Turkish Airlines EuroLeague’de başladığı yere dönen Kenan Sipahi, çeşitli konularda önemli açıklamalarda bulundu.
FB TV’ye konuşan Kenan Sipahi, Fenerbahçe Beko’ya dönüşü, İspanya’da geçirdiği günler, Igor Kokoskov ve takımın hedefleri gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe ile bağlarını hiç koparmadığını ve her zaman sarı lacivertli ekibe dönmeyi istediğini belirten Sipahi’nin açıklamaları şöyle:
“Şu an için her şey çok güzel. Ayrıca Topuk Yaylası Tesislerimize de ilk defa geliyorum. Gerçekten bir kulübün böyle bir tesise sahip olması inanılmaz bir şey. Güzel geçiyor. Yeni koçumuzla beraber sistemi anlamaya çalışıyoruz. Çok da eğlenceli geçtiğini söyleyebilirim. Heyecanlıyız.
Bence herkes için çok farklı bir durum oldu. Çünkü bizler sakatlık haricinde basketboldan hiç bu kadar uzak kalmadık. Sakat olduğumuz zamanlarda dahi yine kulübe gelip sürekli basketbolun içinde kalmaya çalışıyorsunuz. Ama bu dönemde her birimiz çok uzak kaldık. Ve bizi gerçekten çok farklı etkiledi. Döndüğümüzde hissiyat olarak ne kadar bireysel antrenman yapsak da takım antrenmanı bambaşka bir şey. O konuda o hissiyatı yavaş yavaş kazanıyoruz. Zaten koçumuz da çok dikkatli bir şekilde herhangi bir sakatlık yaşanmaması adına yavaş yavaş ilerliyor ve bu da bize çok yardımcı oluyor. Böylece sistemi de anlamamız kolaylaşıyor.
Takımdaki her oyuncunun son derece konsantre olduğunu da belirtmeliyim. Buna bağlı olarak antrenmanlar da çok verimli geçiyor. Sistemi ne kadar çabuk iyi anlayabilirsek hepimiz için en hayırlısı o olacak. Özetle şu an için her şeyin iyi gittiğini söyleyebilirim.
Ben, Fenerbahçe’ye geldiğimde Zeljko Obradovic’in ilk dönemiydi. Şimdi de Igor Kokoskov’un da ilk döneminde burada bulunuyorum. Çok heyecanlıyım çünkü bildiğiniz üzere Koç, uzun yıllar Amerika’da görev yaptığı için oradan da birçok şeyi oyun stilimize yansıtmak istiyor. Oyun isimleri biraz daha farklı, onları anlamaya çalışıyoruz. Ama bu anlamda da bir heyecan var. Sonuç itibariyle Amerika’da senelerce görev yapmış, Slovenya ile Avrupa şampiyonluğu kazanmış bir koçla beraber uzun bir serüvene çıkacağız. Gelecek sezonla ilgili neler olacağını hiç kimse kestiremiyor. İnşallah olmaz ama belki de oynayamayacağız ya da en kötüsünü düşünürsek birçok takımda vakalar çıkacak. Çok çok fazla faktör olacak ama benim gördüğüm, hissettiğim kadarıyla maçlarımız çok çekişmeli ve yüksek tempoda geçecektir. Bir maçı sonuna kadar bırakmayacağımızı hissedebiliyorum. İnatçı bir takım olacağımızı düşünüyorum.
İlk olarak vakalar yükselmeye başladığı zaman İspanya’da Oyuncu Birliği var ve yaptıkları oylama sonucunda oynamamızı istemişlerdi. Lige bakıldığında da birçok takım oynamak istediğini belirtmişti. Ama 4-5 gün sonra vaka ve ardından gelen ölüm haberleriyle lig hemen durduruldu. Bazı kulüpler yabancı oyuncularını göndermek istediler ve gönderdiler. Bizim takımımız son ana kadar İspanya’da kalmamızı istemişti. Biz de o doğrultuda öyle hareket etmiştik. Ben de bekledikten ve tahliye uçaklarına yetişememiştim. Uzunca bir süre de ülkeye dönememiştim. Bütün pandemiyi orada geçirdim diyebilirim, haziranın sonu gibi ülkeye dönebildim. Tabii ki çok alışık bir durum değil. İspanya’daki süreç çok çok kötüydü ve dışarı da çıkamıyorduk. Mesela marketlere giremiyordum çünkü çok çok doluydu. Dezenfektan ve maske bulamıyorduk. Bekleyip ara ara alışverişe gitmek durumunda kalıyorduk ve onun dışında hiç dışarı çıkamıyorduk. Bence en zor olan kısmı oydu. Bir süre antrenmanları video konferans aracılığıyla gerçekleştirdik. Ardından bizim takımın oynamayacağı belli olunca da antrenmanlar durduruldu. Çok zordu.
