İçeriyi domine eden maçı kazandı! | #BSLPlayoff

Anadolu Efes ile Darüşşafaka Doğuş arasında oynanan yarı final serisinin ilk maçından sonra herkesin heyecanla beklediği Fenerbahçe-Galatasaray Odeabank serisi de resmen başladı.

Girişte başladı dedim ancak maç içinde ve sonrasında yaşanan olaylara bakarsak 2013-2014 sezonunda oynanan final serisinde bıraktığımız yerden devam ediyoruz.  O seriye dönüp hatırlarsak sahada oynanan basketboldan çok, o bunu, bu onu yaptı diye tartıştığımız, her iki tarafın da diğer tarafın hakemleri etkilediğini iddia ettiği, basketboldan uzak, kavga yakın bir seri oynanmıştı.

Dün oynanan seri sonrası ise aynı ortama hemen geri döndük. Her iki takımın taraftarlarının da sadece kendi tarafından baktığı, yönetimlerin ortamı germekten başka bir şey yapmadığı bir ortama geri döndük.

Maç sonrasına baktığımızda kaç yıldır takımı için canını dişine takıp mücadele eden Sinan Güler’in centilmenlik yaparak rakip taraftarının sakatlığı ile ilgili yaptığı alkışlama için teşekkür etmesine, kendi taraftarının verdiği tepki bile, bu basketboldan uzak durumu bize çok net bir şekilde yansıtıyor. Herhangi bir taraftar grubunu suçlamak için söylemiyorum bunu. Çünkü hepimiz aynıyız. Sahada Avrupa’nın en iyi takımlarından ikisi mücadele ediyor ve biz bundan keyif alıp, basketbolu konuşmaktan ise saçma, çocukça, hiç bir yere varmayacak tartışmalarla uğraşıyoruz.

Bütün bu ortamdan biraz uzaklaşmak için gelin çeyrek çeyrek oynanan maça bir bakalım.

Her iki takım da karşı tarafın dezavantajlarını değerlendirdi 

Seri öncesi Fenerbahçe’nin iki uzunu Jan Vesely ile Ekpe Udoh’un aktifliği Galatasaray’ın en büyük sıkıntısı olacak gibi gözüküyordu. Uzun rotasyonu çok kısıtlı olan Galatasaray Odeabank’ta Koç Ergin Ataman, bu sıkıntıyı çözmek için oyunun oynanış biçimini değiştirmeye çalıştı.

Dört kısa artı Lasme ile maça başlayan Galatasaray, Fenerbahçe’nin Vesely’i kullanacağını çok iyi bilse de bu dört kısanın işin hücum kısmında oluşturacağı avantajı kullanmak istedi. İşler böyle olunca da her iki takım da diğer tarafında savunmada yaşadığı bu dezavantajı çok iyi kullanarak başladı.

Çeyreğe bakarsak Fenerbahçe, %53 gibi yüksek bir yüzdeyle mücadele ederken, Galatasaray’ın ise aynı şekilde %59 gibi yüksek bir yüzdeyle mücadele ettiğini görüyoruz. Bobby Dixon ile sürekli tempoyu arttıran Fenerbahçe, tempo arttıkça başarılı olma alışkanlığını gösterdi. Galatasaray’ın savunma ve ribaundlarda dört kısanın getirdiği yumuşaklık ilk çeyrekte hatta ilk yarıda en büyük sıkıntısı oldu. Evet, dört kısaya döndüğünüz zaman bu tarz bir fiziksel düşüklük normaldir ama Galatasaray o kadar yumuşak kaldı ki savunmada hiçbir çare üretemez oldu. Ribaundları domine eden Fenerbahçe, bu şekilde sürekli tempoyu kontrol eden taraf olurken,  içeride Vesely’i çok iyi kullandı ve ilk çeyrekte hücumda çok iyi bir performans sergiledi.

Galatasaray her ne kadar temponun artmasını istemese de temponun artmasıyla birlikte dört kısanın avantajlarını hücumda daha iyi kullandı. Geçiş hücumlarında  Vladimir Micov’un dört kısadaki avantajını çok iyi kullanan Galatasaray, işler sete sete kaldığında ise zorluk yaşadı. Galatasaray bu zorluğu yaşarken sahneye çıkan Errick McCollum, neden özel bir skorer olduğunu herkese gösterdi. Hücumda agresif bir oyun sergileyen McCollum, bu çeyrekte on sayı atarak, sete set hücumlarında takımını ayakta tutan oyuncu oldu.

