Malumun ilanı, müflis! | #Euroleague

2016 Mart sonu itibariyle Euroleague’in en iyi takımıydı Fenerbahçe. Aynı zamanda en büyük final four adayı. Jan Vesely’nin sakatlanması ise Euroleague’in kaderini değiştirdi belki de. Zira Euroleague organizasyonun en iyi takımı en iyi oyuncusunu kaybetti. İki ayak üzerinde tanımlanan düzenin bir ayağı gitti ve farklı bir strateji çok zor bir zamanda bulunmak zorunda artık, buna şüphe yok.

En nihayetinde başarıyı giden yolda sağlıklı kalmak önemli bir faktördür ve bunu başaramamak arzulanan başarıdan uzaklaşılmasını da beraberinde getirir. Sporun akışı bunu gerektirir. Dolayısıyla Jan Vesely’nin oynayamadığı bir playoff serisinde olası rakipler de düşünüldüğünde Fenerbahçe’nin önünde zorlu bir yol olduğu sonucuna varmak mümkün.

Final four imkansız bir ihtimal değil tabi ki. Ancak Vesely varken Fenerbahçe’nin final four yapamama ihtimali ufak çaplı bir mucize iken şimdi şartlar eşit. Büyük şanssızlık ama ne yazık ki durum bu.

Rahat kazanılan bir Anadolu Efes maçının da sağlıklı bir analiz yapmak adına gerçekçi fikirler vermediğini söyleyebiliriz. Şöyle düşünmek gerek: Vesely ve Udoh etrafında şekillenen hücum ve savunma kurgusu Fenerbahçe hücumlarını akış içerisinde farklı opsiyonlar oluşturan kusursuz bir mekaniğe dönüştürürken savunmada çok boyutlu ve yüksek sayıda bağlantı içeren rakip hücumlarını bile olması gerekenden çok daha kolay savunabilme imkanı yaratıyordu. Parkenin çeşitli alanlarında kurulan çeşitli bağlantılar yüksek hakimiyet alanına sahip Vesely-Udoh ikilisi tarafından imha edilip maç akışında çeşitli yollar bulmak üzere hem rakip antrenörleri hem de oyuncuları farklı arayışlara itiyordu.

Jan-Vesely

Artan bağlantı sayısına hızlı reaksiyon verebilirken rakip savunmaların her saniye farklı bir seçenek oluşturan Fenerbahçe hücumlarına tepki vermekte güçlendiği bir oyun bulduk karşımızda defalarca. Kolay değil. Böyle bir lükse zor bir playoff serisi boyunca sahip olamamak hiç kolay değil. Belirttiğim üzere Vesely’nin sakatlığı büyük bir şanssızlık. Eleştiri oklarının hedefini alternatif bir boyalı alan personeli barındırmayan Fenerbahçe yönetimine yöneltmek ise doğal ama gerçekçilikten uzak bir refleks. Vesely-Udoh ikilisinin Fenerbahçe’nin düzeniyle olan ilişkisi yerlerine herhangi birinin ikame edilmesini imkansız, varlıklarını ise zorunlu hale getiriyor.

Bu ilişkinin zorluk seviyesi çok yüksek bir playoff serisinde kesilecek olması fazla umutlu olmamak için haklı bir sebep elbette.

Anadolu Efes maçında bu eksiklerin hissedilmediğini gördük. Çok bağlantılı, çok boyutlu, hayli kaliteli hücumları girdabına alıp sıkıştırmayı başardı Fenerbahçe savunması sezon içerisinde. Ancak Anadolu Efes karşısında böyle bir hücum performansına karşı savunma yapılmaması gerçek bir değerlendirme yapamamamız için yeterli bir gerekçe.

