Yazı: Liz Cambage, The Players’ Tribune
Tarih: 11 Ağustos 2019
Girdap diye bir şey duydunuz mu daha önce?
Hani denize gitmişsinizdir ve arkadaşlarınızla güneşli havanın altında sakin bir gün geçiriyor, yüzüp eğleniyorsunuzdur. Sonra birden siz farkına bile varamadan yavaş yavaş okyanusun içine doğru sürüklenirsiniz. Su giderek derinleşir. Etrafta hiç arkadaşınız kalmaz, artık hava güneşli değildir. Hareket edemezsiniz, nefes alamazsınız… Birden karanlık ve koca dalgaların altında tek başına kalmışsınızdır.
En sonunda boğulursunuz.
İşte girdap denilen şey bu.
Aynı zamanda depresyonda olduğumda nasıl hissettiğimi açıklamaya en yakın kelime de bu.
Zihin sağlığımla alakalı bazı problemler yaşadım. Önce anksiyete (kaygı) ile sonra da zaman zaman anksiyetenin de tetikleyebileceği bir depresyon süreci geçirdim, neredeyse ömrümün yarısı böyle geçti. Kimse için son dakika haberi olduğunu sanmıyorum gerçi bunun. Hem özel hayatımda hem de toplumun önünde, hakkında elimden geldiğince dürüst olduğum bir konu bu. Hatta o kadar ki bu durumun etrafında bir karakter geliştirmişim gibi. Sanki tüm hayatım zihin sağlığımla alakalı upuzun bir konuşmadan ibaret.
Bazen de bu konuşmada aslında düşündüğümüz kadar ileri gidememişiz gibi hissediyorum. Hepimiz zihin sağlığının önemli olduğu konusunda hemfikiriz ve insanlara zihinsel sorunlar yaşadığınızı söylemek oldukça kabul edilebilir bir durum artık. Peki ya bunların arkasında kalanlar? Hala görmediğimiz, bilmediğimiz, hakkında konuşmadığımız bir sürü problem var ve bunlar bazen gerçekten çok çirkin şeyler olabiliyor.
Anksiyete ve anksiyetenin tetiklediği depresyon