Aşırı motivasyon ters teper 

İlk çeyrekte her iki takımın koçu da dar bir rotasyon kullansa da ikinci çeyrekte bençlerine döndü. Bu noktada her iki takım da oyuna giren yeni oyuncularla birlikte periyodun başında akıcı hücum etmekten uzaklaştı. Chuck Davis’i alarak dört kısaya son veren Ergin Ataman, Fenerbahçe’nin Vesely’i avantajını kullanmasını engellerken, McCollum’un da kenara gelmesiyle birlikte kendi hücumunu öldürdü. Bütün bunların eşliğinde çeyreğin başında her iki taraf da biraz kör dövüşü şeklinde oynanırken, maçın ritmini değiştiren bir olay gerçekleşti.

Pero Antic ile Göksenin Köksal arasında yaşanan tartışma maçın bütün ritmini değiştirdi. Tartışmada kim haklı ya da haksız cidden umurumda değil. Maça etkisi bakımından konuşursak işine yarayan taraf kesinlikle ev sahibi taraf oldu. O zamana kadar maça etkisi olmayan taraftar, maça etkisini hissettirirken, bu etki Fenerbahçe’nin hücumda çığ gibi büyümesini sağladı.

Göksenin Köksal, fiziksel dezavantajlarına rağmen isteği ve motivasyonuyla savunmada etki eden bir oyuncu ancak normal sezondan Fenerbahçe taraftarıyla arasınında bir sorun olan Göksenin’in bu aşırı motivasyonu Galatasaray’a ters tepti.

Hücumda Bobby’i dışında kısa bir skorer çıkartmakta zorlanan Fenerbahçe, bir anda Melih Mahmutoğlu’ndan 12 sayı bulurken, bu sürpriz katkı içeriye kapanan savunmayı dışarıya açılmak zorunda bıraktı. Agresif baskıyla Galatasaray’ı hücumda sürekli hataya zorlayan Fenerbahçe, iki guardı Kostas Sloukas ve Bobby Dixon’ın iyi oyunu sayesinde artan tempoyu çok iyi kullandı. Jan Vesely’i arka arkaya inanılmaz smaçlar yaparak, son darbeyi vurdu.

Fenerbahçe, ilk yarıda sıfır top kaybı yaparken, beş top çalma ve ribaundlar  ile tempoyu arttırdı ve çok yüksek bir yüzdeyle oynayarak 57 sayı üretti. Galatasaray’ın da maçı kaybettiği bölüm burası oldu. Çünkü playoffya ezeli rakibinin 57 sayı attığı bir yarıdan sonra gelip kazanmak o kadar da sık rastladığımız bir şey değil.

İşler terse döndü

İkinci çeyrekte bütün rüzgar Fenerbahçe lehine eserken, üçüncü çeyrekte bu rüzgar yönünü değiştirdi.

Fenerbahçe’nin ilk yarıda sakladığı bir sorunu bu çeyrekle birlikte ortaya çıktı. İlk yarıda Kostas Sloukas ile Bobby’nin iyi oyunu ve Melih Mahmutoğlu sayesinde 2-3 numaradan katkı almadan devam eden Fenerbahçe, Bobby’nin biraz oyundan düşmesiyle hücumda bu problemiyle karşı karşıya geldi.