İspanya’da neredeyse her maç salonlar dolu. Bu da takımların daha rekabetçi olmalarını sağlıyor. Lider olan Barcelona ve Real Madrid gibi takımların 7’şer mağlubiyeti oluyordu ve son saniyelerde kazandıkları 4-5 maç var. Bu açıdan genel olarak daha rekabetçi bir lig olduğunu söyleyebilirim. Tabii bunda bütçelerinin de birbirine yakın olması etkili olabilir. Karşılaştırma yap dediklerinde buradaki 5 takımımızın, İspanya’daki 5 takıma göre çok daha kuvvetli olduğunu söyleyebiliriz. Daha sonraki takımların çok iyi seviyede olduklarını belirtebilirim. Bu da ligin kalitesin etkiliyor tabii ki. Herkes kendi basketbolunu oynuyor. Önünde EuroLeague takımı olsa da kendi basketbolunu oynamaya çalışıyor. Eğer günündeyse de yeniyorlar. Bazen fark da atıyorlar. Bizim ligimizde çok denk gelmedi. Son senelerde hiç hatırlamıyorum. Benim açımdan öyle bir karar almıştım. Gerçekten ne kadar doğru olduğunu bütün sezon boyunca görüyordum. Ta ki pandemiye kadar. Benim açımdan basketbolu biraz daha hızlı oynamama yardımcı olduğunu düşünüyorum. Daha akıcı bir oyuna sahip olmayı, bir önceki pozisyona takılı kalmamayı öğrendim. Gerçekten çok hızlı bir basketbol var. Şimdiki koçumuzun da az çok bize empoze etmeye çalıştığı basketbola benzer. Antrenmanlara başlayalı bir hafta oldu. Anladığımız kadarıyla öyle gözüküyor. Ben de geçen sene boyunca İspanya Ligi’ndeydim. Orada daha hızlı oynanıyor. Alışkın durumdayım. İnşallah onu en iyi şekilde sergileyip takıma yardımcı olmak hepimizin borcu.
Fenerbahçe’den kiralık olarak ayrılmam gerektiğinde çok üzülmüştüm. Her zaman bir gün inşallah dönerim diye düşündüm. Buradaki stafftan, sağlık ekibinden kim olursa olsun hiçbir zaman iletişimimi koparmadım. Birkaç sene sonra da böyle bir fırsat geldiği zaman, bildiğiniz üzere Betis ile kontratım devam ediyordu. Onlar da dünyada yaşanan pandemiden dolayı burada daha çok olmak istediğimi söyledim. Daha sonra zaten Fenerbahçe’yi de duyunca onlar da hiç zorlamadılar. Böylece transferim gerçekleşti. İlk başta gerçekten çok heyecanlandım. ‘İnşallah bir pürüz çıkmaz’ dedim. Öyle düşündüğüm için de işler biraz uzadı. Ama sonrasında gerçekleştiği zaman gerçekten çok rahatladım. Tabii ki heyecanlıyım.
Diğer bütün Avrupa kupalarında da oynadım. Hem Fenerbahçe’de hem de Fenerbahçe’den sonra. EuroLeague’de gerçekten basketbol zeka seviyesi çok yüksek. Aynı zamanda fizik olarak bambaşka bir lig. Takımların daha atletik olduğu, daha çok koştuğu ve basketbol zekasının üst düzeyde olduğu bir lig. Ben en son buradan Final Four ile ayrılmıştım. Döndüğümde de inşallah yine bunu gerçekleştiririz. Zor bir lig olacak. Farklı bir sene olacak. Bu açıdan bizim takımın daha kalabalık olduğunu da söyleyebilirim. Böyle durumlarda daha avantajlı olduğumuzu görüyorum. Oynayacağımız basketbolda da inşallah en kısa zamanda da taraftarlarımıza kavuşarak bunu başarırız. Keşke bu dönemde maçların ilk başlayacağı günden itibaren yanımızda olsalardı. Belki de şu an taraftarlarımıza en fazla ihtiyacımız olduğu zaman. İnşallah onları da en kısa zamanda sahamızda görürüz. Bu virüsten kurtulup onlarla beraber nice galibiyetleri başarırız.” şeklinde konuştu.
Fenerbahçe’deki ilk dönemi hakkında duygularını ifade eden Kenan Sipahi, “Ben o zamanlar çok küçüktüm. Şimdi dönüp baktığım zaman 18 yaşında geldim. 19 yaşında da Final Four’daydık. Çok küçüktüm ve bazı şeyleri idrak etmek çok daha zordu. Şimdi hem konsantrasyon açısından hem daha fazla büyüdüğüm için keşke şu anki vücudumla, basketbol anlayışımla o zaman da bulunsaydım. Bizim için o senelerde Final Four’a ulaşmak çok daha zordu. Çünkü daha sonraki senelerde bir seviye belirlendi ve Fenerbahçe’nin kötü bir gününde bile en kötü Final Four’a kalırız düşüncesi hep vardı. Şimdi yeni bir oluşumla beraber sıfırdan itibaren bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Sizin de dediğiniz gibi 4-5 oyuncu var önceki senelerden. Hedefimizi oraya doğru yöneltip yerimizin oraya ait olduğunu göstermemiz gerekiyor. Bunu da zaman gösterecek.Takım birkaç sene üst üste beraber olduğunda belki de bu kadar erken başlamaya ihtiyacınız olmuyor. Ama şimdi o kadar çok şey üst üste geldi ki… Yeni bir takım, yeni bir koç, uzun bir süre hiç maç yapmadık. Şubat sonundan beri maç yapmıyoruz. O yüzden erken başlamak büyük bir avantaj oldu. Yeteri kadar tatil yaptık. Artık dönmemiz gerekiyor. Antrenörümüz fiziksel olarak bizi çok zorlamıyor. Çünkü uzun süredir basketbol oynamadığımızı, takım antrenmanı yapmadığımızı bildiği için yüklenmeyi yavaş yavaş yapıyor. Bizim için de ağrılı geçmiyor. Çok uzun zaman oynamadığınızda birden yüklenmede her tarafınız ağrır, sakatlıklar olur. Şimdi olmasa bile bir buçuk ay sonra sakatlıklar çıkabiliyor. Her antrenmanda takım arkadaşınızın sevdiği bir şeyi ya da sevmediği bir şeyi öğreniyorsunuz. O yüzden bence çok büyük bir avantaj getirecektir.
Ben taraftarlarımızı herkesten fazla özledim. Çünkü Fenerbahçe’den ilk ayrıldığımda deplasmanlara maça geldim. Benim için Ülker Arena’da rakip olarak oynamak benim için zordu. Buraya geldiğim için de çok heyecan doluyum. İlk başta ailemle ve arkadaşlarımla konuştuğum zaman ‘işe bak Fenerbahçe’ye dönüyorum ama taraftarsız oynayacağız’ dedim. En kısa zamanda inşallah kavuşuruz ve onların desteğini de arkamıza alırız. Çünkü son senelerde bu takım ne başardıysa Fenerbahçe taraftarı sayesinde başardı. Bunu oyuncuyken hissedebiliyorsunuz. Ben rakip olarak da geldiğim için o zaman Fenerbahçe taraftarının değerini kat ve kat hissediyorsunuz. İnşallah en kısa zamanda kavuşuruz. Birkaç kere söyledim ama ne kadar istediğimi az çok anlamışsınızdır.”
Sarı lacivertliler, yeni sezon hazırlıklarına Düzce Topuk Yaylası tesislerinde devam ediyor.
Bizi Instagram üzerinden takip etmek için tıklayınız
Kaynak: fenerbahce.org