-Türk basketbolunu takip ediyor musun?
“Takip ediyorum çünkü iyi bir milli takımınız ve çok daha iyi bir liginiz var. Takımlarınız bu oyuna yatırım yapıyor ve uluslararası kadrolar kuruyorlar. Önceden Kutluay, Türkcan, Hido ve Beşok gibi yerli yıldızlardan kurulu takımlar vardı ancak şimdi onlar kadar iyi ama yabancı basketbolcularla dolu uluslararası takımlar kuruluyor. Takımlara şu İtalyan, bu İspanyol, o Yunan ya da Türk takımı şeklinde değil, en iyi profesyonellerden kurulu takım gözüyle bakıyorum. Slovenya’da bile her takımın kadrosunda altı yedi yabancı oyuncusu var çünkü insanlar, kendi ülkelerinden birinin oynadığı takımı daha yürekten destekliyorlar ve böylece daha güçlü bir etkileşim sağlanıyor. Evet, sonuç önemli ama her zaman değil. Yatırımlarımızı genç oyuncular yetiştirmek üzere de değerlendirmeliyiz.”
-Geçen yıl da Türkiye’de iki tane Sloven isim vardı: Edo Muric ve Zoran Dragic. Onları seyredebildin mi?
“Dragic şanssız bir şekilde sakatlandı. İkisi de Türk oyuncular gibi yürekleriyle oynayan isimler. Her zaman mükemmel değiller ama parkede her şeyi yapıyorlar; savaşıyorlar, her topa atlıyorlar, pas veriyorlar… Zoran, İtalya’daki sezondan sonra hala çok motive. Çok talihsiz bir sakatlık geçirdi. Oyuna %50’inizi verirseniz asla sakatlanmazsınız ama her şeyinizle oynadığınızda sakatlanma riski her zaman vardır. Spor böyle bir şey. Talihsizlikler yaşanır.”

-Fenerbahçe’de oynadın. O günleri nasıl hatırlıyorsun?
“Fenerbahçe’ye geldiğim dönemde takım, uzun bir zaman sonra EuroLeague’e dönmüştü. Phoenix gibi büyük bir takımın olduğu bir şehirden gelmiştim. Slovenyalı olduğum için, evimizde Zalgiris’e karşı oynadığımız maç öncesinde kulüp başkanımız, 20 milyondan fazla taraftarın beni destekleyeceğini yazdığı bir mektup göndermişti. O zaman sadece Fenerbahçe’nin değil Galatasaray ve diğer takımların da ne kadar büyük bir taraftar kitlesine sahip olduklarını fark ettim. Harika takım arkadaşlarım oldu.”
-Fenerbahçe’nin şimdiki durumu hakkında neler düşünüyorsun?
“Güçlü bir takım. En tepedeler. Bazen her şeyi kazanamazsınız ama Avrupa’nın en iyi koçuna ve büyük bir bütçeye sahipseniz, bu bir bahane olamaz. Ancak, her ne kadar bu yıl iyi geçmese de geçtiğimiz yıllarda çok iyi iş çıkardılar.”
[…] Beyaz Gölge kurucusu Burçin Badem ise gün içerisinde yapılan idmanlarda sık sık katılımcılara direktifler verdi. Gün içerisinde NBA tarihinin ilk Sloven basketbolcusu ve eski Fenerbahçeli Marko Milic ile de bir röportaj gerçekleştirdik. […]
[…] 23 yaşındaki Sarama ile NBA Basketball School’daki deneyimi, katılımcıları ve koçları, NBA Europe’un gelecekteki planlarını, Beyaz Gölge’yi ve Türkiye basketbolunu konuştuk. Dün de eski NBA oyuncusu ve Fenerbahçeli Marko Milic ile özel bir röportaj gerçekleştirmiştik. […]