Takımın iki yıldızı Bogdan Bogdanovic ile Gigi Datome, verimlilikten uzak bir maç oynarken, Galatasaray bu verimsizliği savunmada çok iyi kullandı. Fenerbahçe’nin ikili oyunları sonrası yukarıya kadar çıkan Galatasaray uzunları, akan hücumda Fenerbahçe’nin pas akışkanlığını kesti. Böyle olunca ilk yarıda çok iyi hücum eden Fenerbahçe’nin hücum performansı bir anda düştü. İlk yarıda sıfır top kaybıyla oynayan sarı lacivertli takım, bu çeyrekte dört top kaybı yaparken, sete set hücumunda üretmekte zorlandı. Obradovic, bu sorunu çözmek için dış şutu olan Pero Antic’i oyuna dahil ederken, bu işin hücum kısmında bir çare olsa da savunma kısmında sorun yarrattı. Antic, attığı iki üçlükle Fenerbahçe’nin hücumu açmasını sağlarken, savunmada ise Chuck Davis’i savunamadı. İlk yarıda (17-27) ikilik atışla oynayan Fenerbahçe, Galatasaray’ın savunmada teması artırmasıyla birlikte üçüncü çeyrekte pota altını kullanmayı unuttu ve (3-8) ile bu çeyreği kapattı.

İşler değişti derken Galatasaray’ın Chuck Davis ve Stephane Lasme ikilisiyle birlikte pota altını çok daha iyi kullandığını belirtmek gerek. Bu çeyrekte Errick McCollum dışında kısalarından skor üretemeyen Galatasaray, bu ikiliden on iki sayı bularak, farkı eritti ve maça geri döndü. Chuck Davis, dört numarada Antic karşısında üstünlük kurarken, Galatasaray bu sayede kısalarının yaşadığı sorunu çözdü. Ritmi bularak çeyrek içerisinde farkı sekiz sayıya kadar düşüren sarı kırmızılı ekip için ise Errick McCollum’ın atış verilmeyen pozisyonu şansızlık oldu.

Ekpe girdi Fenerbahçe rahatladı

Son çeyrekte Antic’in olduğu bölüm, üçüncü periyodun devamı şeklinde ilerledi. Pero Antic sayesinde hücumda akışkanlığı geri kazanan Fenerbahçe, savunmada ise Chuck Davis’i savunmakta yine zorlandı.

Bu noktada Bobby’den beklediğini alamayan Fenerbahçe, Sloukas’ın oyuna daha çok etki etmesiyle birlikte Obradovic’in hücumda Antic dışında bir başka planı daha oluştu. Antic-Ekpe değişikliğine giden Obradovic, pota altındaki üstünlüğü geri kazandı.

Üçüncü çeyrekte sadece üç ikilik isabetle oynayan Fenerbahçe, Vesely-Udoh ikilisiyle birlikte hücum ribaundlarını domine ederken, kısalarının hücumda tıkandığı maçta içeriden skor üretmeye devam etti ve maçı kontrolü altına aldı.

Galatasaray tarafında ise Sinan’ın sakatlığı sebebiyle son çeyrekte oynamaması Micov ve Schilb’in kötü performansı hücumda büyük sorun oluşturdu. Hücumda sadece Chuck Davis ile Errick McCollum’ın eline kalan Galatasaray, bu ikiliyle maça tutunsa da rakibini yakalayacak bir hamle yapma şansı bulamadı.

Maçın yıldızı

Jan Vesely | 26 dakikada 24 sayı-4 ribaund (10-14 saha içi)

Maçın kırılma noktası

İkinci çeyreğin son bölümünde Fenerbahçe’nin yakaladığı rüzgar

Maçın sürpriz katkısı

Melih Mahmutoğlu | 11 dakikada 12 sayı (5-6 saha içi)

Fenerbahçe’nin serinin devamında ne yapması gerekiyor?

  • Bogdan ve Datome’nin hücumda katkı vermesi gerekiyor.
  • Pota altındaki üstünlüğün devamlı olarak kullanılması gerekiyor.
  • Temponun artması gerekiyor.

Galatasaray Odeabank’ın serinin devamında ne yapması gerekiyor?

  • Vladimir Micov ve Blake Schilb’in hücuma etki etmesi gerekiyor.
  • Savunmada dört kısalı beşin daha temaslı bir şekilde oynaması gerekiyor.
  • Kısaların ribaundlara katkı vermesi gerekiyor.

1 Yorum

  1. Doğru kadroyu kurmuş olan kazandı. Müzmin sakat Caleb Green transfer edilirse, hiçbir Avrupa tecrübesi olmayan bir Amerikalı ile sezon ortasında takviye edilirse, bütün sezon süre vermediğin Ege ile pota altında ezilirsin.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler