-Jan Vesely’nin sağlık durumunu çok yakından takip ediyorsunuzdur, dönüşü için kesin bir tarih de veremezsiniz, bunu da tahmin ediyorum ancak olası bir dönüş tarihi, en azından bir zaman aralığı belirtme şansınız var mı? Örneğin Vesely Türkiye kupasına kadar iyileşir veya iyileşmez diyebiliyor musunuz?
“İlginç bir soru oldu bu nasıl cevap versem bilemedim. (Gülüyor) Hayır, sizi yanlış yönlendirmek istemem. Ama bence, umuyoruz, bu ay dönecek. Yani sanırım Türkiye kupasından önce dönmüş olur.”
-Son sorum da doğrudan sizinle ilgili aslında. Sezon sonunda tıpkı Koç Obradovic’inki gibi sizin sözleşmeniz de bitiyor. Fenerbahçe’deki olası geleceğinizle ilgili neler söylemek istersiniz?
“İlker’e (Üçer) sor beni burada isteyip istemediğini çünkü sürekli “Ne zaman çıkacaksın? Ne zaman çıkıyorsun?” diye sorup duruyor. (Gülüyor) Şaka bir yana bu bana değil bir başkasına sorman gereken bir soru. Benim sana söyleyebileceğim şu olur: Altı senedir burada olma ayrıcalığına sahibim. Bu sürecin, Fenerbahçe ailesinin bir parçası gibi hissediyorum kendimi. Gerçekten harika zamanlar geçirdik birlikte. Ancak tabii ki profesyonel hayatta sizi yönetenlerin durup düşündüğü ve bugüne dek sizin neler yaptığınızı değerlendirdiği ve geleceğe karar verdiği anlar gelir. Ben sana burada olmayı, bu kulübün bir parçası olmayı çok sevdiğimi söyleyebilirim. Bana sunulan fırsatı çok seviyorum. Her zaman böyle hissedeceğim.
Yönetimin ve başkanın ne yapacakları konusunda değerlendirme yapıp karar vermeleri gerekecektir. Benim burada ne kadar mutlu olduğumla, bu insanlarla bu ekiple birlikte çalışmayı ne kadar sevdiğime dair en ufak bir şüphe dahi yok. Her gün daha da iyi olmaya çalışıyoruz. Daha önce de dediğim gibi beş sene boyunca Avrupa’nın zirvesinde olduğumuz için haddinden fazla heyecanlanmamıştım, playoff’a kalmak için savaşmamız gerekiyorsa bunun için de haddinden fazla stres yapmıyorum. Bence asıl önemli olan çalıştığınız organizasyon için her zaman en iyisini yapmaya çalışmak. Her zaman en doğru kararı vermeye, her zaman gelişmeye çalışmak. Hedefiniz bu olmalı. Böyle olduğunda bir şeylere ulaşabiliyorsunuz. Bazen işler yolunda gitmeyebilir. Ancak böyle bir kulüpte, böyle bir organizasyonda yer alabilmek, sahip olduğumuz muhteşem taraftar kitlesinin yanında olabilmek, Fenerbahçe’nin ülke içinde ve ülke dışında temsil ettiği her şeyin bir parçası olabilmek şüphesiz ki benzersiz bir fırsat.”
“Jan Vesely umuyoruz bu ay dönecek”
Onur Coşkun arkadaşın dikkatine; ““Bence bir sistemin, ligin veya organizasyonun karalarının şeffaflığı açısından oldukça güzel.” değil “… açısından çok güzel.” , “Nunnally’nin tarafından oldukça büyük bir karar bu eminim ki.” değil “… çok büyük bir karar bu eminim ki.” olacak doğru Türkçe. “Oldukça” sözcüğü “çok” anlamına gelmez. daha düşük seviyeyi gösteren “olabildiğince, yeterince, epeyce” gibi anlamları vardır. Açıp bir sözlüğe baksanız görürdünüz. Ayrıca “buyout” değil “bonservis” denir ülkemizde!
Sonra artık şu Hamlet sevdasından vazgeçin lütfen! “hataların iki defa bizim başımıza gelmiş olması” değil “hataların iki defa bizim başımıza gelmesi”, “Zalgiris, Valencia ve Zenit maçlarını, yakın skorla kazanmış olsaydık” değil “… yakın skorla kazansaydık”, “kariyerinin içinde hiç böyle anlar yaşamamış olmasıydı.” değil “..böyle anlar yaşamamasıydı”, “… sanırım Türkiye kupasından önce dönmüş olur.” değil “… sanırım Türkiye kupasından önce döner”. Arkadaş bırakın artık şu “olmak ya da olmamak” muhabettini! Bu arada “perimetre” nedir? “Perimetrik oyuncu” ne anlama gelmektedir? Türkçesi yok mudur bu lafın? Türkçe demişken devam edelim siz site yöneticileri Türk değil misiniz? Neden yorum kısmında “Message, Name, Email” yazıyor? Neden Türkçe olarak “Mesaj, isim, eposta” yazmıyor? Yoksa kültür emperyalizminin katlettiklerinden misiniz? Bakalım bu yorum yayınlanacak mı?
Eskiden TRT Türkçesiyle konuşuyor derlerdi. Şu an yaşanan da tam bu. Herkes TRT Türkçesiyle konuşuyor. Suç kimde sence ?