MVP Andre Iguodala

Golden State Warriors’ın sezon boyunca lideri Stephen Curry’di. Geçirdiği muazzam sezonla MVP ödülünü de kazanan Curry, bu sezonu şampiyonlukla taçlandırdı. Ama bu başarıyı elde etmesinde Final serisinde kendisinden daha büyük pay sahibi olan bir adam vardı. Tüm sezon boyunca tek maçta dahi ilk beş çıkmayan, 27 dakika ortalama oynayıp 7.8 Sayı – 3.3 Ribaund – 3.0 Asist ortalamaları tutturan bir adam. Andre Iguodala.

Iguodala Philadelphia 76ers’tayken takımın en değerli oyuncusuydu. Hemen hemen her şey ona bağlıydı. Daha sonra Denver Nuggets’a geçip aynı rolü üstlendi, All-Star olmayı başardı. Nuggets formasıyla Warriors’a kaybettikten bir sene sonra Golden State Warriors’a geçti. 2014-2015 sezonu bu formayla ikinci sezonuydu. İkinci sezonunda büyük bir fedakarlık yaparak bench’e gitti, ilk beşteki yerini genç Harrison Barnes’a devredip takımın ikinci beşinin liderliğini üstlendi. Takıma etkisi hep istatistiklerinin üstünde oldu ama adı Stephen Curry, Klay Thompson ve Draymond Green kadar zikredilmedi.

NBA Finalleri’nde Iguodala her zamankinden farklı bir şey yapmadı. Ama onu özel kılan da tam olarak buydu. Tecrübesiz Golden State Warriors takımı, çok üstün olduğu eşleşmelerde dahi bocalamalar yaşadı. Memphis Grizzlies serisinde takım 2-1 geriye düştü ve çözümsüz kalmış gibi göründü. Stephen Curry ve Klay Thompson kötü performans gösteriyor, oyundan soğumaya başlıyorlardı. İşte tam o anda Andre Iguodala, bu tecrübesiz takımın en tecrübeli oyuncusu ve görünmez lideri olarak kendini ön plana attı, kaosun içinden takımı çekti aldı ve onun verdiği ivmeyle Warriors seriyi çevirmeyi başardı. Iguodala aynı işi iki seri sonra, en büyük sahnede tekrar yapacaktı.

Seri öncesi yazımda Andre Iguodala’nın Warriors’ın X-Factor’ü olacağını yazmıştım. Serinin ilk maçında takımda LeBron James’i yavaşlatabilen tek oyuncuydu. Normal sürenin sonunda onu galibiyeti getirecek şutu sokmaktan alıkoyan isimdi. İkinci maçta biraz daha silikti. Üçüncü maçta bocalayan Warriors’ın istikrarlı performansını koruyan tek oyuncusuydu. Hem LeBron James’e sıkı savunma yapıyor, hem de Curry ile Thompson’ın ürkek kaldığı yerlerde bir kumandan gibi çıkıp yumruğunu masaya vuruyordu. Takımı seride yine 2-1 geriye düştü. Tek adam LeBron James ve sınırlı yancıları Warriors’ın başına bela olmuştu. Sıkı savunma takımı sıkıntıya sokmuş, Kyrie Irving’i ilk maçta kaybeden takımın hemen çözülmesini bekleyen genç Warriors oyuncuları bocalamıştı. Burada işin o kadar kolay olmadığının, dünyanın en iyi oyuncusuyla oynadıklarının farkında olan tek adam vardı. Bütün sene rol oyuncusu görevinde oynayan bir adam. Andre Iguodala.

Dördüncü maçla birlikte Andre Iguodala artık X-Factor değildi. Bir ana faktördü. Steve Kerr onu benchten alıp ilk beşe yerleştirdi. Büyük süreler vermeye başladı. Playoff’ta bu seriye kadar en fazla 30 dakika oynayan Iguodala, artık 36 dakikanın altına düşmüyordu. Takımın saçmaladığı her an ortaya çıkıyor, şutlarını sokuyor, içeriyi zorluyor, hızlı hücumlarda potaya gidip tempoyu yükseltiyordu. Tüm bunları insanlıktan çıkmış bir LeBron James’i tutarken ve takımda ona karşı en iyi iş çıkartan adam olurken yapıyordu. Dördüncü maçta 22 Sayı, 8 Ribaund’la yıldızlaştı. Takımın en iyisiydi. Beşinci maçta istatistikleri biraz geriledi, komutayı tekrar takımın liderine verdi. Ama yine takımı bir arada tutan yapıştırıcı oydu. Şampiyonluk maçında da aynı senaryo tekrarlandı. Curry düştüğünde Iguodala vurdu. Iguodala çekildi Curry vurdu. Takım dağıldı Iguodala sabit kaldı. Her ihtiyaç duyulan anda sonsuza uzanan bir ilaç gibi ortaya çıktı, Warriors’a hayat verdi. Takımın düşmesine asla izin vermedi. Tecrübe ve basketbol zekası nedir dersini NBA Finalleri’ni izleyen her basketbolsevere verdi.

Doğrusu beklemiyordum. Yıldızların üstüne kurulmuş bir lig olan NBA’de, Andre Iguodala’nın, normal sezon MVP’si olan takım arkadaşının önünde Finaller MVP’si olabileceğini tahmin etmiyordum. Hak ettiğini ise biliyordum. Ne kadar güzel ki doğru olan yapıldı, Final serisinin kahramanı hak ettiği ödülü aldı. Takım şampiyonluğu kutlarken sahnenin önünde duran bir adam vardı. Takımının büküldüğü her anda dik duran bir adam. Büyüklüğü bükülemeyen, boyun eğmeyen, gerçek bir lider, veteran bir adam. Andre Iguodala.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler