Modern NBA’de takımının tek yıldızı olup, şampiyonluk kazanan sadece üç oyuncu var: Dream (Hakeem Olajuwon), Duncan ve Dirk. Liste bu kadar. Duncan, Spurs ile ilk şampiyonluğunu kazandığında Robinson hala çok iyi bir oyuncuydu ancak onların dışında katkıda bulunan diğer üç oyuncu 33 yaşındaki Avery Johnson, 35 yaşındaki Mario Elie ve 30 yaşındaki Sean Elliott idi. Steve Kerr, Pete’in hatrına, ciddi süreler alıyordu. Spurs 2003’te şampiyon olduğunda Manu yedek forvet (Stephen Jackson’ın arkasında) ve Parker da maç sonlarında Speedy Claxton’la değişerek kenara gelen bir oyuncuydu. Robinson 37 yaşındaydı ve en son All-Star olduğu maçın üzerinden iki yıl geçmişti. Dönüp, bakınca takım hala şampiyonluk için savaşırken Robinson’ın kariyerini uzatan ve Parker ve Ginobili’nin şu anki kimliklerine ulaşmasını sağlayan Duncan’ın istikrarlı mevcudiyetiydi.
Ve Duncan’dan Sonraki (D.S.) Spurs’ün bir olayı da bu. Her zaman şampiyonluğa oynadılar çünkü her zaman playoff yapmayı başardılar. Bu bir abartı değil. Spurs 1997’de Duncan’ı draft etti ve o günden beri hiç playoff kaçırmadı. Bunu Kobe için söyleyebilir misiniz? Hayır. LeBron için söyleyebilir misiniz? Hayır. Shaq? Hayır. Hakeem? Jordan? Hayır. Hayır.
Ama Timmy sadece playoff yapmakla kalmadı, muhtemelen tüm zamanlarda NBA’in en iyi playoff performansını gösteren oyuncusu oldu. 158 defayla playofflarda en çok double-double yapan, 516 defayla en çok blok yapan oyuncu. Ayrıca, malum kişinin (MJ) ardından Shaq ile birlikte üç kez finaller MVP’si olarak ikinci sırada.

Bunların yanında Duncan adeta bir istikrar abidesi. Kariyerinin sonuna yaklaştıkça gerileyen tek istatistiği maç başına aldığı süre. Yine de 36 dakika için istatistiklerine bakarsanız dikkat çekici seviyede istikrarlı olduğunu görürsünüz. İlk üç yılında 36 dakika için 21 sayı – 11 ribaund ortalaması vardı. Son üç yılında ise 36 dakika için 20 sayı – 12 ribaund. Muhteşem!
Michael Jordan forvetlere aşık olmamızı sağladı. Daha çok skor ve yüksekten uçan smaçlar görmek istedik. Hem yer çekimiyle dalga geçebilen hem de dokuz metreden şut atabilen oyunculara abayı yaktık. Lig böyle olmasını istedi, Nike bunu satın almamızı istedi ve Sports Center da bunu izlememizi istedi. Biz de öyle yaptık.
Yine de yavaş yavaş basketbolla ilgili sevdiğimiz her şeyi, ateşli bir harekete değiştik. Gereksiz uzun mesafe şutlara ve savsak alan paylaşımlarına aşık olduk. Maç kazandırma oranlarını görmezden geldik. İki üç yıllık şampiyonluk serilerine “hanedanlık” demeye başladık. Birilerini “Tahtın Varisi” ilan etmeye çok meraklıydık. Özentilerin ve taklitçilerin tahta oturmasına izin verdik.
Ama yanıldık.
Neyse ki, Duncan bunu kafasına takmadı. İşini yapmaya devam etti – her gece 20-10 üretmeye devam ederek – ve biz buna şahit olduğumuz için kendimizi şanslı addetmeliyiz.
Orijinal kaynak | The Cauldron – The Best Player Since Jordan
”Kendimizi şanslı addetmeliyiz”