Yıl 2002. Dokuz yaşındaki Malcolm, annesi Jann Adams’la birlikte Afrika gezisinde. Aslında bu, turistik bir seyahatten ziyade eğitim turu. Çünkü birçokları gibi Afrika’ya safari yapmak için gitmemişlerdi. Gittikleri ülkelerdeki köyleri geziyor, tarihini öğreniyor, boş zamanlarında da günlük bakım merkezleri ve yetimhanelerde gönüllü olarak çalışıyorlardı. Jann Adams, oğlunun dünyayı yaşadığı yerden ibaret görmesini istemiyordu.
Gana’da turist otobüsüyle Başkent Akra’yı gezdikleri sırada, öğle yemeği için mola verdiler. Görevliler, otobüsteki herkese bir öğünlük yemek kutuları dağıttı. Malcolm, gözlerini otobüsün dışında biriken insanlardan alamıyordu. Kemikleri sayılabilecek kadar zayıf çocukların, yemek için otobüsün camlarına vurmasına dayanamadı, bir lokma bile almadan yemeğini onlara verdi. Karnı açtı, ama onlar kadar aç değildi.
Yaşı çok küçük bile olsa Afrika’da yaşadığı tecrübe, Malcolm Brogdon’ın hayatına yön veren en önemli etkenlerden biri oldu. Ayakkabıları dahi olmayan çocuklarla futbol oynadı, aileleri masrafını karşılayamadığı için okula gidemeyen çocuklarla tanıştı, yemeğini paylaştı, su ve elektrikten yoksun biçimde yaşamını sürdürmeye çalışan insanlarla karşılaştı. Hayatı ve eğitimini ciddiye alıp, ileride bu insanlara yardım etmeyi daha dokuz yaşında hedef olarak belirledi.