Açık konuşalım. Anadolu Efes, an itibariyle TOP 16’nın en kötü hücum takımı olabilir. Çok basit temel prensipler üzerinden gidelim. Fenerbahçe maç içerisinde azımsanmayacak bir süre Antic-Datome ikilisini kullandı uzun rotasyonunda. Sadece kitap üzerinden konuşalım. Bu rotasyona karşı ilk akla gelen aksiyonun potaya gitmek olması gerekir. Zira top potaya yaklaştıktan sonra Fenerbahçe kısaların ağırlıklarını içeri kaydırması dışarıda uygun şut pozisyonlarını ve takip eden savunmalara sirayet eden psikolojik etkileri beraberinde getirir.

Peki Anadolu Efes’in böyle bir plana, en azından basit bir penetre şablonuna sahip olması gerekmez mi? TOP 16’da pivotsuz bir savunma rotasyonuna karşı potaya gidebilmek için herhangi bir şablona sahip olmayacak kadar düşük bir hücum seviyesi hangi takım için mevcut? Saric, Furkan veya Cedi Osman ters eşleşmeleri zorlamak yerine sürekli olarak Granger ve Heurtel’e yarı sahada geri pas atmak durumunda kalıyor ise rakamların hücum standartlarını değerlendirme noktasında çok da bir önemi kalmıyor. Buna Anadolu Efes’in 3’e 1 hızlı hücum yaparken bile yaşadığı acemiliği ve bilinçsizliği de yapılacak değerlendirmeye ekleyerek kesin sonuca ulaşmak mümkün.

Fenerbahçe savunması hemen hemen hiçbir bağlantıya sahip olmayan, birebir dışında şablon edinememiş bir takımı savundu. Antic’in 5 numarada oynadığı anlarda perde sonraları içeri devrilmekte hayli geciken, zaten böyle bir alışkanlığı da bulunmayan Antic’in yarattığı zafiyetten, bunun beraberinde getirdiği ters eşleşmelerden faydalanamayacak kadar aciz bir hücum standardına sahip Anadolu Efes. Buna, karşısında kim olursa olsun adeta çalım atan Furkan Korkmaz’ın, ilk yarının bitimine 10 saniye kala karşısında Luigi Datome varken üç sayı çizgisiyle arasında çok sınırlı bir mesafe olan Derrick Brown’a sırtı dönük oyun oynaması için pas vermesini de olumsuz bir kanaat notu olarak ekleyebiliriz.

Euroleauge’in en iyi 3 kadrosundan birine sahip Anadolu Efes. Saric, Cedi ve Furkan’ın doğru bir oyun planı etrafında içlerinde barındırdıkları potansiyelin Anadolu Efes’i Euroleague tarihinin en iyi 2-3 kadrosundan biri yapma ihtimali vardı. Zira Euroleauge’in en iyi takımı Fenerbahçe, sistemi tanımlayan iki uzunu etrafında Luigi Datome ve Bogdan Bogdanovic’i ekleyerek 4 ayak üzerinden şekillenen bir oyun planı kurgularken Anadolu Efes, hem sınıf olarak çok daha yukarılara ait oyuncular üzerinden hem de 4’ten daha fazla kişi tarafından beslenen, kuvvetli kaynakların su taşıdığı büyük bir su birikintisi hali alıp yanına yaklaşanı yutabilirdi.

Oynanan oyun kağıt üzerinde beklenenin çok uzağında olunca bununla paralel olarak kağıt üzerinde hiç beklenmeyen durumlar da gerçekleşiyor maç içinde. İkinci periyotta Fenerbahçe; Bobby Dixon, Kostas Sloukas, Luigi Datome, Barış Hersek ve Pero Antic beşini kullanıp Alex Tyus, Derrick Brown, Cedi Osman, Elijah Johnson ve Jason Granger beşiyle oynayan Anadolu Efes’e hücum ribaundu aldırmadı. Bu beşe karşı Anadolu Efes’in potaya gidemeyip devamlı şutlarla hücumu zorlamasının yanında Fenerbahçe’ye verilen sürekli hücum ribaundları sahanın her iki tarafında da işlerin ne kadar kötü durumda olduğunu gösterdi defalarca.

Jayson-Granger

Gelinen noktada Jayson Granger’ın Anadolu Efes’in potansiyel verimini de etkilediğini söyleyebiliriz, hem de şiddetle. En gerekli birkaç ilke bile başantrenör Dusan Ivkovic tarafından yerleştirilemeyince ortaya çıkan sonuç oldukça acıklı. Anadolu Efes’in rakip takımları faul problemine sokmaya ihtiyacı yok örneğin. Tempoyu arttırması durumunda Abdi İpekçi’de oynanan Fenerbahçe karşılaşmasının ikinci periyodunda olduğu üzere Euroleague’in en iyi takımına dahi reaksiyon verme fırsatı tanımayacak kadar tehditkar ve yıkıcı bir kadro var elde. Jayson Granger ise potansiyel her hızlı hücumda rakip oyuncuya faul yaptırmaya çalışıyor. Aynı şey Heurtel için de geçerli. Ama bunun neler getirdiğini cevaplamak imkansız. Bir getirisi yok çünkü. Anadolu Efes topu faulden kaçırmak durumundayken tempoyu düşüren, mümkün mertebe hücumu kontrol altında tutmaya çalışan taraf. Anlamlandırmak çok zor.

Sezon başlarında Heurtel-X bağlantısı üzerinden tek boyutlu bir hücum düzeniyle başarılı olmanın imkansızlığını defalarca yazdım. Gelinen noktada Granger üzerinden dönen her hücum bağlantısızlığa mahkum kalıyor. Böyle bir takımda oynamak kolay değil, verim vermek hemen hemen imkansız. Son aylarda Dario Saric ve Cedi Osman’ın formu bu anlamda takdir edilesi. Ancak verimli olabilmek için sadece çok basit şablonlara ihtiyaç duyan ancak sıradan bir penetre şablonuna dahi sahip olmayan Furkan Korkmaz için bunu söylemek zor. 3’e 1 oynama becerisine bile sahip olmayan bir takımda skorer bir oyuncu olmak çok zor. Tekrar altını çizmek gerekir. Karşısında Unicaja Malaga’nın hantal uzunu Jack Cooley varken de son hücumda Luigi Datome karşısındayken de potaya gidebilmesi için hiçbir şablona sahip olmamak verim veremeyen bir skorer için fazlaca yeterli bir mazeret. Aynı sıkıntı farklı özelliklere sahip Dario Saric için de geçerli, başkalaşmış bir versiyonuyla Derrick Brown için de…

Ivkovic-Obradovic

Playoff’a kalamadı Anadolu Efes ve bu çok da sürpriz olmadı. Belirtmek gerekir ki bu antrenörlük performansını Dusan Ivkovic değil başka bir antrenörün göstermiş olması 2016 Nisan’ını görmesini imkansız kılacaktı. Ama açıktır ki Ivkovic’in bu performansıyla hâla Anadolu Efes başantrenörlüğü görevinde kalması da tahribatın artacağının önemli bir habercisidir. Büyük başarısızlık.

Gerçek şudur ki bir antrenörün sahip olduğu geçmiş herhangi bir takımın başına geçtiği anda bütün değerini kaybeder. Ivkovic için de durum böyle. Anadolu Efes başantrenörü olmadan bir dakika önce geçmişinde yaptıkları çok önemliydi, atılan imza geçmişi değersizleştirir. Öyle de olmalı.

Dolayısıyla çok boyutlu hücumları büyük ustalıkla savunan Vesely-Udoh merkezli takım için iki ayaktan biri kırılmasına karşın bağlantısız rakip hücumlarını püskürtmek hayli kolay oldu. Yani Fenerbahçe-Anadolu Efes karşılaşması Fenerbahçe’nin müflisin alacak masasından alacağını tahsil etmesinden ibaretti sadece.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler