozgov’u oyuna almıştı. Steve Kerr de bu hamleye kontra olarak Festus Ezeli’yi oyuna sürdü. Fiziksel olarak önceki maçın aksine yorgunluk emarelerinden uzak bir görüntü çizen LeBron James son çeyreğin başlamasıyla oyuna ağırlığını koyarak aradaki farkın kapatılmasında başrolü oynadı. Harrison Barnes’ın yaptığı güzel smaç sonrası Cavaliers altı sayı gerideyken önce kendi attığı üçlükle Warriors’ın smaçla yakaladığı havanın çok da uzun sürmemesini sağladı, ardından Shumpert’a verdiği güzel ekstra pas ve gelen üçlük skoru eşitledi. Shumpert’a yaptığı bu asist bitime dokuz dakika kala LeBron James’in triple double’ı tamamlamasını sağladı. Ancak Cavaliers’ın çeyrek başında sağladığı üstünlük; Stephen Curry ve Klay Thompson’dan üst üste gelen üçlüklerle dağıldı ve Warriors tekrar beş sayılık bir fark açarak öne geçti. Baştan beri yakın giden maçın kaderi anlık momentum değişimleri ve pozisyonlara göre değişken kriterlerle belirlenecek gibi duruyordu. Nitekim sonraki dakikalarda gelenler de öyle oldu. LeBron James yine insanlıktan çıkarak takımı tek başına taşımaya başlasa da seride her kritik anda sahneye çıkan Andre Iguodala yine sahneye çıkarken, LeBron James dışındaki Cavaliers oyuncuları basit hatalar yapmaya başladı. Alınamayan ribauntlar, yapılan basit top kayıpları derken fark yedi sayıya çıktı. Bitime 2:43 kala Stephen Curry’nin Matthew Dellavedova’nın üstünden soktuğu üçlükle fark ilk kez çift hanelere çıktı ve Warriors o noktadan sonra işe yarayan “Hack-a-Iggy” taktiğine rağmen hiç kontrolü kaybetmeyerek seriyi 3-2’ye getirdi.

Warriors İçin Notlar

 
– Stephen Curry nihayet gerçek bir Finaller MVP’si gibi oynadı. Şu maça gelene kadar eğer Warriors şampiyon olursa MVP Andre Iguodala olur derdim. Ama Curry attığı 37 sayı bir tarafa, son çeyrekte soktuğu şutlarla maçın fişini çeken isim oldu.
– Takımın hücumunu işletemediği anlarda Draymond Green; takımın paniklediği anlarda ise Andre Iguodala öne çıkarak büyük işler yaptılar. Iguodala az kalsın serbest atış çizgisinde Shaquille O’Neal’a bağlayarak yaptıklarını çöpe atıyordu ama olsun.
– Brezilyalı guard Leandro Barbosa, deliciliğiyle ve skor katkısıyla takımın X-Factor’u olmayı başardı.
– Warriors’ın hücum akıcılığı sağladığında tamamen durdurulmaz hale geldiğini maçın son çeyreğinde bir kez daha gördük.
 

Cavaliers İçin Notlar

 
– Cavaliers’ın bugün bulduğu 91 sayının 70’i ya LeBron’dan, ya da LeBron’un asistinden geldi. Bu absürd istatistik zaten takımı nasıl tek başına taşıdığını açıklamaya yetiyor. 40 Sayı, 14 Ribaund, 11 Asist’lik inanılmaz performans yine yeterli olmadı. Eğer Jerry West’in 1969’daki başarısı (kaybeden takımda olmasına rağmen Finaller MVP’si olan oyuncu) bir daha tekrarlanacaksa, bu sene tekrarlanır.
– Tristan Thompson maç boyunca LeBron’un düzenli olarak güvenebileceği tek isimdi. Sınırlı hücumuna rağmen 19 sayı üretmeyi başardı.
– Maça 3/4 üçlük isabetiyle başlayan J.R. Smith, o noktadan sonra denediği 10 üçlüğün tamamını kaçırarak yine korkunç bir performans sergiledi.
– Takımın kısa savunmasında en büyük rol alan iki oyuncusu, Iman Shumpert ve Matthew Dellavedova yine yokları oynadı.
– David Blatt’in Timofey Mozgov’u oynatmayıp takımı kısaltarak oynadığı kumar LeBron’u biraz rahatlatsa da sonuçta tutmadı. Mozgov maç içinde daha uzun sürelerle kullanılabilirdi.

1. Çeyrek: Cavaliers 22-22 Warriors
2. Çeyrek: Cavaliers 28-29 Warriors
3. Çeyrek: Cavaliers 17-22 Warriors
4. Çeyrek: Cavaliers 24-31 Warriors
 

Maçın Oyuncusu

Stephen Curry (Warriors)

37 Sayı, 7 Ribaund, 4 Asist, 2 Top Çalma, 0 Blok, 13/23 Şut, 42 Dakika

 

X-Factor

Leandro Barbosa (Warriors)

13 Sayı, 2 Ribaund, 0 Asist, 0 Blok, 0 Top Çalma, 4/5 Şut, 17 Dakika

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler